Arınç’ın Taha Akyol’a yaptığı açıklamalar siyasi kulislerde büyük yankı buldu. Önceki açıklamalarına bakarak Arınç’ı ciddi ve samimi bulmayanlar, sorumlu olduğu olaylardan sıyrılmaya çalışıyor diyenler oldu. Bu analizlerin hepsinin kendine göre haklılık payları var. Arınç 7 Haziran seçimlerinden önce de konuşmuş, tepki alınca tafsilatını 8 Haziran’a bıraktığını söylemişti. O açıklamanın içinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’le ilgili çok ciddi iddialar vardı.Ama 8 Haziran’da Arınç’tan açıklamalarını ayrıntılandırmasını bekleyenler boşuna beklediler. Arınç geçen haftaya kadar susmayı tercih etti.

Geçen hafta Taha Akyol’a yaptığı açıklamalar ise hedef büyüttüğünü gösterir mahiyetteydi, bu defa bir belediye başkanını değil doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef aldı. Dolmabahçe’nin en küçük teferruatına kadar Saray tarafından planlandığını söyledi ve elli yıllık siyaset arkadaşı tarafından o zatla başlayan bir cevap aldı.

Arınç,AKP kurulduğu günden beri içinde olan bir isim.İcraatlarının hem bileni hem sorumlusu… Söyledikleri AKP ve onun politikalarını anlamada büyük önem taşıyor. Konuşmaya devam ederse başta Erdoğan olmak üzere bir çok kişinin zor durumda kalacağına şüphe yok. Konuşur mu, bana göre konuşmaya devam edecek…

Ama hala bazı şeyleri iyi anlayamadığı, gelinen durumu iyi tahlil edemediği görülüyor. Mesela yeni bir çözüm planının devreye sokulması gerektiğini söylüyor, ilginçtir bu konuşmadan 6 gün sonra Davutoğlu Mardin’de yeni bir çözüm paketi açıkladı. Sanki Arınç önceden Davutoğlu’na bir yol açarak kamuoyunu hazırladı. Böyle mi değil mi bilmiyorum ama o açıklamadan sonra böyle bir paketin uygulamaya konulmasını ilginç buluyorum. Bazı mahalleler, ilçeler işgal altındayken daha hala çözüm paketlerinden bahsetmek bu kafayla terörün üstesinden gelinilemeyeceğini gösteriyor.

AKP’den dışlanma,tek adam yönetiminden duyulan rahatsızlık,vicdani bir çıkış gibi yorumların hepsinin şu veya bu oranda doğruluk payı olabilir ama ben Arınç’ın birden bire ortaya çıkış nedeninin çok farklı olduğunu düşünüyorum. Bir çok kişiye absürt gelse de bu çıkışın MHP kongresinin muhtemel sonuçları ile doğrudan alakası var.

Arınç’ 7 Haziran’dan sonra konuşacaktı konuşmadı. O tarihlerde gazeteleri inceleyenler AKP’li muhaliflerin harekete geçtiklerini Ankara’da bir genel merkez binası aradıklarını göreceklerdir. 7 Haziran AKP’den dışlanan, aşağılanan muhalifleri umutlandırmış, yeni bir hareket için zamanın geldiğine inandırmıştı. Ardından gelen 1 Kasım seçimlerinde AKP yüksek bir oy alınca psikolojik bir bozgun yaşayarak, bu düşüncelerini ertelemek zorunda kaldılar.

1 Kasım’a kadar Bahçeli’nin yürüttüğü MHP’yi küçültme politikası 1 Kasım’da MHP’ye tarihi bir hezimet yaşatınca muhalefet harekete geçerek kurultay çağrısında bulundu. Bir ay kadar önce beklenmeyen oranda imza toplanınca kurultay kaçınılmaz hale geldi.

MHP’deki gelişmeleri sadece saray ve çevresi takip etmiyor,uygun zamanı bekleyen AKP’li muhalifler de takip ediyor. Yapılan anketlerde mevcut adaylardan birinin toplumsal desteğinin yüzde 25’ler civarında olduğu görülünce, harekete geçmeye karar verdiler. Çünkü MHP’de kurultayın yapılması,yönetimin değişmesi demek muhalefet boşluğunun doldurulması yeni bir harekete alan kalmaması demek. Arınç ve arkadaşları bu tehlikeyi sezdiler ve ilk çıkışlarını Akyol’un programında yaptılar. Hüseyin Çelik’in istifası, diğer bir çok ismin Arınç’a destek olması organize bir hareketin varlığını doğruluyor.

Esas hedef, sadece Erdoğan veya AKP değil, esas hedef MHP muhalefeti iş başına gelmeden toplumsal muhalefeti yanlarına çekmek. Yani muhalefeti yine AKP zihniyetinden çıkarmak. Yani Arınç, aslında AKP’yi yıpratmaktan çok, MHP’ye yönelen toplumsal muhalefeti biz geliyoruz diyerek yanlarına çekmek istiyor.

Şimdi MHP’de kurultay isteyenlerin aslında ne büyük bir potansiyeli harekete geçirdiklerini ve hangi korkulara neden olduklarını görüyor musunuz? İşte MHP’de değişim bunun için olmalı AKP’nin yerini yeni bir AKP’nin almaması için!