
BİR İKTİDAR SIÇRAMASI İÇİN...
AKP 13 yıldır iktidarda. Bu süre zarfında iyi işlerin yanında bir çok yanlış işler de yapıldı. Özellikle 2011 yılından sonra yapılanların çoğunu demokrasi ve hukuk devleti ile bağdaştırmak mümkün değil. Mahkeme kararlarını tanımadığını söyleyen vekiller, Anayasayı paramparça edeceğini ifade den bakanlar çıktı.Rüşvet, yolsuzluk bir devlet etme biçimi haline geldi. Buna bir de iktidar eskimesi eklenince yeni bir parti ve kadronun iş başına gelmesi kaçınılmazdı.
Daha önemlisi AKP'yi iktidara getiren toplumsal şartların ortadan kakmasıydı. Değişen sosyal şartlar siyaseti de değişmeye icbar eder. Bu tip durumlarda iktidarın değişmemesi ancak tek parti yönetimlerinde mümkündür. Alternatif siyasetlerin olmadığı yerlerde başarı/başarısızlık ortadan kalkar, seçim sadece bir onaylama ve iktidarı meşrulaştırma işlevi görür.
AKP 13 yıl boyunca ülkeyi tek partili bir sistem gibi yönetti. Muhalefeti hiç bir zaman tehdit olarak görmedi. Doğrusu muhalefet de hiç bir zaman iktidarı değiştirecek bir gayretin içinde olmadı. Seçimlerin sonucu çoğu zaman önceden belliydi, muhalefet muhalefete,iktidar iktidara talip oldu,13 yıl böylece geçip gitti.
1 Kasım seçimlerinden sonra bir dört yılın daha böyle geçeceği ortada. Giden senelerde iktidar büyümeye devam ederken,muhalefet de küçülmeye devam etti. Bu kadar çok yıpranan bir partiyi iktidarda tutmak için muhalefetin de özel çaba harcaması gerekir. Dönüp geriye bakıldığında bunun izlerini görmek mümkün. 2002'de daha seçime 2 yıl varken hiç bir haklı neden olmadan MHP lideri erken seçime karar verdi. Oysa o tarihlerde yapılan bütün anketlerde yeni kurulan AKP'nin iktidar,MHP nin baraj altında kalacağı görülüyordu.İki yıl daha beklense ekonomik krizin tahribatı onarılacak,farklı şartlarda seçime gidilecekti. Nitekim iktidara gelen AKP ,Kemal Derviş'in ekonomi programını uygulayarak krizin tortularını kısmen temizledi. Ama MHP lideri beklemedi, ülkeyi seçime götürerek iktidarı altın tepsi içinde AKP'ye teslim etti.
Aradan yıllar geçmesine rağmen bu ani kararın hangi gerekçe ve etki ile alındığı hiç sorgulanmadı. Tıpkı art arda alınan seçim yenilgilerinin hiç sorgulanmadığı gibi.
AKP iktidara geldiğinden beri , özellikle terör meselesinde ülkeyi uçurumun kenarına getiren yanlışlar yaptı. PKK gücünün zirvesine çıktı. Bölgede örgüt yapılanması ivme kazanırken iktidar partisi kör sağır bir politika izledi. 1 Kasım seçimlerine Türkiye günde iki şehit ortalaması ve bazı şehirleri işgal edilmiş olarak gitti. Bu şartlarda milliyetçi bir partinin tarihi bir başarıya imzası atması gerekirdi, tam tersi oldu,tarihi bir hezimet yaşandı. Toplum, terörden kurtuluşun yolunu bile onu semirtenleri desteklemekte bulmuştu.Çünkü muhalefeti ve liderlerini duruşu,tavrı ve siyaseti ile güvenilir bulmamıştı. Buna milletin kusuru diyip geçmek mümkün değil,gezmeyen,koşmayan,terlemeyen,çalışmayan bir parti ve liderliği hiç bir toplum ülke yönetimine getirmez.Siyaset oturarak,yetişmiş kadroları her birinin arkasına bir kulp takarak doğrayarak yapılmaz. Bırakınız iktidarı , muhalefet partilerine oy verenler bile kendi lider ve kadrolarını ülkeyi yönetmeye mezun görmüyorlar.
Bu muhalefet ve kadrolar 13 yıl boyunca iktidarı değiştirmek şöyle dursun,bir adım bile geriletemediler.Bundan sonra da değiştirmeleri muhaldir. Başarısızlığı içselleştirmiş bir kadro ve bunu kabullenmiş bir tabanın başarı şansı yoktur.Ezilmiş, horlanmış, bedel ödemiş bir hareketin kendini küçük bir kadronun hırs ve menfaatlerine hapsetmesi intihardır. Ülkücü hareket ya amaçlarından vaz geçecek yahut kendini bu noktaya getirenlerden vaz geçecektir.Bunun başka yolu yoktur.Eskimiş,yıpranmış,yenilgiye alışmış bir kadro ile ne bir zihniyet devrimi,ne de bir iktidar sıçraması yapmak mümkün değildir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.