AKP'NİN MHP STRATEJİSİ

 İhtiyaç olursa her zaman erken seçime gidilebilir.Ama hiç bir ülke dört hane hırsız hesap vermesin diye erken seçime gitmez. 1 Kasım seçimlerinin tek amacı, 17/25 Aralık'ta ortaya çıkan hırsızlıkların soruşturulmasını engellemek.

Bir koalisyon hükümetinde tarihin en büyük yolsuzluğunun üstünün örtülme ihtimali yoktu.Muhalefet partileri bu hesabı sormaya mahkumlardı,çünkü hepsi de halka yolsuzluğun,hırsızlığın hesabını soracakları sözünü vermiştiler.Bu taahhütlerinden dönmeleri mümkün değildi. Onun için, Erdoğan 7 Haziran akşamı bir erken seçim kararı aldı,ama bu kararın AKP'nin üzerine kalmaması için de süreci muhalefetin üzerine yıkacak şekilde planladı. Daha 14 Haziran'da Erdoğan'ın gazetecisi R.O.Kütahyalı Sabahtaki köşesinde; "Kasım ayında seçime gidilmesini kaçınılmaz olarak görüyorum" diyordu. Yani Saray kararını vermiş, iş erken seçimi muhalefetin sırtına yüklemeye kalmıştı.Bunun için de Davutoğlu'na 45 günlük süreyi muhalefeti koalisyondan kaçan taraf olarak gösterecek şekilde tüketmesi istendi. Davutoğlu bu süreyi tüketti ama görüştüğü her lidere de bunun kendi planı olmadığını off the record olarak fısıldamayı ihmal etmedi.Şimdilerde muhalefet liderlerinin Davutoğlu'nun kendilerine söylediği sözleri ima eden açıklamaları -Davutoğlu'nun-Sarayı işaret eden sözlerinden kaynaklanıyor.

Siyasi kulislerde başbakan'ın söylediklerinin sadece seçime icbar edilmesinden ibaret olmadığı,17/25 Aralık soruşturmasının ucunun nereye dokunacağını söylediği de iddia ediliyor. Liderlerin hiç biri samimi bir ortamda söylenen bu sözleri ifşa etmedi. Ancak MHP ve CHP liderleri, Davutoğlu'nun sonradan erken seçimi muhalefetin, özellikle MHP'nin üzerine yıkma gayretlerini görünce, içeride konuşulanlarla dışarıda söylenenlere bakarak bu çarpıtma karşısında hayretler içerisinde kaldılar.Çünkü Davutoğlu'nu farklı bir yere koyuyorlardı,yanıldıklarınıanladılar.

1 Kasımda seçime gitmenin tek bir sebebi var,dört tane hırsız ve onların başında bulunan kişi veya kişilerin hesap vermesine mani olmak.Oyunu planlayan,sahneleyen Saraydan başkası değil. Ancak öyle bir algı oluşturuldu ki erken seçimin bütün sorumluluğu MHP'nin üzerine bırakıldı.Buna biraz da Bahçeli'nin 7 Haziran ve Davutoğlu ile yaptığı görüşmeden sonraki tutumu neden oldu. 7 Haziran'da halk bize muhalefet görevi verdi açıklaması ile başbakanla görüşmesinden sonra yaptığı bir kaç satırlık yazılı açıklama Davutoğlu'na hükümetin kurulamaması sorumluluğunu MHP ye yıkma imkanı verdi. Halbuki görüşmeden sonra içeride olan biten bütün çıplaklığı ile kamuoyuna aktarılsa bugün farklı bir algı ile seçime gidiyor olacaktık.

Şimdi iktidar partisi HDP'den gelecek oylardan umudunu kestiği için bu algı üzerinden MHP'den oy çalmaya çalışıyor. A.Takan da AKP'nin planının Bahçeli üzerinden MHP'yi yıpratmak,partisi ile bağları gevşemiş seçmeni kazanmak olduğunu yazdı.

Türkiye çok ciddi bir süreçten geçiyor. Hala vahametin farkında olmayanlar var. Güneydoğu'da bir çok mahalleye hala güvenlik güçleri nüfuz edemedi.YSK'nın aksi yöndeki kararına rağmen İlçe seçim kurulları sandık taşıma kararları vermeye devam ediyor.Ülkenin bazı bölgelerinde seçim yapılamayacak kadar güvenlik sorunu var. Bunun sorumlusu ne Bahçeli, ne CHP ne de Büyük Birlik Partisi... Sorumlu belli,AKP. Muhtemelen Başkanlık sistemine geçer, eyalet sistemi ile PKK'yı tatmin ederiz diye düşündükleri için Güneydoğu silahla doldurulurken göz yumdular. Seçim sonuçları başkanlık sistemini imkansız kılınca da milliyetçi oylara yöneldiler.

Bu seçim bir siyasi parti liderini beğenip beğenmeme basitliğinde değerlendirilemez.Söz konusu olan ülkenin bekası,Türk milletinin geleceğidir.Esas olan partilerin nerede durduklarıdır. Terör karşısında doğru yerde duran iki parti var,MHP ve BBP. BBP meclis dışında,MHP'nin de zayıflatılması halinde yarın çözülme sürecinin başka adlar altında yeniden gündeme getirilmesinin önünde  hiç bir direnme odağı kalmayacaktır. Onun için,1 Kasım'da Bahçeliyi,Kılıçdaroğlu'nu,Destici'yi,Davutoğlu'nu seçmeyeceğiz. Uçurumun kenarına getirilen bir ülkeyi bu duruma getirenlerle,ülkeyi uçurumun kenarından almak isteyenler arasında bir tercih yapacağız. Dolayısıyla hiç bir lidere duyulan antipati AKP'ye destek olmanın gerekçesi olamaz. Safımızı belirleyecek olan şu veya bu lider değil,içerisinde bulunduğumuz durumdur.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi