İsmail Türk’ün açıklamaları şöyle:

Evet, Sevgili dostlar hepinize Bayram arifesinde güzel huzurlu mutlu bayramlar dileriz.

 Dünyanın her yerinde zulme uğramış insanların, zulümlerin bitmesi ve huzurlu mutlu yaşaması öncelikli dileğimdir. Tabii bugün Filistin ve İsrail saldırıları üzerinden bu programı yapmayı uygun gördüm, zira sosyal medyada arkadaşlarımızla tartışıyoruz yazarak anlaşamıyoruz.

Sanki farklı noktalarda yemişiz gibi farklı düşünüyor muşuz gibi.

Dolayısıyla ben bu meseleye biraz başka bir açıdan bakmayı da önemli buluyorum.

Filistin düne kadar Marksist, Leninist, komünist terör örgütlerinin hata Asala gibi Türk düşmanı Ermeni örgütlerinin sembolü ve eğitildiği yerlerde daha sonra PKK’nın eğitildiği Türkiye'ye karşı düşmanca tavırlar ile yönetildiği bir yer olarak hepimiz biliyoruz.

Özellikle son 30 yıldır da siyasal İslamcılar rahmetli Erbakan döneminden sonra, bunu merkezlerini almışlar meseleye bir “Müslüman kardeşliği” üzerinden bakarak Türkiye'nin hep gündemde tutmuşlar. Dünyada öyle zulümler var ki; örneğin Uygur Türklerine yapılan, Filistinle kıyaslandığında ölümlerin misli misli olduğu ihlallerin misli misli olduğu, insan hakları ihlallerinin misli misli olduğu, Çin’in işgal ettiği Uygurların vatanındaki meseleler hiç hatırlanmazken, Filistin'de en ufak bir şeyi çok büyük bir meseleymiş gibi ortaya koyan, bir siyasal İslamcı anlayışın,  bunu iç siyaset malzemesi yapması, din soysu ile din milliyetçiliği ile siyasete oy olarak devşirmesi sonucu buradan gelen siyasi rant gördükleri için, bunun peşini bırakmıyorlar.

Bir ara bu hatırlarsanız başörtüsü üzerinden, öğrenim özgürlüğü üzerinden haklı gerekçeler üzerinden yönetiliyordu.

MAVİ VATAN MESELESİ

Evet, bugün ben işte Filistin meselesi üzerinden baktığımızda şurada bir iki ay önce sadece “Mavi Vatan” meselesinde Yunanistan’la uluslararası arena'da kaldığımız sıkıntılı dönemlerde, Yunanistan'ın aldığı tavırdan daha şiddetli tavrı Arap dünyası ve Filistinlilerin açık net onlara destek verdiklerini görmüştük.

Ben tabii ki Filistinlilere yapılan kötülükleri asla desteklemiyorum. Asla İsrail'den yana değilim, ama bu çifte standarda dikkat çekmek istedim.

Bugün sokaklarda 15 gündür insanları evlerine kapatıp dükkânlarını kapatıp neredeyse açlığa mahkûm etmenin önemli olduğunu ve bu kapatmanın çok haklı olduğunu söyleyen iktidar, dün AKP kongrelerini lebalep yaptığı gibi,  şimdi bu meselenin iç siyasete yarayacağını gördükleri için sokaklara insanları salarak veya izin vererek veya görmezden gelerek yürüyüşler tertip ediliyor. 

Bilim adamları yeniden pandeminin virüsün artışına sebep olacağını söylüyor. Bu çerçeveden baktığımızda,  bu amaca niye ben alet olayım. “Efendimizin bir kim yaparsa yapsın onu görmek lazım”mış. Evet, görelim ama o zaman siyasal iktidarın, siyasal İslamcıların yanlışlarını da yanına ekleyerek anlatın.

 Bunu bu konuya benim bakışıma karşı çıkan arkadaşlara söylüyorum bunu.

 Türklere dünyada Müslüman Türklere Müslüman olmasa da Türk kardeşlerimize yapılan zulmü görmeyen tam karşısında vaziyet alan Arap dünyası, Arap ırkçılığı görmezden gelinemez.

 Ben bunu görmezden gelmek istemiyorum, diğer arkadaşlarından benim farkın bu.

Şimdi bazı arkadaşlar bizi birbirimizi tanımadığımız için geçmişimizi bilmediğimiz için bizim insan haklarına ne kadar önem verdiğimizi örnekleyerek anlatırsan belki anlayabilirler.

 Örneğin 1979'da Rusya'nın Afganistan’ı istila etmesi sonucu Babrak Karmal gibi işbirlikçi bir satılmışla birlikte, biz de Türkiye'de aynı bugün siyasal İslamcılar gibi Filistin meselesinde taraf oldular.

 Biz de Afganistan'da taraf olduk. Orada yaşayan 9 milyon Türk'ün varlığını bildiğimiz ve oradaki akraba topluluklara destek olsun diye konsolosluğu önünde eylem yapmıştık ve bu yüzden ben üç buçuk ay tutuklu kalmıştım.

Yine bunun birçok örneği var.  Ayasofya mücadelesinde, Ayasofya önünde yaptığımız nümayiş ve gösterilerle gözetim altına alınmış fişlenmişiz.

 28 Şubat gibi, başörtüsü eylemlerinde yapmış olduğum İl Başkanlığı, İlçe Başkanlığı görevlerini dahil hayatımın tümü de bu zulme karşı çıkmışım.

 İkna odalarını kuran bu şezlong cumhuriyetçileri,  kıçını güneşe dönük Bodrum'dan şuradan buradan ayrılmayan,  seçimde oy kullanmaya bile gelmeyen, durmadan milletin değerlerine saldırıp,  bugünkü siyasal iktidarın iktidar olmasına bence en büyük desteğe vesile olan grupların zulmüne karşı çıkmıştım.

Karşı çıkmak başka bir şeydir, kim kime yapılırsa yapılsın bu doğru. Ama işte “Filistin yöneticileri öyleyimişte, halkı böyleymiş”  efendim şunu söyleyeyim, ne olursa olsun arz ve talep meselesi layık olduğunuz şekilde yönetilirsiniz.

Bu yanda Suriye Türkmenleri perişan, Türklüklerini unutanların önemli bölümü Ürdün'de kamplarda, Türklerini unutmayan Türkmendağı üzerinden Türkiye'ye gelenler bu tarafta perişan vaziyette. Kerkük'te Musul'da evlerinden yurtlarından edilmiş yüz binlerce Türkmen perişan zulüm ve suikast ile korkutuluyor sindirilmiş, bunları görmeyen bir siyasal anlayışa ben karşı çıkmak bu vesileyle herkese yoğunlaştığı gündemi takip ettiği bir dönemde bunu da bu araya sıkıştırmak istemem kötü bir niyet değildir.

Hemen beni İslam karşıtı, Müslüman karşıtı, insan haklarına saygı göstermeyen insan gibi göstermeye çalışan gayret edenlerin dışında iyi niyetli karşı çıkanlar da var.

Evet, yani gündemde pandemi var olağanüstü bir ülkeye zararı var, turizm bitiyor cari açığımız var kasamızda döviz yok, biz bu meseleleri bırakıp İsrail'e kraldan fazla kralcılık yapıp sokaklara dökülüp bu pandemi daha artırarak İsrail'e biraz daha güç vermiş oluruz.

 Boş tepkilerin bir anlamı yok Türkiye'nin gücü belli dünya konjonktüründe ekonomik gücü belli. Türkiye'yi maceralara sürüklemek Türkiye menfaatlerini kenara itelemek kimsenin hakkı olmasa gerek.

Yemen'de geçen yıl 9 yüz bin çocuğun öldüğünü haberlerden dinliyoruz. Bunu öldüren İsrail değil ki. Bunları öldüren Suudi Arabistanlılar.  Suudi Arabistanlılarl, İranlıların sidik yarışı, mezhepçilik yarışı. Dolayısıyla siz İsrail'e kızacağınıza Yemen’e tepkilerinizi versenize.

“Efendim onu kınamıştık” nasıl kınamıştınız sessizce. Ama Filistin olunca ortalığı yakıyorsunuz.

İnanç ve değerler dünyamız ile ilgili mücadelemizi tabii ki vereceğiz.

Ama orası bizim Kâbe’miz değil.

Artık orası bizim kıblemiz değil.

Kim yasakladı, kim men etti, kıbleyi kim değiştirdi, Allah değiştirdi.

Siz Allah'tan büyük müsünüz?  Allah doğru buymuş ki karar vermiş ve vahiy gelmiş, Peygamber Efendimize şimdi kıblemiz mevcut benim de harç görevimi yaptım Kâbe’dir.

 Şimdi siz yalandan yere işte eskiye yönelerek burada bu işi köpürtmek büyütmek, bizim için değerli oralar.

 Hatıralarımız var ama güzel kardeşlerim bunu benim dedelerim satmamış bu arazileri, satan Filistinliler. Burada suçlu arıyorsanız Filistinli, Filistinli dedelerini yargılasın, dedelerini yargılamak yerine Türk düşmanlığı yapmalarını,  ben sizin gibi peşinen kabullenmek veya işte görmezden duymazdan gelmek durumunda değilim.

 Efendim “ülkücü böyle düşünmezmiş”, Efendim “ben o zaman ülkücülüğü terk ederim” böyle düşüneceğim, ne Türk milliyetçisiyim işinize geldiği gibi konuşuyorsunuz.

İslam'a baktığınızda önce yakınlarınızdan başlayın yardıma diyor. Zekatınızı verirken bile böyle bir Allah'ın emri varken, kendi kardeşlerinize yapılan zulümler dururken, bir Filistin hümanizme pıtırcık pıtırcık arkadaşlarımız çoğalıyor.  Ben bunu abartılı görüyorum bu kadar kınamayın demiyorum kınamayalım bunu üzerinden siyaset yapan AKP'nin mezesi olmam.

Ülküdaşlarımı da olmasını istemiyorum mesele bundan ibarettir.

 Irkçılık yapmıyorum ben, Irkçılığı Araplar yapıyor,  bu coğrafyada ırkçılığı Kürtler yapıyor.

 Irkçılık yapmayan tek millet Türkler.  Bakın Allah'ını severseniz ya mazlumlar çadırı gibi. Başına bir şey gelen bütün etnik unsurlar Türkiye’dedir.  O yüzden işte yok biz buyuz, yok biz şuyuz diye beş tane parça sayıyor Türk düşmanları.  Arnavut’muş,  Çerkez’miş,  Boşnak’mış bölmek için o insanların o duygularını kaşıyarak.

Buraya gelen herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı dolayısıyla Türk’tür.  Biz böyle kabul etmişiz kardeş olmuştur,  koynumuza almışız, toprağımızı, yemeğimizi her şeyimizi paylaşmışsınız.

Onlarla anayasal fırsat eşitliği koymuşuz,  bu ülkenin sahiplerini onlar aynı her hakka sahipler. Cumhurbaşkanı olabilirsiniz, genelkurmay başkanı da olabilirsiniz. Ama yetmiyor parça yut  istiyorlar.

Biraz duyarlılığınız arttıralım yani ben bunun için gayret sarf ediyorum.  Tepkim buna.  Çünkü başka yerlerde, mesela biz bu Uygur kardeşlerimize yapılan zulümleri anlatıyoruz. Hemen orada sönüyor büyütmüyorlar,  büyük görmüyorlar,  ben bunu her fırsatta çıktığım özellikle Akit televizyonda da söylüyorum.  Uygur meselesini anlatmaya çalışıyorum. Dünyada Türklere yapılan ve yapılacak olan yapılması istenen planlanan düşmanlıkları ve kötülükleri hatırlatmak anlatmak gerekiyor.  Bunu bizlere düşüyor diye düşünüyorum."

Editör: TE Bilişim