ABD istihbaratının 1970 ve 1980’lerde Mars’taki bazı koordinatlarda neler olduğunu, medyumlara sorduğunu okuduğumda bu konudaki bilgilerimi sizlerle paylaşmak istedim. Kim gelecekten haber verme, kayıp olanı bulma yeteneğine sahip olmak istemez. Sırlı olayların hikmetli analizleri bizim kültürümüzde Kuran’ı Kerim’deki Hızır kıssası ile anlatılır. Okuyanlar bilir. Bununla birlikte fal oklarıyla ya da kum üzerine çizilen şekillerle gelecekle ilgili bilgilerin elde edilmesi büyük günah kabul edilir. Bu nedenle olsa gerek, kehanet içeren bilgilerin ortaya çıkarılması, paylaşılması pek hoş görülmez. Tarihimizdeki bazı vakıalar parapsişik gücü olan bazı isimlerin yönetimde etkili olmasıyla ilgilidir.

Parapsikoloji; duyular-dışı algılama, psikokinezi, ölümden sonra yaşam gibi konulara ilişkin paranormal olayların; deneysel yöntem yoluyla, çok disiplinli (çok yöntemli) etüdü olarak tanımlanır. Bizim tarihimizde de bazı örnekleri vardır. Örneğin Safranbolulu Cinci Hoca veya Karabaşzade Hüseyin Efendi 17. yüzyılda yaşamış Osmanlı sarayının ünlü üfürükçüsüdür. Tahta çıktığında recüliyeti akim kalmış yani erkekliği tutuk olan, Osmanlı Padişahı (Deli) İbrahim’i telkinleri ile tedavi etmişti. Deli İbrahim, Valide Kösem Sultan’ın sunduğu cariyelerle bir arada olmaya başladı. Sultan İbrahim’i etkisi altına alan Cinci Hoca, büyük bir maddi kazanç elde etmişti. Cinlerle iletişim kurduğu gerekçesiyle ünü her yere yayıldı.

Son Rus Çarının da Grigori Rasputin adında padişah Deli İbrahim gibi cinci hocası vardı. Grigori Rasputin doğaüstü yeteneklere sahip olduğu iddia edilen bir Rus mistikti. Ufak yaşlardayken 2 kardeşinin boğularak ölmeleri Rasputini oldukça etkiledi. Kendisinin de boğularak öldüğü söylenir. Okuma-yazma bilmeyen Rasputin, 1886’dan 1901’e kadar 15 sene boyunca Rusya’da gezip her yerde vaazlar verdi. En uzak yolculuğunda, Yunanistan’ın Athos Dağı’na kadar gitti. Ortodoksların ‘hain’ bir tarikat olarak niteledikleri Skopsty Tarikatı ile tanıştı. Bu tarikatın müritleri, ‘Tanrı’ya ulaşmanın tek yolunun ‘günah işlemek’ olduğunu vaaz ediyorlardı ve bu, Rasputin’e oldukça çekici gelmişti. 1907 yılında Çar’ın oğlu Aleksey hemofili hastalığına yakalandığında doktorlar tüm çabalarına rağmen çocuğun iç kanamalarını durduramazlar ve artık tıbbi olarak yapılabilecek bir şey olmadığını ve oğlanın yakın zamanda öleceğini Çar’a bildirirler. Saray camiasında varlığı bilinen Rasputin bu durumda son çare olarak Çariçe tarafından çağrılacak ve hipnotizma tekniğiyle çocuktaki iç ve dış kanamaları durduracaktır. Bu başarısından sonra Rasputin, Çar ailesi için çok önemli bir şahıs olur. Çar’a sürekli siyasal konularda fikirler de vermeye başlamıştır. Benzer tedavilerini ve fikirlerini ölüm yılı olan 1916’ya kadar sürdürür.

Avrupa’da bu işin otoritesi kabul edilen Nostradamus’un ülkemizle ilgili kehanetleri mevcut. Nostradamus 2015'e kadar dünya için ”karanlık bir dönem” görüyor. Nostradamus; Ortadoğu kökenli bir Mehdinin Asya'da belireceğini ve onun gelişiyle, Dünya'nın 2016-2020 yılları arasında Altın Çağ'a gireceğini söylüyor. İslam dünyasında Hurufilik olarak adlandırılan ekol mensupları da zaman bu tür malumatlar aktarmış. Bu ekolün son temsilcilerinden Said Nursi, Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî, Birinci Şuada : “Ve’l-ilmu indallahi lâ ya’lemu’l-gaybe illallâhu Hattâ ye’tiyallahu bu emrihi (şedde sayılır) fıkrası dahi, makam-ı cifrîsi bin beşyüz kırkbeş (1545) (Miladi 2120) olup kâfirlerin başında kıyamet kopmasına îmâ eder, der ve kıyametin kopuşuna dair tarih verir.

Aslında Risalei Nur’da yakın tarihimize ilişkin onlarca ebced hesabı ile kehanet olarak nitelendirebilecek malumat mevcut. 1996 yılında vefat eden ve görme engelli olan Bulgaristan’ın Nostradamus’u, Pomak şivesiyle Bulgarca konuşan, gözleri görmeyen, yaşlı kahin Vanga; ölümünden kısa süre önce, 2010 yılında tüm dünyayı saracak korkunç bir savaş çıkacağını ileri sürmüş ve şöyle demişti: “2010 yılında aralarında Hindistan’ın da bulunduğu 4 Asya ülkesinin liderlerine suikast düzenlenecek. Bu suikastlar büyük yankı uyandıracak ve 3. dünya savaşının çıkmasına neden olacak. Kasım ayında başlayacak olan 3.dünya savaşı 2014 yılına kadar devam edecek.”, Çağımızın kahini olarak da anılan Vanga’ya göre 2010’da dünyayı çok büyük bir savaş bekliyordu. Asya’da, dört devlet başkanına yapılacak bir saldırının ardından çıkacak olan savaşa “Üçüncü Dünya Savaşı olabilir” diyen yaşlı kadın, başka kehanette bulunmayacağını da açıklamıştı.

Aslında kehanet açıklamaları günümüzde istihbarat servisleri tarafından bir algı yönetimi olarak kullanılıyor. Örneğin 17- 25 Aralık post modern darbe girişimi öncesinde 17 Şubat 2013’te, İsviçre doğumlu, Türkiye’de de Elmalı Ali ismiyle tanınan medyumun açıklamaları da bu kapsamda değerlendirilebilir. Hürriyet Kelebek’te aylar önce İzzet çapa tarafından gerçekleştirilen söyleşisinde, “en büyük cin gücü İsrail’de, Kabala’yı çok iyi kullanıyorlar. Mehdi İstanbul’da zuhur edecek. Kendini göstermesine de öyle çok zaman kalmadı. Peygamberimiz Arap değildi, Fars’tı. Biliyorum ki konuştuğu dil de Farsça’ydı. Farslar aslında İranlı değil Türk’türler. Bak herkesten saklanan bir şey söyleyeceğim sana, Mustafa Kemal Atatürk de Fars’tır. Soyu da peygamber soyuna dayanır” kabilinden açıklamalarda bulunmuştu.

Yine bu zatın, 17 Şubat 2013’te habertempo sitesinde yayımladığı (Bkz. http://www.habertempo.net/2013-ve-maneviyatimda-gordugum-turkiye-makale,643.html ) yazısında; “Sayın Fetullah Gülen Hocaefendi Türkiye gelir mi diye bekleyenler boşuna beklemesin çünkü O Amerika’da ölecek ve asla Türkiye’ye gelmeyecektir ayrıca Sayın Fetullah Gülen Hocaefendi 2015 yılını görmez Hakkın Rahmetine kavuşur diye düşünüyorum kimse kızmasın bana da ahkam kesilmesin her şeyin ilacı zaman diyorum ve AKP Hükümeti içinde zayıflıklar başladığını NATO Operasyonun bir işareti olduğunu söyleyebilirim. T.C. Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdogan Cumhurbaşkanı olmadan önce manevi Âlemde gördüğüm bir olayı Yazıyorum İstanbul’da kendisi kalabalık bi yerde sanki Dolmabahce gibi bir yerde Canlı Bomba ile Havaya uçuruluyordu… Her şeyi bilen Yüce Allah Azze ve Celle’dir.” gibi kendince öngörülerde bulunmuş. ( ifadeler aynen adı geçen şahsa ait) Sanki adam kalkıyor 15 Temmuz 2016 gecesi yaşananları film izler gibi gözlerinin önünde canlandırıyor.

25.9.12 tarihli Hürriyet’te yayımlanan beyanatında, ABD’nin eski Ankara Büyükelçilerinden Morton Abramowitz de Kürtlerin etrafında yaşananların, Erdoğan’ı sallanıyor gibi gösterdiğini, Kürt sorununun Erdoğan’ın Aşil topuğu haline gelebileceğini söylüyor ve 2014 için daha net kehanetlerde bulunuyor: “2014’e kadar içeride ve bölgede karışıklığın devamı, yeni partilerin doğuşuna ve AKP’nin dağılmasına yol açabilir.” Ak Parti’yi dağıtmak için kimlerin kimlerle el ele verdiği bu sözlerle daha iyi anlaşılıyor. 2016’da MHP içindeki muhalif hareketliliğin parti genel başkanlığını ele geçirme operasyonlarına evrilmesi, ABD’nin eski Ankara Büyükelçilerinden Morton Abramowitz’ın istihbarı çalışmalarının nasıl bir politik kehanete dönüştüğünü gösteriyor değil mi? ( Bkz. 05.03.2014/ http://www.timeturk.com/tr/makale/omur-celikdonmez/basbakana-suikast-ve-turkiye-de-kaos-kehanetleri.html)

CIA, FBI, MOSSAD, KGB gibi istihbarat servislerinin cinleri kullandığı yaygın bir kanaat. Amerika’da yerel polis ve CIA’in faili meçhul cinayetleri medyumlardan yardım alarak çözdüğü bütün kamuoyu tarafından da biliniyor. CIA ( Central Investigation Agency) haber alma örgütünün ciddi, ciddi medyum yetiştirdiğine insanın inanası gelmiyor. Star Gate gizli kodu altında yüksek duyarlıklı uzman yetiştirme, dünyanın her noktasında ajanları bulunan, bu etkin örgütün resmi faaliyetleri arasında yer alıyor. Soğuk savaş döneminde CIA’in,, Sun Streak, Grill Frame, Center Line kod adları ile medyumluk çalışmalarını finanse ettiği iddia ediliyor. Aynı Dönemde Sovyetler Birliği kendi medyumlarını yetiştirmek için 60 milyon ruble tahsis etmiştir. CIA, Sovyetlerin ABD denizaltılarını medyumların bilgilerine dayanarak yerlerini saptayacağından dahi şüphe etmiştir. CIA telepati yöntemleri ile istihbarat bilgileri elde etmesi 1972 yılına uzanır.

Bu çalışmalar (SRI= Stanford Research İnstitute, www.sri.com) Stanford araştırma enstitüsü elemanlarından Russell Targ ve Harold Puthoff’un yönetiminde sürdürülmüştür.20 sene boyunca CIA medyumluk çalışmalarına 20 milyon dolar tahsis etmiştir. Adeta Sovyetler ve ABD arasında bilinmeyen, topluma yansıtılmayan bir medyumlar savaşı yaşanmıştır. Yukarıdaki örneklerden anlaşılacağı gibi uzman medyumlardan oturdukları yerden, Kaddafi’nin veya Kuzey Kore plütonyum deposunun veya rehinenin nerede olduğunu tahmin etmeleri istenmiştir. 1995 de CIA’ ya medyumluk ödeneği olarak 500000$ tahsis edilmiştir. Aynı yıl CIA, (AIR= American İnstitute of Research, www.air.org) Amerika araştırma enstitüsünden medyum programını değerlendirmesini talep etmiştir. Yapılan değerlendirmede medyumların hiçbir tahminde başarılı olmadıkları rapor edilmiştir. Medyumlara dayanarak istihbarat yapma AIR’nin verdiği rapor ile sona ermiştir.(Bkz. http://www.hurriyet.com.tr/cia-nin-medyumlari-10858173 )

Gerçi şimdi politik medyumluk ad değiştirdi, daha çok fütürolojik yaklaşımlar yani geleceği öngörme popüler. Ancak MİT veya Türkiye’deki diğer gizli servislerin bu tür kadrolarla çalışıp çalışmadığını söylemek pek mümkün değil. Varsa da bunlar muhtemelen Kafkasya kökenlidir. Türkiye’deki ‘Kenzül Havas’ veya ‘Yıldızname’ türünden kitaplara bakıldığında, parapsikolojinin üfürükçü taifesince, kadınların göbeğine muska yazmaktan öte bir işe yaramadığı söylenebilir. Son söz Yüce Rabbimizin sözü ve ona iltica ediyor, ondan yardım diliyoruz, biliyoruz ki her şeye gücü yeten o, hesapları bozan o. Gelin hep beraber Nas Suresini okuyalım; “Rahman ve Rahim (olan) Allah’ın adıyla; De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine, İnsanların Melikine (mutlak sahip ve hakime), İnsanların İlahına, O sinsi vesvesenin şerrinden, O ki insanların göğüslerine (kötü düşünceler) fısıldar. Gerek cinlerden, gerek insanlardan (olan ) bütün vesvesecilerin şerrinden Allah’a sığınırım” Aminnnnnnnn.

Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
[email protected]

Editör: TE Bilişim