AL BAŞKANLIĞI VER ÖZERKLİĞİ

 AKP deki telaş, Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın iki koldan seçim çalışması yapması işlerin yolunda gitmediğinin göstergesi. Anayasa, Cumhurbaşkanı’nın seçildiği andan itibaren partisi ile ilişkisini kesmesini ve tarafsız olmasını ön görüyor. Bugün kimse Erdoğan’ın bu ölçülere uyduğunu söyleyemez. Parti liderlerinden daha fazla miting yapan, muhalefeti eleştiren bir Cumhurbaşkanının tarafsızlığından söz edilebilir mi?

Bu iki kol çalışması iktidarı kaybetme ihtimalinin belirmesinden kaynaklanıyor. Nitekim Davutoğlu’da artık tek başıma iktidar olmazsam parti başkanlığını bırakırım demiyor. Birinci parti olmazsam bırakırım diyor. Bu muhtemel bir seçim mağlubiyetinin itirafından başka bir şey değil. Muhalefet görmeyen bir parti henüz partileşmiş sayılmaz. İktidar bir tutkal gibi insanları bir arada tutar. Kimin partili kimin olmadığını ancak muhalefete düştükten sonra belli olur. O zaman çifte silah taşıyanların namlularını nereye çevirdiği, anam,babam çocuklarım feda olsun diyenlerin gerçekte ne ve nelerden vazgeçebildikleri ortaya çıkar.

AKP hiç muhalefet yaşamadı. İktidarın cazibesi, çekiciliği parti içi ihtilafların büyümeden kapanmasına yetti. Muhalefete düşmesi halinde iktidar gücünün örttüğü bir çok şey tartışmaya açılacaktır. Bugün Erdoğan’ın etrafında tapınıyor gibi dolaşanların çoğunun çok farklı pozisyonlara geçeceğini söyleyebiliriz. Çünkü 13 yıl boyunca AKP’de Erdoğan’ın ayakları altında ezilmeyen kalmadı. Erdoğan’la yola çıkan bir çok kişi sıfırlandı. Bir çok kişi, içinde birikmiş kin ve nefret tortularını temizlemek için uygun zamanı bekliyor. Erdoğan ve çevresi bunu biliyor.

Onun için Anayasa’yı çiğnemek pahasına AKP adına açıktan bir seçim kampanyası yürütülüyor. Devletin tüm imkanları AKP’nin hizmetinde, aynı mitingi 10-12 kanal birden canlı veriyor. Hep aynı üslup,aynı ses tonu, aynı vaatler, aynı korku telkini… Toplum Erdoğan’ı neredeyse ezberlemiş durumda. Onun için eskisi kadar toplumu heyecanlandırdığını, etkilediğini söyleyebilmek mümkün değil. Cumhurbaşkanı olmuş hala mağdur edebiyatı yapabiliyor. Baştan sona kadar israf olan bir sarayda oturup fakirlikten, sefaletten dem vurabiliyor. Sözle gerçek arasındaki uçurum inandırıcılığını, ikna ediciliğini ortadan kaldırmış durumda. Miting meydanlarında bunu Erdoğan’da görüyor.

Erdoğan’ın hedeflerine varması için AKP’nin şöyle veya böyle iktidarda kalması şart. Daha önce de birkaç defa yazdım,Erdoğan bütün planlarını ölünceye kadar iktidarda kalmak üzerine yapmış bir siyasetçi.Başkanlık sistemi, saray,polise,yargıya yapılan operasyonlar hep aynı amacın tahakkuku için. Muhtemel bir seçim kaybı için de HDP’nin desteği ile iktidarın sürdürülmesi hedefleniyor. Apo daha önce İmralı görüşmelerinde Başkanlık sistemine evet diyebileceklerinin sinyalini vermişti. Erdoğan ile Davutoğlu’nun beyanlarından ise ülkenin bölünmesi anlamına gelen Özerkliğe evet diyebilecekleri sonucu çıkarılabilir. Yeter ki AKP iktidar, Erdoğan kaydı hayat şartıyla başkan olsun. Böyle bir durumda al özerkliği ver başkanlığı gibi bir durum söz konusu olabilir. Diyarbakır surlarına bugünden Barzani’nin,Apo’nun posterlerinin asılıp Diyarbakır’ın fethi tamam diye yazıldığına göre bu ihtimal hiç de zayıf değil.

HDP’nin Adana ve Mersin il teşkilatlarına atılan bombalar da HDP tabanını kemikleştirmek için. O bombaları provakasyon yapmakta gayet mahir olan HDP’liler atmadılarsa faillerini iç istihbarat servislerinde aramak lazım. Bir yerde siyasi bir eylem var ve failleri de bulunamıyorsa orada mutlaka istihbaratın eli var demektir.

HDP baraj aşarsa iktidar gider diye düşünenlerin on defa daha düşünmeleri lazım. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak da mümkün. Vatanın uğruna şehit olunmayacak, uğruna analar ağlanmayacak kadar ucuzlaştırıldığı bir dönemden geçiyoruz. Oslo görüşmeleri, İmralı tutanakları pazarlık masasında vatan toprağının da bulunduğu iddialarıyla dolu. AKP bugün en rahat anlaşabileceği parti HDP. Gelecek tasavvurlarında bir çok benzerlikler var. Dolayısıyla HDP baraj aşınca iktidardan kurtulacağını sananlar 7 Haziran akşamı farklı bir tablo ve sürprizle karşılaşabilirler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi