BU TABLONUN ANLAMI?

 Seçim sonuçlarına bakarak bazı çevreler zafer naraları atıyor,her şeyin düzeleceği yönünde bir algı oluşturuluyor. Aslında ortada ne bir zafer, ne bir düzlüğe çıkma belirtisi var.

Evet,AKP artık her istediğini yapamayacak,siyaseti istediği gibi dizayn edemeyecektir. Ama diğer partiler de topluma verdikleri sözleri yerine getiremeyecekler. Çünkü, seçmen AKP’siz bir hükümeti imkansız kılmıştır. Hangi iktidar formülünü denerseniz deneyin mutlaka AKP’nin de içinde olduğu bir iktidar tablosu ortaya çıkmaktadır. Bu durumda hükümeti oluşturan partilerin bazı taahhütlerinden vaz geçmeleri gerekecek. Bazı çevrelerin ısrarla empoze etmeye çalıştıkları HDP/MHP/CHP iktidarı siyasetin gerçeklerine en uzak ihtimaldir. Bölenle bütünlemek isteyeni aynı çatı altında buluşturacak bir uzlaşma biçimi henüz ihdas edilmedi. MHP ile HDP hangi ortak paydada bir araya gelecekler,HDP hedef değiştirmedi ki sadece üslup değiştirdi.

Bu seçimin ortaya çıkardığı en ciddi sonuç,mevcut iktidarın bilerek isteyerek ülkeyi sosyolojik olarak böldüğü gerçeğidir. HDP güneydoğu’nun bir çok ilinde yüzde 80’nin üzerinde oy aldı. Diyarbakır’da alınan yüzde 84’ün anlamını hala kavrayamayan düğün bayram yapan milli kimliği aşınmış çevreler var. Geriye kalan yüzde 16’ oyun en az yüzde 10’unun güvenlik güçlerine ait olduğu düşünülecek olursa vahim tablo daha da iyi anlaşılır. AKP bilerek,isteyerek ve tamamen bu neticeyi amaçlayarak Türkiye’yi bölmüş, milli varlığına kast etmiştir.Bunun mutlaka hukuki müeyyidelerini görmesi, sanık sandalyesinde hesap vermesi gerekir. Bilerek,isteyerek diyorum çünkü aylardır bölgede feryatlar yükselmesine, aklı başında kalemler tarafından ikaz edilmelerine rağmen –ne pahasına mal olursa olsun diyerek- bu bölünme,parçalanma sürecini ısrarla sürdürdüler. Bölgeden gelen örgütsel yayılma ile ilgili haberlere kulak asmadılar. Sonunda hem ülkeye hem kendilerine çok pahalıya mal olacak bir sonucun ortaya çıkmasına vesile oldular.

Alınan oyların korku,şiddet veya baskı nedeniyle alındığı tezi tam bir hikaye ve masa başı yanılgısıdır. Eskiden korku unsuruyla hareket eden kitlelerin yerini milliyetçilik motivasyonu ile hareket eden kitleler almıştır. Hadi doğuda zorlama var diyelim,İstanbul’da,Kocaelinde,Mersinde,Adana’da ve diğer batı illerinde verilen oylara ne diyeceğiz? Terör örgütü çözüm ihanetinin sunduğu imkanlarla adım adım bölgeyi fiili ve fikri olarak istila etti. Herhangi bir plesibitte bölgeyi ülkenin bütünlüğünden koparacak güce ulaştı.

Türkiyelileşecekler,değişecekler teraneleri tamamen bu bölünme süreci tamamlayıncaya kadar toplumu uyutmak için söylenen sözlerdir. Otuz beş yıldır kan döken bir hareket 35 günde değişmez. Bu, sosyolojik anlamda da imkansızdır. Hiçbir toplumsal hareket birkaç ayda, birkaç yılda mecra değiştirmez.

Dolayısıyla, her şey güzel olacak, memleket huzura kavuştu, ülke kurtuldu gibi lakırtıların hiçbir anlamı yoktur. Seçim, bölünmüş bir Türkiye tablosu sunmuştur. Bu da ülkenin orta vadede daha ağır daha zorlu problemlerle karşı karşıya kalacağı demektir. Bir kurtuluştan söz edebilmek ancak bu tabloyu yaratanların yargılanması ve planlı bir bütünleşme seferberliğinin başlaması ile mümkündür. Oysa muhalefette bunu gerçekleştirecek ne plan,ne program ne de liderlik var.Bir kaç pansuman tedbirle sivilceler tedavi edilecek, daha ağır komplikasyonlar, kronik rahatsızlıklar ise ertelenecektir… Keşke daha umutlu olabilseydik…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi