Hakkı Öznur’un açıklamanın tam metni:

GÜZEL ÜLKEM YANIYOR, YÜREĞİMİZ YANIYOR, AĞLA GÜZEL ÜLKEM AĞLA

sevgili güzel ülkem, ağla. Güzel ülkemiz yanıyor. Her yer alev alev. Gözlerimizin önünde cayır cayır ormanlarımız, evlerimiz, ocaklarımız, insanlarımız yanıyor. Ülke yanıyor, feryatlar göğe çıkıyor, yangınları söndürmek için ne bir plan ne de etkili bir müdahale var. Ülkenin her köşesinden gelen görüntüler korkutucu!

Zor zamanlardan geçiyoruz. Sıkıntılı ve bunalımlı günlerdeyiz. Zor zamanlardan geçerken, eskilerin "kahtı ricâl" yani "devlet adamı kıtlığı” dedikleri bir süreç yaşanıyor ülkemizde. Toplumun birleştirici, bütünleştirici, yol gösteren, sağduyulu, vâkar sahibi, feraset sahibi devlet adamı ciddiyetine sahip birikimli, liyakat sahibi, siyaset ve devlet adamlarına ihtiyacı var.

Orman yangınlarına müdahalede aziz milletimiz ön saflarda. Başta fedakar orman işçilerimiz olmak üzere kahraman itfaiyecilerimiz, kurtarma ekipleri gönüllüler, sivil toplum kuruluşları, canları pahasına yangınların üzerine yürüyor.

Milletimiz devleti arıyor. Türkiye iyi yönetilemiyor. Bakanlar, kamu bürokrasisi, tek adama bakıyor. Bir haftayı geçti hala; AKP iktidarı, doğru dürüst bir kriz ve yönetim merkezi kuramadı. Siyasal iktidarın göz göre göre gelen afet için hiçbir hazırlığımın olmadığı anlaşıldı Nerede yangın var, nerede uçaklar var, bilen yok

Milletimiz, seferber olmuş. Devlet de milletimiz gibi seferberlik ilan etmeli. Bu yangınlar milli afet boyutuna ulaşmıştır. Utanma unutuldu mu, her şey mubahtır. 19 yıldır ülkeyi yönetiyorlar ama orman yangınlarını önleyecek, müdahale edecek bir plan, bir program yok! Saraylara proje var, orman yangınlarına müdahale edecek uçak filoları ve söndürme malzemeleri yok! Orman politikası olmayan beceriksiz siyasal iktidar ya belediyeleri suçluyor ya muhalefeti..

Ama görüyoruz ki; yangınlar devam ederken Saray ve yandaşları, algı operasyonlarına devam ediyorlar. Parti devletinin propaganda sorumlusu ve emrindekiler, kalemlerini, vicdanlarını, iradelerini satanlar, parti devletine biat edenler, Saray’a yağcılığa, yalakalığa son hızla devam ediyor.

CUMHURİYET TARİHİNİN EN BAŞARISIZ TARIM VE ORMAN BAKANI OLAN PAKDEMİRLİ DERHAL İSTİFA ETMELİDİR

Tarihe “en beceriksiz Orman Bakanı” olarak geçen Tarım ve Orman Bakanı başta olmak üzere atanmış bakanlar, yangınları önleyecek tedbirler konusunda çalışmalar yürütüp milleti bilgilendireceklerine, yetkisi ve sorumluluğu olmayanları, belediyeleri suçluyorlar. Bakanlar, peş peşe absürt açıklamalar yaparak da ayrıca birbirlerini de tekzip ediyorlar. Sorumluluk makamındaki yetkililerin birbiriyle çelişen beyanları, yangınların söndürülmesinde kullanılacak uçaklar üzerine yapılan boş tartışmalar, kaosu tırmandırıyor. Yangınların sönmesine de hiçbir katkısı yok. Yanan bölgelere acil müdahaleleri engelliyor.

Ormanlarımız 10 gündür yanıyor, AKP iktidarı polemik yapmaya, laf üretmeye, muhalif kesimleri suçlamaya devam ediyor. Ülke yanarken particilik yapılmaz! Tarih ve aziz milletimiz sizi affetmeyecek..

AKP iktidarı, yangınların olduğu bölgelerde ayrımcılık yapıyor. AKP’li olmayan belediye başkanlarını yangınlarla ilgili düzenlenen toplantılara çağırmıyor; yangına müdahale konusunda bölgeyi bilen yardım etmek isteyen belediye başkanlarını yangın bölgelerine sokmuyor.

Türkiye, tarihinin en büyük orman yangınlarıyla mücadele ederken, bay Pakdemirli ve ötekiler, hiç mi anayasa bilginiz yok! Ormanları korumak kimin görevi? Devletin ve özellikle Orman Bakanlığı’nın görevidir. Bütün ormanların gözetimi devlete aittir. Beceriksiz ve liyakatsiz Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “yangın söndürme uçağı envanterimizde yok” diyor. 19 yıldır iktidarsanız, her yıl 1 tane yangın söndürme uçağı alsaydınız, bugün 19 uçağımız, uçak filolarımız olurdu.

THK'nın 2009 model uçaklarına antika deyip, 3 Rus uçağına günlük 1,3 milyon lira ödeyen Tarım ve Orman Bakanı, “yangın söndürme uçağımız yok” diyor. Envanterde yangın söndürme uçağı yok ama kendisinin seyahatlerinde sürekli kullandığı, Orman Bakanlığı'na ait Cessna Citation VI tipi özel jet var.

Pakdemirli yine ‘ihale çıktık’ diyor, neyin ihalesi? Türkiye’nin ormanları, ihale düzenine ihale edilmeyecek kadar değerlidir. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 13 Temmuz'da Türkiye gazetesinde yer alan demecinde "24 saat gözetliyoruz. Duman çıkınca hemen oradayız. Alev parlamadan gidip müdahale ediyoruz. İnanılmaz başarılıyız. Anında itfaiye, helikopter ne gerekliyse gönderiyoruz. Çakmak yaksalar haberimiz oluyor'' demişti.

Bugün memleket yanıyor, bakan efendi, yandaş medyanın haber spikeri gibi konuşmaya devam ediyor. Orman yangınları ile mücadelede eşi benzeri görülmemiş bir başarısızlığa imza atıyor Tarım ve Orman Bakanlığı.

Tarımı bitiren Ormancılığı yok eden iktidarın beceriksiz Bakanı Pakdemirli, “3 söndürme uçağımız var” diyor. Saray’daki zat da “bu 5-6'ya çıkabilir” diyor. Buyurun buradan yakın. Devleti yönetenler, kaç tane uçağımız var onu bile bilmiyorlar.

HAİN KALKIŞMADA KOMUTANLAR DÜĞÜNDEYDİ. ORMAN YANGINLARINDA DA THK’NİN BAŞINDAKİ ZAT DÜĞÜN DERNEK GEZİYOR

Yine THK’nin nicedir kayyum eliyle yönetildiğini ve o gece kayyumun düğünde gezdiğini de öğrendi halkımız. AKP’li Türk Hava Kurumu Başkanı Cenap Aşçı, tepkiler üzerine düğünden televizyona bağlanarak, 4 milyon dolar bulamadıkları için THK’nın hangarındaki yangın uçaklarını uçuramadıklarını açıkladı.

Düğünler, nikahlar çok önemlidir. 15 Temmuz 2016 kalkışmasının olduğu gün, kalkışmadan haberdar olmalarına rağmen komutanlar, düğündeydi. Onlar da düğüne davet etmişler, oyunu sürdürmüşlerdi.

Kayyum rejiminin atadığı THK’nin başındaki zat, ormanlar yanarken düğünde. Düğün salonunda TV’lere bağlanarak tepkilere cevap vermeye çalışıyor. Bay kayyum, THK yangın uçaklarını kötülemeyi sürdürürken, İspanya ve Hırvatistan’dan gelen yangın söndürme uçaklarının THK’nın uçaklarıyla aynı olduğu da ortaya çıktı.

Şu rezalete bak! Bu liyakatsiz, çapsız adamlar hem de THK gibi tarihi ve köklü kuruma kayyum olarak atanıyor. THK’nın yangın söndürme uçakları hangarda çürüyor. Türk Hava Kurumu, kayyum elinde yok oldu. Uçaklar yatıyor, pilotlarını bile işten attılar.

Orman yangınları ile ilgili birlikte yeniden siyasetin gündemine giren Türk Hava Kurumu'nun (THK) Kayyum Heyeti Başkanı Cenap Aşçı, "Uçakları kaldırmamız için 4 milyon dolar lazım" diyor ama beş büyük müteahhit çetesine hazineden katrilyonları aktarmasını biliyorlar.

SOMALİ’YE HİBE EDECEK 30 MİLYON DOLAR VAR. THK YA 4 MİLYON DOLAR YOK!

AKP Genel Başkanı Erdoğan, “THK’nin elinde uçak falan yok diyor” Türk Hava Kurumu’nun 2002 yılında yangınları söndürmek üzere 19 uçağı ve pilotu vardı. 2002'de 19 uçak 19 pilot varken, neden şimdi yok? Nereye gitti bu uçaklar?

“uçaklar iş görür olmaktan çıkmış” diyor. Yapması gereken şey basit. Talimat verip uçmayan uçakların bakımını ve yedek parça alımını sağlayıp hangarda çürümeye terkedilen uçakları uçar hale getirmektir. Yandaş müteahhitlerden birine verdikleri rantın binde birini kesseler en az 19 tane yangın söndürme filosu kurulur. Somali’ye hibe edecek 30 milyon dolar var. THK’ye verilecek 4 milyon dolar yok.

AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın, “Türk Hava Kurumu’nun (THK) şu anda elinde buralarda rahatlıkla kullanılabilecek uçak yok” sözlerini, yine aynı zamanda onursal başkanı olduğu THK’ye bağlı THK Gökçen Havacılık’ın resmi sitesi “yalanlıyor”.

THK Gökçen Havacılık’ın sitesinde yer alan bilgilere göre THK’nin filosunda, 11 adet M-18 Dromader ve 9 adet CL-215 Bombardier tipi yangın söndürme uçakları bulunuyor. Ayrıca yangın bölgelerinde konuşlandırılmış 11 adet de döner kanat helikopter bulunuyor. Sitede filo, “Avrupa’nın en büyük özel yangın söndürme filosu olma özelliğini taşıyor” ifadeleri ile tanıtılıyor.

THK’YA ÇÖKME İŞLEMLERİ DEVAM EDİYOR

THK’ya 2019 yılında kayyum atandı. Kayyum öncesinde de kayyum sonrasında da THK yanlış yönetilmiştir ve yanlışlar devam ediyor. THK, yıllarca yanlış yönetildi. Kendilerine “Atatürkçüyüz” diyen “Laiklik” nutukları atan, THK’nın başında olan, liyakatsız ve sorumsuz yöneticiler de THK’ya büyük zarar verdiler. AKP’den önce de THK iyi yönetilmiyordu. Bu gerçeği de söylemek zorundayız.

THK’da yapılan yolsuzluklar, usulsüzlükler, dönen rüşvet çarkları, çıkar kavgaları, AKP’ye de yakaladığı fırsatı vermiş, onlar da THK’nın başına AKP zihniyetli beceriksiz ve liyakatsız birini “kayyum” atayarak THK’yı tamamen batırmıştır.

Türk Hava Kurumu ile AKP’nin yıldızı, hiç bağdaşmadı. 2013’ten sonra kurum, adım adım çökertilmeye başladı. Mal varlığı, parça parça satıldı. “Hurda, motorlarına kuşlar yuva yapmış” denilen THK uçaklarının iktidar tarafından hangarlara bağlanması, büyük bir ihanettir.

Türk Hava Kurumu'nu yönetenler ile ona husumet besleyen AKP iktidarı arasında devam eden karşılıklı suçlamalar, müdahaleler, sadece THK’ya değil yangınlarla mücadeleye de büyük zarar vermiştir.

AKP iktidarı, ideolojik takıntı yüzünden THK’yı çökertmeyip uçakların bakımını düzenli olarak yaptırsaydı, birçok yangın, büyümeden söndürülebilirdi. Saray’a bağlı olan kayyum ve Orman Bakanı Yangın söndürme işini özelleştirmek istiyor. Bu nedenle, THK’nın gayri menkullerini satmaya başlamışlardır. İktidar, THK’yı silmiş, adından bile nefret ediyor.

THK’yı batma noktasına getirenler, THK’nın itibarına zarar verenler, 2019 yılına kadar THK’yı yönetenlerdir. AKP de THK’nın batması için 2013 yılında çıkardığı yasa ile THK’nın kurban derisi bağışı almasını yasakladı. Kurumun borcu büyüdü de büyüdü. Sonunda AKP, THK’ye çökmek için kayyum atadı. Kayyum öncesi ve kayyum sonrası ile tarihi bir kurum mahvedildi.

THK’de çıkar ve rant kavgası yaşanmıştır. 40 kuruşun hesabının sorulduğu, milletimizin parasının üzerine titrenildiği günlerden yolsuzluklarla, rüşvetlerle, usulsüzlüklerle, dönen alavere dalaverelerle anılan THK’ye gelindi. Sözde Atatürkçüler de hormonlu AKP’de THK’ye zarar verirken, olan hangarlarda çürüyen uçaklara ve milletin parasına olmuştur.

180 yıllık geçmişi olan orman teşkilatımızı ve yine 96 yıllık geçmişi olan köklü kurumlarımızdan, 16 Şubat 1925 tarihinde kurulan Türk Tayyare Cemiyeti/Türk Hava Kurumu’nu da çökerttiler. Orman Bakanlığı’nı sonradan Tarım Bakanlığı’nın içine soktular. Tarımı batırdılar, Orman Bakanlığı’nı da batırdılar.

ARTIK MİLETİN KAFASINA ÇAY ATMA ALIŞKANLIĞINA SON VERİN

Afet bölgelerinde çay fırlatma geleneği devam ediyor. Marmaris’e yüzlerce araçlık konvoyla giren Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından ise buradaki kalabalığa da Artvin ve Rize’deki sel sonrası yaptığı gibi halka çay fırlattı.

Alevlerle boğuşuyoruz. Erdoğan ise “çay harareti alır” diyor. Üzerlerine çay atılan vatandaşlar ise şaşkınlığını gizleyemiyor. Bir değil, iki değil, üç değil… Yüreği yanan insanların kafasına çay atmak nasıl bir mantık? Acılı vatandaşa çay atmak, hangi aklın tezahürü? Millet isyan ediyor. Son verin bu garabete. Artık yeter!

Kurtuluş Savaşı'nda cepheye mermi taşıyanların torunları, yangınları söndürmek için canlarını ortaya koyarken, parti devletinin kayyumu, bakanları, sözcüleri, oyunda oynaşta.

Bakanların özel kullanımına jet uçak veren, Saray’ın kullanımı için 13 makam uçağı bulunduran ama ülkeyi sadece üç yangın söndürme uçağına mahkûm bırakan AKP iktidarı, yaşanan acıların sorumlusudur. Afetlere hazırlık için ayrılmayan bütçe ile ülkenin dört bir yanına saraylar inşa edilmektedir.

Saray’ın 13 uçağı var. 3 yazlık sarayı var. Marmaris’te 300 odalı yazlık saray var ama Marmaris’te yangını söndürecek uçak yok. Rusya’dan, Ukrayna’dan kiralanan uçaklarla yangınları söndürmeye çalışıyoruz. 13 VIP uçaklık bir filo kurmayı, sağa sola saray yaptırmayı biliyorsunuz ancak iş ülke için çok önemli olan yangın söndürme uçaklarına geldi mi, ortada yoksunuz.

Sınırlarımızı, ormanlarımızı koruyamadılar. Ormanları korumaya 3 uçakla gidiliyor. 13 uçağa verdiğiniz paraya 113 yangın söndürme uçağı alınır, yangınlara dev filoyla engel olunurdu. Kanada’nın 136, Yunanistan’ın 40, Fas’ın 6, Hırvatistan’ın bile 8 yangın söndürme uçağı var, Türkiye’nin yok.

Genel müdürlüğünün yangınlarla ilgili uçak filosu olması lazım. Devlet imkanları, beşli çete gibi çıkar ve menfaat gruplarına değil, yangınlarla, afetlerle, mücadele edecek OGM gibi kurumlara aktarılmalıdır.

DİKKAT! 5 Lİ ÇETE PUSUYA YATMIŞ BEKLİYOR

Kayyum siyaseti, çökme siyasetidir. AKP’nin atadığı kayyumcu THK Başkanı, “para yok” diyor ama bağlı olduğu siyasal iktidar Akyazı-Kurtköy arasını işleten Cengiz-Limak ikilisine 7 yıl ek işletme süresi verip 4 milyar dolar para aktarmayı biliyor. Yangın söndürmeye uçak alamıyoruz ama siyasal iktidar ille de ‘Kanal İstanbul’ demeye devam ediyor.

Yap Bakanlık ,boz Bakanlık… defelarca ismi değişti. 62 kez orman kanununu değiştirdiniz. Her değişikle, talancıları, rantiyecileri, otelcileri sevindirdiniz.

Anayasa gereği yanan ormanlık alanların bir kısmı, yapılaşmaya açılmayacak falan diye milletin kandırmayın. Turizm Bakanı'nın bir imzasıyla artık her yer imara açılabilir. Bakanlar, müteahhit değildir. Görevleri, yandaşlara ihale vermek ve kovalamak değildir. Onların görevi millete hizmet etmektir.

Dikkat etmeliyiz. AKP’nin müteahhitleri 5’li çete pusuya yatmış bekliyor. Orman yangınları sonrası yanan bölgeleri talan etmek için bekliyorlar. Yeni imar planlarını yakından takip ediyorlar. Yanan yerlere oteller, kumarhaneler, iş merkezleri, villalar yapmak için uygun zamanı görünce harekete geçecekleri kesin.

NİKAH MEMURU’NU YANAN İLLERİMİZDEN BİRİNE, ORMAN MÜDÜRÜ YAPTILAR

Öte yandan yangınlarla boğuşan Muğla şehrimizin Tarım ve Orman Müdürü Erdoğan’a yaptığı yalakalıklarla tanınan liyakatsız, birikimsiz, çapsız Barış Saylak. Düşünün, bu tipler ormanlarla ilgili alanda karşımıza orman müdürü olarak çıkıyor.

Barış Saylak, yerel seçimler döneminde Milas Belediye Başkanı’ydı. CHP'den aday gösterilmeyince AKP'ye geçmiş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la yaptığı telefon konuşmasında tarihi bir yağcılığa imza atmış ve bu yalaka telefon konuşmasıyla gündeme gelmişti. Saylak, Erdoğan’ın elini öpmek istediğini belirtip, “Bari grup toplantısına gelip orada elinizi öpeyim” demişti.

Seçimlerde Saylak seçilmedi. Ancak, 11 Kasım 2019'da Tarım ve Orman İl Müdürü olarak atandı. Mezbahacıyı, nikah memurunu, yangınlarla ilgili birime atarsanız bu ülkede yangınlar söner mi? Hassas birimlerde ehiller uzmanlar değil; zübükler, kolpacılar, fırıldaklar var.

Türkiye, bu orman yangınlarını yenecektir. Türkiye, yangınlara teslim olmayacaktır. Ormanları yakılan Toroslar ise Yörüklerin yurdudur. Atatürk onlarla ilgili olarak "Arkadaşlar! Gidip, Toros Dağları'na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez." demişti.

ETKİ AJANLARI, NÜFUS CASUSLARI HER YERİ SARMIŞTIR

Orta Doğu meselesi, son derece derin ve geniş ölçekli. 911 km’lik Suriye sınırı, 384 km’lik Irak sınırı, 560 km’lik İran sınırı, AKP iktidarı döneminde yolgeçen hanına dönmüştür. PKK’lılar, El-Muhaberat bağlantılı derin Sol örgütler, Suud ve Katar destekli Vahabi-Selefi gruplar, cirit atıyor. Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak için iç ve dış mihraklar, beşinci kol gruplar, bütün karanlık çalışmaları yürütüyorlar.

Türkiye'nin milli güvenliği, ciddiyetle ele alınması gereken bir konudur. Türkiye, Irak-Suriye-İran hattına dikkat etmelidir. Etki ajanları, nüfus casusları, her yeri sarmıştır. Her türlü yabancı istihbarat servisleri, topraklarımızda cirit atıyor. Etki ajanları, nüfus casusları, devletimizin içine kadar sızmıştır. Türkiye uzun bir zamandan bu yana, birçok devletin istihbarat elemanlarının rahatça cirit atabildiği bir istihbarat çöplüğüne dönüşmüştür.

ABD, İsrail, İngiliz, Rus, Alman, Fransız, İran, Suriye istihbarat elemanları, Akdeniz ve Güneydoğu’da karargâh kurmuşlar, ofisler açmışlardır. Bölge, silahlı terör gruplarının insafına terk edildi, sınırlar delik deşik oldu, kevgire döndü. Yüzlerce intihar bombacısı, binlerce silahlı militan, sınırımızda kol gezmektedir. Türkiye, 1970’lerin Beyrut’una günümüzün Suriye’sine, Irak’ına döndürülmeye çalışılıyor.

Türkiye'yi, Pakistanlaştırma, Iraklaştırma, Suriyeleştirme senaryosu, devam ediyor Dışardan talimatlı ve yönlendirilmeli, etki ajanlarının da devreye girmesi ile bilinçli tahrikler ile toplum büyük bir gerilime ve kutuplaşmaya götürülmeye çalışılıyor.

ÜLKEMİZDE GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BİR ÇOK ORMAN YANGINLARINI PKK VE YABANCI İSTİHBARAT SERVİSLERİ ÇIKARMIŞTIR

PKK bu yangınları çıkarabilir mi? Çıkarabilir. Nitekim geçmişte de turizmi baltalamak için sahil bölgelerinde yangınlar çıkarmıştı. 1980’lerin sonlarından beri orman sabotajlarını bir terör eylemi olarak benimseyen PKK, yıllar içinde çok sayıda yangın çıkarttı.

Ülkemizin ormanları, sabotaja maruz kalmakta. Orman yangınlarını, terör örgütü PKK üstlendi. PKK, geçmişten günümüze birçok orman yangınlarını üstlenmişti. İklim değişikliği, değişik sebeplerle birlikte PKK ile birlikte yabancı istihbarat servislerinin de devam eden orman yangınlarında rolünün olması muhtemeldir.

Ancak 10 gündür devam eden “bütün yangınları PKK çıkardı” demek doğru değildir. PKK diyerek, sorumluluktan kaçamazsınız. Kendinizi sıyıramazsınız. Milletimiz görüyor. Hükümetin ihmali, kusurları, beceriksizlikleri ortada.

PKK terör örgütü 4 Temmuz 2021 günü “Yüzyılın İntikamını Alıyoruz” başlıklı açıklamayla orman yangınlarını üstlenmiştir. Terör örgütü PKK/KCK, “Kentleri yaşanamaz hale getirin” vurgusu ile iç savaş çağrısı yapmıştır.

PKK eski yöneticilerinden Şemdin Sakık (HDP’li Sırrı Sakık’ın kardeşi) orman yakma konusundaki PKK'nın stratejisini yıllar önce şöyle ifade etmişti: "Silahımız tükenir, sayımız azalırsa Bodrum'a gider yatlarını yakarız. Antalya'ya iner seralarını yakarız. İstanbul'a çıkar arabalarını yakarız. İzmir'e ulaşır ormanlarını yakarız."

MOSSAD İLE İLİŞKİLİ MURAT KARAYILAN “ORMANLARI YAKIN” TALİMATI VERMİŞTİR

2020 yılında büyük hasara yol açan yangınları, yine ruhlarını şeytana satmış PKK’lı ‘Ateşin Çocukları İnisiyatifi’ üstlenmişti. KCK eski Başkanı, İsrail istihbaratı ile de ilişkisi olan Murat Karayılan 2020’de HPG ile bağlantılı örgüt mensuplarına "Ormanları yakın" talimatı vermişti.

KCK/PKK şeflerinden Murat Karayılan, 22 Haziran 2021 günü örgüte müzahir bir yayın organı vasıtasıyla örgüt mensuplarına, "Düşmana karşı sessiz kalmamalı, direnişe geçmeliyiz. Hiçbir genç çaresiz değildir. 2-3 genç bir araya gelerek eylem yapabilir. 'Silahımız yoktur' diyebilirler. Silahları, çakmak ve kibrittir. Onlar da çakmak ve kibritle mücadele edebilir" şeklinde talimatlar vermiştir.

KCK Yürütme Konseyi üyesi ve “Halk Savunma Güçleri” (HPG)’nin başında olan Murat Karayılan, telsizle örgüt mensuplarına “Büyük savaş başlıyor. Türkiye’yi başlarına yıkabilecek güç ve kudrete sahibiz.” demiştir.

KCK Eş Başkanı, Ermeni kökenli “Bese Hozat” kod adlı Hülya Oran “Kürtlere yapılan saldırılar, karşılıksız kalmayacak. Eylemlerimizle Türkiye’yi vuracağız, yakacağız” diyor.

KCK’nın Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, PKK yakınlığıyla bilinen Sterk TV’de katıldığı bir programda “Her yerde kıyametin koparılması lazım” diyerek, Türk-Kürt çatışması çıkması için bütün PKK’lıları kanlı eylemlere çağırıyor.

PKK’nın yan örgütlerinden, kısa adı TAK olan “Kürdistan Özgürlük Şahinleri”, yine metropollere saldırı açıklaması yaptı. Açıklamada, “Tüm metropoller, eylem alanlarımız, tüm düşman kuvvetleri birincil hedeflerimizdir. Türkiye metropolleri rahat uyumayacaktır” diyor.

PKK’nın asayiş birimi dediği (YDG-H) isimli terör yapılanması, “İşgalci T. C. devletinin tüm kurum ve kolluk güçleri, Kürdistan’ı derhal terk etmeliler.” diyerek devlete meydan okumaya kalkmıştır.

4 Kasım 2016’dan beri cezaevinden olan HDP’nin eski Eş Başkanı, CIA devrimcisi Selahattin Demirtaş, "Batı'da yaşayan kardeşim, inanın ki bu ateş her tarafı yakar. Cizre, Bodrum'a uzak değil." demişti.

Şimdi Kandil’de olan ağabeyi Nurettin Demirtaş (2007-2008 yılları arasında Demokratik Toplum Partisi (DTP) eş genel başkanı olarak görev aldı. Hâlen PKK'nın "eğitim komitesi üyesi" olarak örgüt kadrosunda yer almaktadır) ise, "Türkiye'nin tüm kentleri baştanbaşa yangın yerine dönecektir." demiştir.

10 Aralık 2016'da, İstanbul'un Beşiktaş ilçesinde 39’u emniyet mensubu, 7’si sivil 46 vatan evladının şehit edildiği, 166 kişinin yaralandığı, bombalı hunhar eylemi gerçekleştiren , kanlı eylemi üstlenen TAK denilen terör yapılanmasına atıfta bulunarak, 15 Aralık 2016'da PKK’nın yayın organı Yeni Özgür Politika gazetesinde "Ben de TAK'a katılabilirim!" başlıklı bir yazı kaleme almıştır.

4 Haziran 2018'de Avrupa’da yayınlanan aynı gazeteye röportaj veren Nurettin Demirtaş, 24 Haziran 2018'de gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olan kardeşi Selahattin Demirtaş için oy isteyerek; "HDP’ye ve kardeşime oy verenlere Kürdistan dağlarında tatlı ısmarlayabilirim." ifadelerini kullanmıştı.

PKK’YA BAĞLI “TAK” YILLARDIR ORMAN YANGINLARI ÇIKARTMAKTA

PKK’ya bağlı HPG, TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) vb. yapılanmalar, Kandil’den aldıkları talimatlarla yıllardır orman yangınlarını çıkartmaktadır. PKK, tepkiler üzerine kimi zaman "TAK, Ateşin Çocukları, bizim dışımızda eylemler yapmaktadır. Onlarla biz ayrıyız” diyerek kendilerini aklamaya çalışır. Bunlar, yıllardır bilinen, klasik PKK dezenformasyonudur.

TAK'ın başında daha önce 'Bahoz' kod adlı Fehman Hüseyin vardı. Avrupa’da yayın yapan Stêrk TV'ye konuşan HPG’nin başında bulunan Bahoz Erdal, “Türk devletini dize getireceğiz” diyor. Suriye uyruklu Fehman Hüseyin direk Murat Karayılan’a bağlıdır. Fehman Hüseyin, telsizle örgüt mensuplarına ‘sabotaj eylemlerinde bulunun’ talimatı vermiştir. Suriye'nin firavunu Beşar Esad ile 'Bahoz' kod adlı Fehman Hüseyin üniversite yıllarından arkadaştır.

TAK, bir PKK oluşumudur. Ağırlıklı olarak TAK militanları, Hakurk Kampı ve İran ile Irak sınırında bulunan Kelereş Kampı’nda barınıyor. Birbirlerinden bağımsız hücreler şeklinde faaliyet gösteriyorlar. Özellikle turizm beldeleri ve büyük şehirlerde eylem yapan TAK, orman yangınları, suikast ve bombalama eylemleri yapmaktadır. Orman yangınları devleti hedef almaktadır, devlete mesaj vermektir, küresel organizasyondur. Devlet ve istihbarat kurumları, orman yangınlarını çıkartanları, bu ajan/ provokatörleri mutlaka ortaya çıkarmalı, deşifre etmeli ve ağır bir şekilde cezalandırılmalılardır.

Editör: TE Bilişim