
ÇARESİZLİK VE AF HAZIRLIĞI…
Başbakan bütün savunma stratejisini savcıları itibarsızlaştırma üzerine kurmuş durumda. Onları suçlayarak,aşağılayarak, zan altında bırakarak 17 aralık operasyonunu karartacağını düşünüyor. Kamuoyu savcıların art niyetli olduğuna inanırsa, dava maşeri vicdanda tersine dönmüş olacak. Böylece zanlılarla,onları soruşturan savcı ve polisler yer değiştirmiş olacaklar.
İlk günden beri şüpheliler özenle kamuoyunun dikkatinden kaçırıldı. Hep bacak, bacak üstüne atılan polisin affedilmez cürmü ile,şüphelileri eli cebinde karşılayan savcının terbiyesizliği konuşuldu. Öyle ki neredeyse bacak, bacak üstüne atmak yüz milyonlarca dolarlık rüşvet arsızlığından daha ağır bir suç haline getirildi. Bir savcıdan zanlıları önünü ilikleyerek,ayakta karşılamasını beklemek ise tam bir saygısızlık örneğidir. Bakan çocuğu olmak hukuk karşısında kimseyi saygı duyulması gereken bir konuma getirmez. Kaldı ki savcı ve kolluk görevlilerinin terbiyesine değil, görevlerini tam bir tarafsızlık içinde yapıp yapmadıklarına bakılır. Bir polisin acıkınca lahmacun istemesi, veya bacak, bacak üstüne atması hiçbir hukuk sisteminde suç değildir.
Başbakan baştan beri zanlıların ağzıyla konuşuyor. Gözaltında kalanların hangi şartlarda ifade verdiklerini onların beyanlarına dayanarak kamuoyu önüne taşıyıp, yargıya karşı bir cephe oluşturmaya çalışıyor. Bir başbakan’ın hem de küresel aktör olma iddiasında olan bir ülkenin başbakanının şüphelilerin ağzıyla konuşması, onların avukatlığına soyunması son derece incitici bir durum değil mi? Başbakanın savunmasını üzerine aldığı bu insanları, bundan sonra yargı hangi güven ve psikoloji ile yargılayacak?
Birkaç yıl önce, Baykal Ergenekon sanıklarının avukatlığına soyunduğunda başbakan karşı çıkmış, yargının avukatlığını üstlenmişti. Beş yıl boyunca Ergenekon, balyoz, ay ışığı, sarıkız gibi darbe yargılamalarını konuşup durduk. Generaller, kuvvet komutanları bir,bir göz altına alındığında Türkiye’nin hukuk devleti olma yolunda dev adımlar attığını düşündük. O dönemde her göz altı doğrudan başbakanın kar hanesine yazıldı. O yargılamaların tamamı doğruydu.Zahmet edip ilgili davaların internette iddianamelerinin en azından deliller kısmını okuyanlar bunun böyle olduğunu görürler. O zaman bu davaların rantını devşirenler şimdi milli orduya kumpas kuruldu diyorlar. Yalçın Akdoğan’ın yazdıklarını herkes önce fevri bir çıkış olarak düşündü. Ancak onu dün Başbakan’ın aracında yan yana görenler bunun planlanmış bir fikir olduğunu anladılar.
Oslo görüşmelerinde PKK ya af sözü verilmişti. Diyarbakır da Başbakan hapishanelerin boşalacağını söyleyerek ilk somut adımı attı. Ancak kamuoyu PKK lıları serbest bırakacak böyle bir affa hazır değil.17 Aralık operasyonu tehlike çanlarının yakın çevre için çaldığını, mızrağın artık çuvala sığamaz duruma geldiğini gösterdi. 17 Aralıktan çok daha ağır, çok daha vahim başka yolsuzluk dosyaları da var.Bütün bunları ortadan kaldırmanın en pratik yolu kısmi bir af çıkarmak. Mesela on beş yıllık bir ceza indirimi, on beş yılın altında kalan bütün davaların düşmesi demek. Ceza kanunumuzda rüşveti düzenleyen 252. Maddeye göre rüşvetin cezası 8-12 yıl. 15 yıllık bir af, açılan davaları düşüreceği gibi, açılması muhtemel olan davaların da artık kapanmasına sebep olacak. Yani alan aldığıyla kalacak.Yalçın Akdoğan’ın milli orduya kumpas kurdular sözünü işte bu çerçevede değerlendirmek lazım.
Darbe davaları ile ilgili tereddütler yaratarak kamuoyunu –mahdumlar için çıkarılacak-bir affa hazırlamaya çalışıyorlar.Milli ordunun veya askerlerin kimsenin umurunda olduğunu sanmıyorum. Onların adı kullanılarak boğazına kadar suça batmış mahdumlar çetesi kurtarılacak.Sonra da biz tertemiziz diyerek hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam edecekler.Bu oyun tutar mı, tutmaz mı bunu zaman gösterecek. Ancak şu kadarını söylemek mümkün, bu işe karışanlar kendilerini kurtarmaya çalışırken, -biz kirliysek her kes kirli -tavrıyla her şeyi kırıp döküyorlar. Ve her geçen gün yolsuzluğun, hırsızlığın, rüşvetin maliyeti biraz daha kabarıyor.
- - - - - - -
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.