YÜZYILIN SOYKIRIMI 'HOCALI

” Tarih 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece…

Ne oldu bu gecede?

İnsanlık âlemini yasa boğan “Hocalı” nerededir,kimler yaşar?

“Hocalı” ne ifade eder?

Bir insan olarak kendimize bu soruları sorduğumuzda hümanizmin temel sorunu ve bir insanlık ayıbı olan insan hayatının hayâsızca nasıl yok edilmeye çalışıldığını da kavramış oluruz.

İnsanlık, tarihi boyunca varlık göstermiş ya da varlığını sürdürmeye devam eden milletlerin yaşama mücadelesi içerisinde olduğuna tanıklık etmiştir. Bu tarih sahnesinde hayatta var olmanın ilk ve en önemli kuralı “güçlünün güçsüzü yenmesi” ya da tabiri caizse “büyük balık küçük balığı yer” mantığıyla hareket etmiştir.

Elbette ki, bu mantıkla yaşama mücadelesi verilirken insanlık adına da büyük suçlar işlenmiştir. Bu suçların en vahimi ise tekil olarak insan hayatına yapılan tecavüzün yanı sıra bir millete yönelik yapılmış olan suç ise soykırımdır. Hele bu soykırım savunmasız, kendini koruyamaz durumda olan kadın,çocuk ve yaşlılara yönelik olunca o zaman tam anlamıyla insanlık suçunun işlendiğinin bariz örneğidir.

Tarihi oluşturanlar ve yazdıranlar insanoğludur.İnsanlar ise bir ırka mensup olup millet olma mücadelesi içinde bağımsızlığını korumak için savaş durumunda olmuşlardır. Dünya tarihi içerisinde var olan en eski ve en köklü bir millet olan TÜRK milleti, genlerinden gelen özgürlükçü ve bağımsızlıklarına önem veren bir yapıda olmaları sebebiyle dünya tarihinde diğer milletlere karşı hep var olma mücadelesi vermiştir.

Bu mücadele içerisinde TÜRK Milleti’nin bir diğer önemli yapısı olan adalet ise tarih boyunca kurdukları devlet yapılarının yönetim kademelerindeki en önemli sistemlerinden biridir. TÜRK Milleti tarih boyunca yönettikleri devlet yapılarında adaleti her zaman sağlamışlar ve dünyaya adaletli yönetmeyi öğretmişlerdir. TÜRK Milleti’nin kurdukları devletlerin içerisinde yaşayan farklı etnik yapılar da mevcuttu. Özellikle Selçuklu ve Osmanlı Devletleri dönemleri içinde yaşamış olan Ermeni kökenli azınlıklarda vardı. Osmanlılar döneminde ise Ermeniler gerek devletle gerekse Türk Milleti ve diğer azınlıklarla uyumlu bir yaşam sürdürmesi nedeniyle kendilerine millet-i sadıka ya da tebaa-i sadıka unvanı verilmiştir. 19. yy’a kadar bu unvanla yaşayan Ermeniler,başta Rusya olmak üzere İngiltere, Fransa, İtalya ve ABD gibi büyük emperyalist devletlerin oyuncağı durumuna düşmüş ve 19. yy.’dan sonra Osmanlı Devleti’nin asli unsuru olan TÜRK Milleti’ne karşı saldırıya geçmişleridir. Saldırıları zamanla öyle bir hal almış ki, insanlık suçu işlemeye kadar varan soykırıma dayanmıştır. Arkalarında güçlü emperyalist devletlerin varlıkları ile TÜRK Milleti’ne karşı başlattıkları soykırım 20. yy.’dada devam etmiştir.

20.yy.’da imparatorluklar yıkılıp yerine milli devletler kurulmuş; ancak Ermeniler, 19. yy.’dan beridir vahşice uyguladıkları soykırımı, kurulan milli devletler üzerinde de devam ettirmiştir. Osmanlı Devleti’nin mirasçısı olan Türkiye Cumhuriyeti ile aynı millete mensup olduğumuz Oğuz Kağan atamızın torunları olan Azerbaycan Cumhuriyeti Devleti üzerinde de devam ettirmişlerdir. Asıl gayeleri olan 4T Planı’nı hem Anadolu’da hem de Azerbaycan coğrafyasında uygulamaktır. 4T Planı, Tanıtım, Tanınma,Tazminat ve Toprak taleplerinden oluşmaktadır. Bu taleplerini ise geçmişte oyuncakları haline geldikleri emperyalist devletlerin desteği ile merkezi ABD olmak üzere dünyanın birçok yerinde kurmuş oldukları lobicilik faaliyetleri ile gerçekleştirmeye çalışmışlardır.

Ermeniler, tarihten gelen kin ve nefret politikalarını Türkiye Cumhuriyeti’nin var olma mücadelesi olan Milli Mücadele döneminde devam ettirdikleri gibi SSCB’nin dağılması ile Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bağımsızlıklarını kazandıkları dönemden kısa bir süre sonra Ermeniler tarafından Dağlık Karabağ bölgesine ait 7 reyon (il) işgal edilmiştir. İşgal edilen reyonlar arasında insanlık suçunun zirve yaptığı Hocalı reyonundaki vahşeti ne kalemim ne de yüreğim yazabilir. Öyle bir insanlık suçu işlenmiştir ki ana rahminden çıkarılan ceninler, derileri soyulan çocuklar, gözleri oyulan yaşlılar… Bu dünya insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en büyük soykırımlarından biri olup 20. yüzyılın ise en kötü soykırımı olmuştur.

Katledilen TÜRK olunca üç maymunları oynayan başta batılı emperyalist zihniyeti sahiplerinin utanmazlığını ibretle izliyor ve dünya kamuoyunun sağduyusuna havale ediyorum. Ermeniler bu insanları Azerbaycanlı oldukları için değil, TÜRK oldukları için katlettiler. Türkiye'yi “Sözde Ermeni Soykırımı” iddiaları ile köşeye sıkıştırmak isteyen ülkelerle karşılıklı çıkar ilişkisi içinde olan Ermenistan, dış politika hedefinin "Sözde Ermeni Soykırımı" iddialarını Türk Devletine kabul ettirmek olarak belirlemiştir. Ermenistan'daki okul duvarlarında asılan haritalarda ülkemizin 12 ili de yer almaktadır. Ermenistan’ın bayrağında Türkiye hudutları içindeki Ağrı Dağının resmi de vardır, Ermenistan Millî Marşında" topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün öldürün" denmektedir.

Hatta Temmuz 2011 yılında Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’a, Ermeni Dili ve Edebiyatı yarışmasında öğrencilerden birinin, “Batı topraklarımızı Ağrı Dağı’yla birlikte geri alabilecek miyiz?” sorusuna yanıt olarak “90’lı yıllarda vatanımızın parçası Artsah’ı (Karabağ bölgesini) düşmanın elinden kurtardık. Her neslin bir görevi vardır. Siz de ileride bizim gibi görevinizi yerine getirip getiremeyeceğiniz birlik ve beraberliğinize bağlıdır.” diyerek Karabağ’dan sonra sınırlarımıza ait olan Ağrı Dağı’na karşı gayelerini alenen dile getirmişlerdir.

Bundan iki hafta önce internette karşıma çıkan bir haber başlığı ile resmen beynimden vurulmuşa döndüm.

"Ermenistan, Dağlık Karabağ'a PKK'nın yerleşmesine izin verdi"

O an aklıma Karabağ ve Doğu-Güneydoğu'daki şehitlerimiz gelerek hem morelim bozuldu hem de bir Türk olarak kendimden utandım.

Haberde aynen şöyle diyor;

"Uluslararası Asılsız Ermeni İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMDER) Genel Başkanı Göksel Gülbey, "Gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye’nin PKK’ya karşı son zamanlarda yaptığı operasyonlardan dolayı terör örgütünün üs olarak kullandığı Kandil'den Ermenistan'ın işgali altındaki Azerbaycan toprağı Dağlık Karabağ'a yerleşmeye başladığını söyledi. Ermenistan, işgal ettiği Azerbaycan toprağı olan Dağlık Karabağ bölgesine PKK ve diğer örgütleri yerleştirerek kendisine avantaj sağlamak istiyor. Ermeni aileler, çocuklarını o bölgeye asker olarak göndermiyor. Ayrıca Azerbaycan ordusunun da işgal altındaki topraklarını geri almak için savaşa hazır olduğunu bildiği için bu tür silahlı örgütlerin gücüne ihtiyaç duyan Ermenistan, Rusya destekli olarak işgal ettiği toprakları PKK'nın üs olarak kullanmasına izin vermiş durumda. Gülbey, Ermenistan ve Rusya'nın tarihte de Türkiye'ye karşı etnik kartını kullandığını, Rusların 1923-1929 yılları arasında Dağlık Karabağ bölgesinde "Kızıl Kürdistan Muhtariyeti" adı altında bölge kurarak, Azerbaycan, Ermenistan ve İran'da yaşayan Kürtlerin de o bölgeye yerleşmelerini sağladıklarını belirterek, şunları söyledi: "Tarihten beri Rusya ile Ermenistan, Kafkasya Kürtlerini amaçları uğruna kullanarak, kurdurmak istedikleri Kızıl Kürdistan kartını yeniden PKK ile oynamak istiyorlar. Bunun Kürtlere faydası olmayacağı gibi bölge insanlarına da faydası olmayacaktır. Rusya ve Ermenistan, Kürtleri ve PKK’yı çok istediğinden değil de Türkiye ile arasının açılmasından dolayı bu desteği vermektedirler. Kafkasya Kürtleri bu oyuna gelmemeliler. Türkiye ve Azerbaycan da bu konuda gerekli tedbirleri almalı ve Rusya ile Ermenistan’ın bu sinsi oyununa son verdirmeliler."

Yani Hocalı Soykırımı aslında, sadece kardeş Azerbaycan’ın meselesi değil,Türkiye Cumhuriyeti’nin hatta daha da öteye giderek TÜRK dünyasının meselesidir.

AZER ASENA

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi