Tarihte bu coğrafyada hiç bir zaman etnik üstünlük teşkil etmeyen Ermeniler, zaten olanlar da zamanla bu coğrafyaya sonradan göç ederek yerleşmişler ki, kendilerine yakın olacak başka etnik azınlıkları da etraflarında toplayarak, bu toprakların gerçek sahipleri olan Azerbaycan Türklerini ve Anadolu Türklerini toplu olarak katletmeye başladılar.

I. Dünya Savaşından önce Osmanlı vatandaşları olan Ermeniler, Rusya Devleti’nin ve diğer başka devletlerin desteği ile (Fransa, Büyük Britanya, Amerika) hızla silahlanmaya ve Türklere karşı besledikleri tarihi emelleri için propogandalara başlamışlardır.

1914 yılında savaş başlar başlamaz, Ermeniler büyük bir askeri güç olarak Doğu Anadolu cephesinde Osmanlı Ordusunun arkasından bozgunculuk yaparak Rus ordusunun bu cephede ilerlemesinde büyük bir etkileri olmuştur. Aynı zamanda şehir ve köylerdeki erkek nüfusu, savaştan dolayı memleketin farklı yerlerindeki uzak cephelere gitmesinden faydalanarak Van, Bitlis, Bayburt, Kars, Iğdır, Erzurum ve diğer şehirlerde sivil ahali, yani ihtiyar, bayan, çocuk, hamile demeden katletmeye başladıkları gibi şehirleri yakıp yıktılar. Ermenilerin bu cinayetleri yapmasındaki tek bir amacı var, o da Türkleri, hayali Büyük Ermenistan’ı kurmak için yok etmektir.

Osmanlı hükumeti, böyle bir durumda haklı davranarak Doğu Anadolu’daki Ermenileri 1915 yılında devletin başka coğrafyasına Suriye ve Irak’a tehcir yani tedbirli bir şekilde göç ettirmeye başlamıştı. Maalesef bugün Ermeniler, Osmanlı’nın birden fazla cephede savaşması ve bu sırada Ermenilerin Anadolu'daki masum sivil halka karşı çeteci faaliyetleri ile saldırmaları nedeniyle savaş alanından daha sakin yerlere göç ettirilmesini, dünyaya uydurma ve yalandan ibaret olan Ermenilere yapılmış bir soykırım gibi tanıttırmaya çalışmaktadırlar.

Bu olaylardan sonra silahlı Ermeniler, Rusya Devleti’ne sığınmaya ve Rusya hudutlarında çirkin emellerini devam ettirmeye karar verdiler. Rusya, Doğu Anadolu'da yaşayan Ermeni - Asori azınlıklarını Osmanlı hükümetine karşı kışkırtarak birçok cephede savaşan Osmanlı ordusunun başına bela açmayı başarmıştır.

Anadolu'nun doğusunda Osmanlı’nın savaştığı, Rusya'nın kolu rolünü üstlenen yüzlerce Ermeni ve Asori, bu sefer Rusya tarafından zaten işgal edilmiş ve merkezi hakimiyet tarafından kaderine terk edilmiş Batı Azerbaycan'da ve yoğun olarak Salmas ve Urmu şehirlerinde yerleştiriliyorlardı. Halk tarafından bu işgalci misafirlere “Cilov” adı verilmiş ve Cilovların 3 sene boyunca halka yaşattığı facialar dönemi ise “Cilovluk” adı ile adlandırılmıştır.

1915 yılının sonbaharından itibaren Osmanlıya karşı Cilovları organize eden dinî ve aynı zamanda siyasî liderleri olan Marşimon, resmi bir törenle Salmasta ağırlanarak resmen Batı Azerbaycan’da Ermeni ve Asoriler için üs kurulma planı başlatılır.

40.000 Asori, Osmanlı topraklarından 5000 Ermeni, Van Nahçivan ve İrevan ve başka yerlerden getirilerek Urmiye ve Samasta yerleştirilir. Rusya, 1917 devrimi ile birlikte Rus ordusu resmen geri çekilse de Rus’un Urmudaki temsilcisi 800 üst rütbeli Rus askeri ile birlikte bölgedeki planlarına devam ediyorlar. Batı Azerbaycan topraklarında bir Ermenistan hükümeti kurmakta kararlı olan Rusyanın müttefiklerininde araya girmesi ile olaylar daha feci boyutlara ulaşacaktır.

Hedef bölgede Osmanlıya karşı çıkarlarının güvencesi olan Ermenistan’ı kurmaktır. Tarihte hiçbir zaman Azerbaycan topraklarında çoğunluk teşkil etmeyen Ermeniler, zaman zaman Bizans, Arap Halifeliği ve Rusya Devleti tarafından planlı olarak yerleştirilmişlerdir.

Günümüzde Kuzey Azerbaycan’da 1918 yılında yapılmış olan soykırım tarihte “Mart Soykırımı” adıyla, Güney Azerbaycan’da yapılanlar ise “Cilovluk Olayları” adıyla tanınmaktadır. Her iki olaylar aynı yılda fakat farklı aylarda yapılmakta ve yüz binlerce Azerbaycan Türklerini katlettikleri gibi büyük şehir ve illerinde (Urmu, Hoy, Salmas, Sulduz, Köhneşehir, Bakı, Şamahı, Nahçivan, İrevan, Gence, Kuba, Karabağ, Lenkaran, İrevan vb.) Azerbaycan Türklerine ait tarihi mimarilerini yakıp yıkmışlardır.

Burada da yapılan bu katliamların amacı aynen Doğu Anadolu’da yani Anadolu coğrafyasında olduğu gibi Türk insanını yok etmektir. Yeri gelmişken şunu da söylemek gerekir, Güney Azerbaycan’da Azerbaycan Türklerine karşı yapılan katliamın Doğu Anadolu ve Kuzey Azerbaycan’dakinden bir farkı Ermeni çetecilerinin yanında Aysor ve Kürt çetecileri de işbirliği yapmışlardı. Güney Azerbaycan’da Ermeni-Aysorların Azerbaycan Türklerine karşı yapmış oldukları soykırımın coğrafyasına bakarsak bu olayların Güney Azerbaycan’ın batı illerinde (günümüzde İran İslam Cumhuriyeti bu toprakları Batı Azerbaycan Ostanı olarak adlandırmaktadır) yapıldığını görüyoruz.

Kuzey ve Güney Azerbaycan’da genel olarak yapılmış olan katliamlarda 700 bin Azerbaycan Türk’ü katledilmiştir ki, resmi belgelere göre aylar boyunca 150000 günahsız savunmasız Güney Azerbaycanlı katledilmiştir. özellikle 1918 şubat ayından itibaren Ciloların arkalarının sağlamlaşmasıyla birlikte 6 ay boyunca sokaklarda evlerde köylerde 10 binlerce Güney Azerbaycan Türkü hunharca katledilmiştir.

Dile kolay bir değil iki değil bin değil 10 binlerce…resmi belgelere göre 1918 senesi 22 şubat la 25 şubat arası 3 gece gündüz Urmuda Ehalinin evleri yağmalanmış ev sahipleri katledilmiş üstelik bu sadece katlden değil çok çirkin şekilde yapılan vahşiyet niteliğinde olmuştur.

1918 yılının 30 Mart ve 3 Nisan tarihleri arasında Bakü şehrinde ve Azerbaycan'ın muhtelif bölgelerinde, Şamahı,Urmu,Hoy,Sulduz, Guba, Haçmaz, Lenkeran, Hacıgabul, Selyan, Zengezur, Karabağ, Nahçıvan'da Ermeni silahlı kuvvetlerinin Azerbaycan Türklerine karşı yapmış oldukları soykırım günüdür. 31 Mart 1918’de Ermeniler başta Bakü olmak üzere Şamahı, Guba, Kürdemir, Selyan ve Lenkeran şehirlerinde birçok Türk’ün canına kıymış ve toplu katliamlar gerçekleştirmiştir. Sadece bir gün içerisinde Bakü’de 12 bin Türk’ü katletmiştir.

Guba Soykırımı (30 Mart – 2 Nisan 1918) 19. yüzyılın başında Azerbaycan'ın bir çok bölgesinde olduğu gibi, Guba'daki katliamda da, Sovyet yöneticileri Stepan Şaumyan ve Korganov tarafından görevlendiren Ermeni Hamazasp'ın rehberlik ettiği silahlı gruplar, 122 köyü tümüyle yıktı, kent merkezi dahil 380 aileyi evleriyle birlikte yaktı, 1800 çocuk, 2000'den fazla kadın toplam 16 bin 782 Türk katledildi. Ermeniler bu katliamı neden gerçekleştirdi?

Bu sorunun cevabı çok basit aslında... Onların suçu Azerbaycan topraklarında yaşamış olmaları mıydı? Hayır... Onları suçu bu değildi. Onların suçu. Tıpkı Uygur’daki, Musul’daki, Kerkük’teki, Süleymaniye’deki, Halep’teki kardeşlerimiz gibi TÜRK olmalarıydı.

Göz bebeklerimiz olan Doğu Türkistan bölgeleri, Telafer, Süleymaniye, Musul, Halep, Kerkük ve Karabağ’ı bizim sorunumuz olmaktan çıkarmak üzereyiz. Halbuki, bu kadim Türk toprakları sadece Doğu Türkistan’ın, Irak ve Azerbaycan’ın sorunu değil bütün Türk Dünyasının, Türk Milletinin sorunudur. Türklüğün varlık-yokluk mücadelesidir. Özellikle Türk Milleti’nin 20. ve 21. yüzyıllarıkaranlık çağı olduğu için umarım Türk Dünyası uyanıp Turan ellerinde yapılan baskı, zulüm, işkence, soykırım, katliam ve toprak işgallerinin hesabını sorar.

AZER ASENA