
BU NEYİN KAVGASI?
Son bir buçuk yıldır ekonomik dengeler SOS veriyordu.Bir çok ekonomist yanlış politikalar yüzünden bir devülasyonun kaçınılmaz hale geldiğini belirtiyordu. 16 Aralık’ta dolar 2.050,Euro 2.820 TL’ye dayanmıştı zaten. Dolayısıyla, 17 Aralık’tan sonra kurlardaki % 10’luk artışın yolsuzluk operasyonu ile hiçbir alakası bulunmuyor.
Operasyon hükümete bütün günahlarını üzerine yıkabileceği bir günah keçisi bulma imkanı verdi sadece.45 gündür cemaatin merceğe alınması,her olumsuzluktan sorumlu tutulmasının nedeni budur. Toplumda cemaatle ilgili ne kadar bir suçluluk algısı yaratılabilirse, hükümet o kadar aklanmış olacak.
İki de bir açılıma karşılar şeklinde yapılan propagandaların maksadı da aynı. Hükümet bir şeylerin iyi gitmediğini,PKK’nın bölgede alan hakimiyetini genişlettiğini görüyor.Bu gidişe uzun süre katlanmak mümkün değil,dananın kuyruğu bir yerde kopacak. İşte o zaman yine bir suçluya, her güzelliği bozan bir mücrime ihtiyaç olacak.Şimdiden açılımı PKK değil, cemaat bozdu’nun alt yapısı hazırlanıyor.
Bazılarının anlayamadığı, daha doğrusu anlamak istemediği nokta şudur; kimse kan dökülmesini, ülkenin istikrarına halel gelmesini istemez.Hele bir partiye karşı olmak asla ülkenin ateşe atılması, her şeyin hercümerç olması pahasına olamaz.Yapılan ikazlar aslında böyle bir alt üst oluşu,muhtemel tehlikeleri bertaraf etme maksadı taşıyor.Ancak, bu ülkede bir eleştiri kültürü olmadığı için en yapıcı,yol gösterici tenkitler bile düşmanca karşılanabiliyor.
Ortada açık,tevili nerdeyse imkansız olan rüşvet,yolsuzluk iddiaları var. Üstelik internette her gün bu iddiaları,iddia olmaktan çıkarıp bir gerçeklik düzeyine taşıyan belgeler,ses kayıtları yayınlanıyor. Sosyal medya’ya düşen son kayıtlarda, Sabah-ATV grubunu almak için adeta iş adamlarından rüşvet alınmış.Milyar dolarları bulan ve hiçbir gerekçenin mazur gösteremeyeceği korkunç ayrıntılar söz konusu. Türkiye bir aile şirketinin malı gibi yönetilirken, hiçbir hukuki kayıt dikkate alınmamış.Bunları ilelebet gizlemek mümkün değil. Bugün cebren para vermeye zorlanan ve paradan başka hiçbir ilkesi olmayan adamların, yarın şartlar değişince bu hukuksuzluğu teşhir edeceklerine,muhataplarını mahkum etmek için her şeyi yapacaklarına şüphe yok.Olay sadece bu kirli çarkın içinde olanları ilgilendirse,sırtınızı dönüp çeker gidersiniz. Ama yarın bütün bu çirkinlikler dindarlıkla irtibatlandırılarak,toplumun kahir ekseriyetinin başını eğen bir karalama kampanyasına dönüşecektir.Kimsenin cürufunu, pisliğini, tertemiz inançlarımızın üstüne yıkmaya,elli-altmış sene nice emekler, kahırlarla verilen bir mücadeleyi kirletmeye hakkı yoktur. Onun için bana ne demek, meselenin içinden sıyrılmaya yetmiyor.
İnsanların kalibresi bu gibi durumlarda belli olur.Gözünü, hakka,hakikate dikmek ve onun icaplarını yerine getirmek yerine,menfaat,parti,cemaat hesabı yapanlar savrulur giderler.hak ve hakikat hiç bir cemaate,partiye,sosyal gruba feda edilemez.İnançlarımızın rüşvete, hırsızlığa bakış tarzı bellidir.Hayatını inançları belirleyenler için, kimden ve nereden gelirse gelsin yolsuzluklar karşısında takınılacak tavır bellidir.Hukuksuzluğa göz yummak, hukuksuzluğu hukuk haline getirir.Hukuk devleti olacaksak,herkes yaptığının hesabını verecektir. Bu kavga da, sanılanın aksine cemaatle hükümetin kavgası değil,çalıp çırpanlarla hukukun kavgasıdır. En azından taraflar arasındaki sorun ne olursa olsun bizim kavgamız budur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.