İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale’nin "İstanbul Sözleşmesi yaşatır" vurgusuyla yaptığı konuşmada, "Kendisine karşı çıkan, itiraz edenlere sürtük diyen şahıs kadınların onurunu ayaklar altına aldı. Biz kadını aşağılayan ve eve hapseden bu zihniyeti değiştireceğiz. Nasıl mı? Kadınların haklı taleplerini değerlendirip çözecek güçlü bir kadın politikası alt yapısına sahip Kadın Aile ve Çocuk Bakanlığını kuruyoruz. Bütün uluslararası sözleşmelere geri dönüyoruz. Çünkü biliyoruz ki İstanbul Sözleşmesi yaşatır" sözleri salondan büyük alkış aldı.
6'lı Masa, Hükümet Programı olarak bilinen “Ortak Politikalar Mutabakat Metni”ni kamuoyuna açıkladı. Millet İttifakı’nın seçimlerden kazanarak çıkması halinde uygulanacak hükümet programının metninde İstanbul Sözleşmesi’ne yer verilmedi. Ancak Ortak Mutabakat Metni'nde yer almayan İstanbul Sözleşmesi'ne vurgu yapan Özlale, sözleşmeye dönüleceğini açıklarken, salondan büyük alkış aldı.
Duygusal davranarak metnin dışına çıktığını belirten İYİ Partili Özlale, “Metnin dışına çıktığım, kalbimle hareket ettiğim doğrudur. Vallahi pişman da değilim. İstanbul Sözleşmesi yaşatıyor. Metnin dışına sadece cümle olarak çıktım. Metnin ruhunda İstanbul Sözleşmesi’ne geri döneceğimiz yazıyor zaten” diye konuştu.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR? NEDEN KALDIRILDI?
İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında kabul edilen, uluslararası bir sözleşme özelliği taşıyor. Avrupa Konseyi üyesi 20 ülke tarafından onaylanan İstanbul Sözleşmesi, Türkiye'de Mart ayında Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile feshedilmişti.
11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzaya açılan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi (kısa adıyla İstanbul Sözleşmesi), 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Özel olarak kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti hedef alan ilk Avrupa sözleşmesi olma niteliğini taşıyan Sözleşme, bugüne kadar Türkiye dahil Avrupa Konseyi üyesi 20 ülke tarafından onaylanmıştır.
Türkiye, Sözleşme’yi imzaya açıldığı 11 Mayıs 2011 tarihinde imzalamış, 14 Mart 2012 tarihinde ise onaylamıştır.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDEN KALDIRILDI
Türkiye'nin 2011 yılında imzaladığı ve 10 Şubat 2012'de Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” Mart ayında Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile feshedilmişti.
Bu karar hem iç kamuoyunda hem de uluslararası kamuoyunda bazı tepkileri beraberinde getirmiş; Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği (AB) gibi kurumlar Türkiye'yi iptal kararını gözden geçirmeye çağırmışlardı.
Mahkeme sözleşmeden çekilme kararının iptal edilmesi teklifini reddetmiş, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması kararı Meclis'in alacağı bir karar değildir, Cumhurbaşkanlığı'nın attığı adım tamamen yasaldır” diyerek bu kararı savunmuştu.
Yetkililer, yabancı sözleşmelerin değil, iç hukukun Türk kadınlarını koruyacağını söylerken, AKP'deki muhafazakarlar bu sözleşmelerin aile yapılarına zarar vererek şiddeti teşvik ettiğini ifade etmişlerdi.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN ÖZELLİKLERİ
İstanbul Sözleşmesi’nin en önemli özelliği, biyolojik veya hukuki, ailevi bağ olup olmadığına bakılmaksızın ev içi şiddetin (örneğin eski veya mevcut eşler, evlilik dışı partnerler, birlikte ikamet edilen aile fertleri, akrabalar veya birlikte ikamet edilen başkaları tarafından yöneltilen şiddetin) ve kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin standartlar öngören ve Avrupa ülkelerini hukuki olarak bağlayan ilk belge olmasıdır.
Kadınlar ve erkekler arasında hukuki ve fiili eşitliğin gerçekleştirilmesinin kadına yönelik şiddeti önlemede anahtar bir unsur olduğunu benimseyen Sözleşme, kadınlara yönelik ayrımcılığı da yasaklamaktadır.
İstanbul Sözleşmesi, daha önce kabul edilmiş kadınlara yönelik ayrımcılık ve şiddetle ilgili uluslararası standartları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve BM Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Komitesi’nin içtihatlarını ve öğretideki görüşler yanında en iyi ülke uygulamalarını da kodifiye etmiştir.
Sözleşme, hem özel alandaki hem kamusal alandaki şiddeti yasaklamaktadır.Madde 3/a uyarınca, “kadına yönelik şiddetten”, ister kamusal ister özel yaşamda meydana gelsin, toplumsal cinsiyete dayalı tüm şiddet eylemleri anlaşılacaktır. Madde 4/1 uyarınca, Taraf devletler, gerek kamusal gerekse özel alanda tüm bireylerin özellikle de kadınların şiddete maruz kalmaksızın yaşama hakkını sağlamak ve korumak için gerekli olan hukuki ve diğer önlemleri alacaklardır. Dolayısıyla Sözleşme, yalnızca ev içindeki (genellikle eş veya partnerler veya ebeveyn ve çocuklar gibi farklı kuşaklar arasında meydana gelen) kadınlara yönelik şiddeti değil, aynı zamanda kamusal alandaki (örneğin aynı evi paylaşmasa bile eski eşin veya partnerin kamusal alanda yönelttiği) şiddeti, işyerleri, okullar, karakollar, hapishaneler vb. kurumlardaki kadınlara yönelik şiddeti de yasaklamaktadır
Sözleşme, yalnızca barış dönemlerindeki değil, silahlı çatışma dönemlerindeki ve silahlı çatışma sonrasında devam eden şiddeti de yasaklamaktadır.
Sözleşme,“toplumsal cinsiyete dayalı” ayrımcılık ve şiddeti temel almıştır ve toplumsal cinsiyeti tanımlayan ilk uluslararası belgedir.
Sözleşme’de, ekonomik zarar veya ekonomik ızdırap da kadına yönelik şiddet biçimlerinden biri (ekonomik şiddet) olarak tanımlanmıştır.
Sözleşme, Taraf devletlerden, belli koşullar nedeniyle şiddete açık hale gelmiş olan güç durumdaki kadınların özel ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulmasını talep etmektedir.
Sözleşme, yalnızca Sözleşme’ye taraf devletlerin vatandaşı olan kadınlar için değil, sığınmacı ve hukuki durumu ne olursa olsun göçmen kadınlar için de koruma sağlamaktadır.
Sözleşme, şiddet mağdurlarına eşit koruma sağlanmasını öngörmekte ve mağdurlar arasında her türlü ayrımcılığı yasaklamaktadır.
Sözleşme, erkeklere ve çocuklara yönelik ev içi şiddetten de söz etmekte ve şiddet mağduru kız ve oğlan çocuklara ilişkin özel düzenlemelere yer vermektedir.
Sözleşme, Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddetle mücadelede uluslararası işbirliğini öngörmektedir.Uluslararası işbirliği yalnızca kriminal ve medeni konulardaki işbirliğiyle sınırlı olmayıp, Sözleşme kapsamındaki suçların işlenmesinin önlenmesi için bilgi paylaşımı ve yakın tehlikeden korunmayı da içermektedir.
Taraf devletlerin Sözleşme’nin hükümlerini etkili bir biçimde uygulamalarını sağlamak amacıyla Sözleşme’de spesifik bir izleme mekanizması oluşturulmuştur, ancak bireysel şikayet hakkı tanınmamıştır.Öte yandan Sözleşme, mağdurların başvurulabilir bölgesel ve uluslararası bireysel/toplu şikayet mekanizmalarına ilişkin bilgiye ve bu mekanizmalara erişim imkanına sahip olmalarını sağlama ve şikayette bulunan mağdurlara duyarlı ve bilgiye dayalı desteğin sağlanması yükümlülüğünü getirmektedir.
Anayasa m.90/5 uyarınca, İstanbul Sözleşmesi kanun hükmündedir.Bunun hakkında, Anayasa’ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz.İstanbul Sözleşmesi ile kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda, İstanbul Sözleşmesi hükümleri esas alınır.Anayasa’nın 11.maddesi uyarınca, İstanbul Sözleşmesi hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN MADDELERİ
Sözleşmenin amacı
Kadınları her türlü şiddetten korumak, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak,
Kadına yönelik her türlü ayrımcılığın kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınların güçlendirilmesi yolu dahil kadın ile erkek arasındaki temel eşitliği teşvik etmek;
Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet mağdurlarının korunması ve bu mağdurlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politikalar ve tedbirler geliştirmek;
Kadına yönelik şiddeti ve aile içi şiddeti ortadan kaldırmak amacıyla uluslararası işbirliğini teşvik etmek;
Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti ortadan kaldırmak üzere bütüncül bir yaklaşım benimsemek amacıyla etkili işbirliğini sağlamak için kuruluşlara ve kolluk kuvvetlerine destek ve yardım sağlamaktır.
Sözleşmenin kapsamı
İşbu Sözleşme aile içi şiddet de dahil olmak üzere, kadınları aşırı biçimde etkileyen kadınlara yönelik her türlü şiddet biçimi için geçerlidir.
Taraflar işbu Sözleşmeyi tüm aile içi şiddet mağdurlarına uygulamaya teşvik edilirler. Taraflar işbu Sözleşmenin hükümlerini uygularken, cinsiyete dayalı şiddet mağduru kadınlara özel önem atfedilmelidir.
İşbu Sözleşme barış zamanlarında ve silahlı çatışma durumlarında uygulanır.