CB Erdoğan, çok talihsiz bir beyanda bulunarak; İktidara talip olduğunu söyleyen muhalefete, bundan vazgeçmelerinin kendileri için daha iyi olacağını söyledi.

Lafın mefhumu muhalifi, iktidara talip olursanız sizin için kötü olacak demektir.

Bu apaçık bir tehdittir. Zaten CB da, "durun bakalım daha neler olacak neler" diyerek sözünün anlamını kendisi ifade etti.

Demokrasiye, halk iradesine inanan bir siyasetçi asla bu lafları telafuz etmez. Düne kadar bizi halk seçti diyerek iktidarın sınırlanmasını, kuvvetler arasında paylaştırılmasına karşı çıktılar.

Bugün halktan ümit kestikleri için korku siyaseti ile muhalefetin önünü kesmeye çalışıyorlar.

Halk bir şeye karar verirse ona kimse direnemez. Atatürk, bir millet bir şeye karar verdi mi, onu kaderi ilahiden başka hiçbir güç durduramaz,der.

El hak doğru bir sözdür. Halk gidin desin de isterse gitmesinler.

Tıpış tıpış giderler. Gitmekle de kalmaz, yaptıkları her hukuk dışı işin hesabını da verirler. Demokrasiler hesap verilebilirliğin esas olduğu rejimlerdir. Herkes yaptıklarının hesabını vermek zorundadır.

Peki gerçek böyleyken gitmeyiz imajı niçin veriliyor?

Bu sözlerle aslında hem kendi tabanlarına, hem muhalefete psikolojik harekat yapılıyor.

Dağılmakta olan kendi tabanına, ""gitmeyeceğiz, bir yere gitmeyin, biz kalıcıyız mesajı veriliyor, böylece giderek hızlanan çözülme durdurulmak isteniyor.

Gitme eğiliminde olanların, nasıl olsa gitmezler, en iyisi pozisyonumuzu koruyalım diye düşünmelerini bekliyorlar.

Muhalefetin ise, boşuna kürek çekiyoruz diyerek, mücadeleyi bırakmalarını amaçlıyorlar.

Fakat Türkiye öyle bir noktaya geldi ki, korku duvarları çoktan aşıldı.

Ya Türkiye kaybedecek, ya AKP kaybedecek.

Vatandaş Türkiye kaybetmesin diye her türlü riski göze alabilecek noktaya geldi. Hükümetin görmediği, görmek istemediği budur.

Gidecekler, ya bütün demokrasilerde olduğu gibi efendice, yahut halkın iradesini hiçe sayarak birer suçlu gibi...

PAHALILIKTAN KİM SORUMLU?

Cumhurbaşkanı enflasyon ve pahalılıktan 5 AVM'yi sorumlu tuttu.

Suçluyu dışarıda aramak bir AKP klasiği.

Başarı varsa Erdoğan'ın, başarı yoksa kebapçıların. Sn Bahçeli bölücü kebapçı lafını niye etti, 82 milyon bu bilmeceyi çözmek için kara kara düşünegörsün (muhtemelen önündeki metni yanlış okudu) pahalılığın esas sebebinin Saray'ın yanlış politikaları olduğunu herkes biliyor.

Doğalgazı AVM'ler mi pahalılaştırıyor?

Akaryakıta zammı kim yapıyor?

Elektriğin, gübrenin fiyatlarının AVM'lerle ne ilgisi var?

Bu kalemlere gelen her zam gıda maddelerine yansıyor.Doğalgaz, elektrik zammı sanayi mamullerine, gübre-mazot fiyatları çiftçinin ürettiklerine ekleniyor. Zammın sorumlusu AVM'ler değil, kötü yönetim. Bunu kabullenemedikleri müddetçe hiçbir şeyi düzeltemezler.

İYİ PARTİ SON SÜRAT

İYİ Parti'nin oy oranı bir süredir yüzde 14-17 bandında sabitlenmişti.

Bu da CB seçimlerinde HDP'yi kilit parti konumuna getiriyordu. Birçok yazımda HDP'nin kilit konumdan çıkmasının İYİ Parti'nin büyümesine bağlı olduğunu yazmıştım.

Konda'nın yaptığı son ankette, İYİ Parti'nin o durağanlığı aşarak yüzde 20'ye dayandığı görülüyor. Bu oranın birkaç anket şirketi tarafından teyit edilmesi, İYİ Partiyi birinci parti konumuna getirir.İyi Parti bu noktada kalır düşüncesini yıkar.Kartopu büyük bir çığa dönüşür.

Bu sıçramada Sayın Akşener'in CB yerine Başbakanlığa talibim açıklamasının etkili olduğunu düşünüyorum. Bu açıklaması ile,CB adaylığı için hem kimsenin yolunu kesmediğini, tıkaç olmadığını gösterdi, hem de İyileştirilmiş Parlamenter sistem konusunda inancını ortaya koydu. İnanmadan inandıramazsınız. Akşener, sistem değişikliğine ne kadar inandığını göstererek seçmen nezdinde büyük itibar kazandı. Partisini şampiyonluğa, Türkiye'yi umutlarına biraz daha yaklaştırdı.