En eski Türk topluluklarından olan Kırgızlar, ağırlıklı olarak Kırgızistan’da yaşamaktadır. 5.5 Milyondan fazla Kırgız Kırgızistan’da hayatını sürdürürken 1 milyon dolayında Kırgız; Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan, Rusya, Çin ve Afganistan’da mukimdir. Kırgızlarla ilgili ilk bilgilere Orhun Anıtlarında rastlıyoruz. Bilge Han, Kırgızları en kuvvetli rakiplerinden biri olarak tanımlar. Kırgızları yenmesiyle övünür.

Kırgızlar, Uygurları yıkarak kadim anavatana hâkim olduklarında, Uygurları, güneye, bugünkü Doğu Türkistan’a ve Kansu’ya sürdüler. Orta Asya’da, Uygur Hanlığına bağlı olarak yaşayan Karluklar ve Uygurlar, Kırgız hâkimiyetini tanımadılar. Bağımsızlıklarını ilan ederek Karahanlı Devleti’ni kurdular. 920 yılına dek, anavatana hâkim olan Kırgız Kağanlığı, Moğol saldırıları sonucunda yıkıldı. Anavatanı terk ederek güneye göç eden Kırgızlar, bugünkü Kırgızistan’a yerleştiler.

Böylece Orhun nehrini, Ötüken’i içeren kadim anavatanda kurulan son Türk devleti de yıkıldı. Kadim anavatanın batısında olan Yenisey’de yaşayan Kırgızlar göç etmediler. Yenisey Kırgızlarına Hakas, yaşadıkları yurda Hakasya denmektedir. Hakasya, Rusya’ya bağlı özerk cumhuriyettir. Kırgızların, kadim anavatandan, bugünkü vatanlarına yaptıkları göç, dünyanın en uzun destanı olan Manas Destanı’nda tüm detaylarıyla anlatılır. Hakaslar, hâlen Gök Tanrı inancını korurken, Kırgızlar, komşuları olan Uygurlarla, Karlukların etkisiyle göçten kısa süre sonra İslam’ı kabul ettiler.

Harzemşahlara, Çağatay Hanlığına, Timurlulara, Kazak Hanlığına, Özbek Hanlığına ve Hokand Hanlığına bağlı olarak varlıklarını devam ettiren Kırgızlar, Rus Çarlığının işgaline büyük direnç gösterdiler. İşgal sırasında, çok sayıda Kırgız, Doğu Türkistan’a ve Afganistan’a göç etti. 1917 Ekim Devrimi’nin peşinden, Kazaklarla, Kırgızlar müştereken Alaş Orda Cumhuriyeti’ni ilan ettiler. Bolşevikler tarafından yıkılan Alaş Orda, ordusu olmadığından, uzun ömürlü olamadı.

Kırgızlar, Kıpçak Türkçesini konuşmaktadır. Kırgız lehçesi, Kazak lehçesine ayırt edilemeyecek derecede yakındır. İki topluluk fiziki olarakta aynıdır. Bu sebeplerle, tarihî süreçte, bazı Kırgız kabileleri, Kazak ordalarına eklemlenerek Kazaklaşmıştır.  Kırgızistan, 6,5 milyon nüfuslu, küçük ve fakir bir ülke. Ülkenin en stratejik kaynağı su. Fakat yeterli yatırım yapamadığından su kaynağını taşıdığı potansiyelle orantılı olarak değerlendiremiyor.

Son yıllarda petrolle gaz fiyatlarının hızla yükselmesi, su alanında yapılacak yatırımları daha da kârlı hâle getirdi. En önemli gelir kaynağı durumundaki altın madenlerini Kanadalılar işletiyor. Altın dışında zengin antimon, çinko, kalay, civa ve tungesten rezervlerine sahipler GSMH’nin yaklaşık %30’unu yurt dışı işçi gelirleri oluşturuyor. Kırgızistan ile Tacikistan, dünyanın GSMH’sine göre en yüksek yurt dışı işçi gelirine sahip iki memleketi. İki ülkenin de birer milyonun üzerinde vatandaşı, Rusya’da işçi olarak çalışıyor. 

Kırgızistan, ekonomik ve güvenlik açılarından, Rusya’ya bağımlıdır. Rusya ülkenin majör ticaret ortağıdır. Kırgızistan’ın ticaretinin baskın çoğunluğu Kazakistan ve Rusya üzerinden geçmektedir. Orta Asya’daki en büyük Rus askeri üssü Kırgızistan’dadır. Dolayısıyla, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla başlayan savaş, Kırgızistan’ı derinden etkilemektedir. Pamuk, tütün ve tahıl başlıca tarımsal ürünler. Hayvancılık, yaygın olarak yapılıyor. Deri, yün, halı, kilim ve et başlıca hayvasal ürünler. Kırgızlar eti Türkiye’deki maliyetin %10’una mal ediyor. İpekçilikte çok ileri düzeydeler. Kırgızistan’ın majör avantajlarından biri ucuz iş gücüdür.

Kazakistan’ın hızlı kalkınması nedeniyle iş gücü pahalanmaktadır. Kırgızistan uygulayacağı teşvik politikalarıyla, ucuz iş gücü avantajını da kullanarak, ciddi yatırım çekebilir. Almatı’ya yakın olan Issık gölde turizm geliştirilebilir.      2019 yılı verilerine göre, Kırgızistan’ın en büyük ihracat pazarları, İngiltere (%42), Kazakistan (%17), Rusya (%14), Özbekistan (%7), Türkiye (%5)’ dir.  İngiltere’nin bu kadar farkla önde olmasının nedeni, ham altının oraya sevk edilmesidir.

En çok ithalat yaptığı ülkeler ise Çin (%35), Rusya (%28), Kazakistan (%12) ve Türkiye’dir. (% 5) Orta Asya’nın en küçük ülkesi olan petrol ve doğalgaz gibi stratejik ürünlere sahip olmayan Kırgızistan, bağımsız olmasının ardından kendisini ‘’demokrasi ülkesi’’ ilan etti. Orta Asya’nın İsviçre’si olmayı hedefledi. Hem tarafsız olacaktı hem de son derece liberal politikalar takip ederek finans merkezine dönüşecekti. Gerçekçi olmayan ‘’ İsviçre vizyonu’’ hayata geçirilemedi.

Ahalinin %73’ü Kırgız, %15’i Özbek ve %6’sı Rus. 1991 yılında, ahalinin %20 kadarı Özbek, %21’i Rus’tu. Fakat ekonomik sıkıntılar ve darbeler yüzünden Özbeklerle Rusların epeyi göçtüler. Kısa sürede üç darbe yaşayan Kırgızistan, siyasi açıdan istikrarsız. Güneyde yoğun olan, neredeyse bin yıldır ağırlıklı olarak şehirlerde yaşayan ve ticareti kontrol eden Özbeklerle, henüz şehirleşen Kırgızlar arasında, özellikle Oş kenti ve civarında, gerilim var.

Kırgızların ağırlıklı olarak hayvancılıkla, Özbeklerin tarımla uğraşması ve su kaynaklarının sınırlı olması gerilimi besliyor. Özbekler güçlü pozisyonlarını muhafaza etmeye çalışırken, Kırgızlar ‘’Burası Kırgızistan. Neden onlar patron, biz işçiyiz?’’ mantığıyla hareket ediyor. Protesto gösterileri olduğunda ve darbe süreçlerinde direk Özbeklere saldırılması, küçük çapta da olsa etnik çatışmaların olması, kalabalık Özbek gruplarının Özbekistan’a ve Rusya’ya göç etmesine yol açtı. (1990 ve 2010 yıllarında meydana gelen çatışmalarda yüzlerce vatandaş öldü.) Ülkedeki diğer etnik gerilim, kuzey ve güney Kırgızları (Bunlar kendilerine “Kıpçak Kırgızları” diyorlar.) arasında yaşanmaktadır. Güney Kırgızları, kuzeydekilerin Rus ve Kazak etkisi altında kaldıklarını, kendilerinin gerçek Kırgız olduğunu düşünüyor.

Gerilimi güneylilerin daha dindar olmasıyla ve kuzeylileri dejenere olmuş görmesiyle ilişkilendiren teoriler var. Fakat Özbekler ülkedeki en dindar kesim. Bu teori geçerli olsaydı, Özbeklerle güney Kırgızları arasında bu kadar yüksek seviyede gerilim olmaması gerekirdi. Gerilimlerin temel nedeni ekonomiktir. Ülkenin kaynakları halkı müreffeh yaşatmaya yetmiyor.

Rusya’ya çalışmak niyetiyle giden Kırgızların davranış tarzları da farklılık göstermeliktir. Kuzey Kırgızları ilk fırsatta eşlerini ya da ailelerini de yanlarına almaktadır. Bekar olanlar Rusya’dan evleniyor. Güney Kırgızları çalışmaya yalnız gidiyorlar. Ev ve araba sahibi olmayı ve memleketlerinde  iş kurmayı hedefliyorlar. Mali durumları görece daha iyi olan Özbeklerde yurtdışına çalışmak amacıyla giden sayısı az ama gidenlerin genelinin gayesi, gittikleri yere yerleşmek.

Kuzeyli olan Akayev’in devrilme sürecinde, güney Kırgızları etkili olurken, gösterileri takiben başkan olan Bakıyev güneyliydi yani Kıpçak’tı. Onu deviren gösterilerin ardından yapılan seçimlerde, göreve gelen Atanbayev’se, kuzeylidir. Atanbayev’in yerine gelen ve 2020 yılında gösteriler neticesinde istifa etmek zorunda bırakılan Ceenbekov da, güneyliydi.

İstifadan sonra yapılan seçimleri kazanan Caparov‘sa kuzeylidir. Seçimlerde vatandaşların baskın çoğunluğu siyasi görüşlerine göre değil etnik aidiyetlerine göre oy kullanıyor. Kuzey Kırgızlarıyla, Özbekler doğal müttefikler olarak hareket ediyorlar. Buda Kıpçak Kırgızlarının, komşuları olan Özbekleri hain olarak görmesine ve onlara karşı bilenmesine yol açıyor.

Mevcut gerilimler, Kırgızistan’ı karıştırmak amacıyla kullanılıyor. Ayrıca, sürekli gösterilerle seçilmiş hükûmetlerin devrildiği, gösteriler esnasında yağmalamalar olan ülkelere hiç kimse yatırım yapmaz. Atanbayev başkanken ve arkasındaki halk desteği yüksekken, seçimlerde aday olmayarak, örnek olmak istedi fakat seçimlerin akabinde tutuklanarak hapsedildi.

Kırgızistan aslında istikrarlı bir ülkeydi. Her şey ABD’nin Afganistan operasyonunda kullanılmak üzere askeri üs açmak istemesiyle başladı. Amerikan askerî üssü kapatılana değin, Kırgızistan, aynı anda hem ABD hem de Rus üssü bulunan yegâne ülkeydi. Bakıyev ve Akayev’in devrildiği gösterilere, Rusya’nın destek vermesinin nedeni, ABD askerî üssüne izin verilmesi ve üssün Rusya’nın taleplerine rağmen kapatılmamasıydı.

İşin ilginç tarafı Amerika’da kendisine üs açma imkânı tanıyan Akayev yönetiminin devrilmesine yol açan gösterileri, ‘’Bölgeye demokrasi getiriyoruz.’’ motivasyonuyla desteklemesiydi. Yani Akayev, iki rakip büyük gücün desteklediği göstericiler tarafından devrildi. Bakıyev selefinin akıbetinden ders almadı. Kremlin’in baskılarına rağmen ABD üssünü kapatmadı. Baskıları kullanarak, ABD’den üs karşılığından alınan mali yardımı astronomik rakamlara çıkardı. Neticede oda Rusya’nın desteklediği gösterilerle devrildi.

Özelde Kırgızistan ve genelde Türkistan için uzun vadede en büyük risk, güçlenen Çin’dir. Her on beş yılda nüfusu Türkistan’ın nüfusunun toplamı kadar artan Çin zamana yayarak Mançurya’yı, Tibet’i, İç Moğolistan’ı ve Doğu Türkistan’ı işgal etti. Son otuz yılda Makau ve Hong Kong’u bünyesine kattı. Yakın vadede ki hedefi Tayvan’dır.

Bugünkü şartlarda Doğu Türkistan gibi bir işgal olmayabilir ama Türkler beraber hareket etmezlerse ekonomik ve siyasi bağımsızlıklarını kaybederek, uydu devletlere dönüşebilirler.  (Hiç beklenmeyen şekilde, yetmiş yıldan sonra ilk kez, Çin’in nüfusu 2022 yılında azaldı.) Çin ekonomik olarak hızlı büyümekte ve yayılmaktadır. Sadece otuz yılda hem Kırgızistan’ın hem de Orta Asya’nın majör ticaret ortağı ve enerji tedarikçisi haline geldi. Kırgızistan’da devrim, darbe ve kalkışma dönemlerinde gayrimenkul fiyatlarının neden düşmediği araştırıldığında, Çinli şirketlerin satın alma faaliyetlerine son sürat devam ettikleri görüldü.

Özbekistan ve Kırgızistan, aralarında su kaynaklarının paylaşımıyla ilgili anlaşmazlıklar olmasına rağmen fevkalade iyi ikili ilişkilere sahipler. Özellikle darbe dönemlerinde meydana gelen Özbek-Kırgız çatışmaları, Özbekistan’la ilişkileri gerginleştirmesine ve Fergana vadisindeki sınır anlaşmazlıklarına rağmen, iki komşu, iş birliğine ve iyi ilişkilerin devamına önem veriyor.  

Kırgızistan’ın, zengin devletlerin fakir komşusu olmasına izin verilmemeli. Böyle bir durum, Orta Asya’yı istikrarsızlaştırır. Ayrıca suya yapılacak yatırımlar, sadece Kırgızların değil, Kazak ve Özbeklerinde enerji kaynaklarını çeşitlendirecek. Bunun dışında, Orta Asya’ya hitap edecek, emek yoğun sektörlerde, Kırgızistan cazip hale getirilebilir. Özbekistan ve Kazakistan, Kırgızistan’ın kendileriyle ekonomik açıdan bütünleşmesini amaçlayan stratejiler oluşturmalı. Bu stratejiyi, Türkiye ve Azerbaycan, Gürcistan’la ilgili olarak başarıyla uyguluyorlar.