ÇÖZÜM SÜRECİNDE İKİNCİ AŞAMA ve ALMANYA NE İSTİYOR?

Önümüzdeki günlerde açılım sürecinin ikinci perdesi açılacak. Yol haritasını Öcalan’ın çizdiği ikinci perde de –teröre karışmamış-militanların dağdan indirilmesi, karışanların ülke dışına çıkarılması, örgüt liderlerinin Avusturalya gibi bir ülkeye gönderilmesi hedefleniyor. Birinci aşamada verilen hiçbir söz tutulmadığı için ikinci aşamada örgütün ne yapacağını kestirmek zor değil. Bugüne kadar örgüt hiçbir sözünü tutmadığı halde tek taraflı tavizlerle ayakta tutulmaya çalışılan bir süreç var. Siyasi iktidar terörün yeniden başlaması halinde nasıl bir yara alacağını biliyor. Örgütte iktidarın bu korkusunu biliyor. Onun için her geçen gün şikayet listesini kabartıp duruyor. Bu tip süreçlerde esas olan –örgütün- palazlanmasına,etki alanını genişletmesine mani olmaktır. Tek başına terörü ortadan kaldırmak, terörle hedeflenen amaçları ortadan kaldırmadıkça hiçbir anlam ifade etmez. Zira bu bizi terör yoluyla değil, siyaset yoluyla bölün anlamına gelir. Aslolan bölünmeyi, parçalanmayı önlemektir. Siyaset kurumu şu ana kadar bu yönde tek bir proje ortaya koyamadı. Terör olaylarındaki tavsamaya rağmen bölünme süreci ivme kazanarak devam ediyor. Terör yok,kan dökülmüyor diyenler bile PKK dünkünden daha zayıf bir noktaya geldi diyemiyorlar. Örgüt açısından şartlar düne göre daha elverişli bir noktaya geldi.Bir kaç yıl önce ürkek korkak bir şekilde sayın Öcalan diyenler bugün artık bas bas bağırarak başkan Öcalan diyebiliyorlar. Başsız kalmış bir harekete iktidar allayıp pullayarak bir baş hediye etti. Örgüt içi hesaplaşmaları ortadan kaldırdı, bilerek veya bilmeyerek örgütü güçlendirdi.

Terör örgütleri zayıf olduklarında eylemsizlik kararı alır, iki adım ileri atmak için bir adım geri çekilirler. Özgüven kazandıklarında tüm rezevlerinden vaz geçerek bıraktıkları noktadan devam ederler. PKK’nın süreçle ilgili tavrını da iktidarın tavizlerinden çok konjüktör ve bölgesel/ulusal şartlar tayin edecektir.Ancak iktidarın gaflet tepsisi ile örgüte büyük bir prestij sunduğu muhakkak. Bir örgütü büyüterek,güçlendirerek onu barışa ikna etmek son derece zordur. Süreç boyunca iktidar hem kendi işini hem ülkenin geleceğini zora sokmuş,yanlış hamlelerle örgütü nihai amacına biraz daha yaklaştırmıştır

. ****

Almanya durup dururken Türkiye’yi dinlediğini itiraf etti. Uluslararası ilişkiler açısından bunun iki ülke arasında krize neden olması beklenirdi. Ama olmadı,iktidar hiçbir şey olmamış gibi davranmayı tercih etti. Normal olan yabancı bir ülkenin yaptığı dinlemeyi gizlemesidir. Bu ilan ediliyorsa ülkeyi yönetenlere zaafları üzerinden bir mesaj veriliyor demektir.Cemaat-İktidar çekişmesinin kısmen dinleme iddiaları üzerinden başladığını unutmayalım. Dönemin başbakanı beni dinlemişler diyerek neredeyse kıyameti kopardı. Cemaati haşhaşi,İsrail,ABD ajanı ilan etti. Devlet imkanlarını kullanarak top yekün savaş başlattı. Hemen her alanda cemaate taarruz edildi.Ama aynı Başbakan Merkel’e bir kelime bile edemedi. Burada cevaplandırılması gereken iki soru var,bir, başbakan niçin Almanya’ya bir şey diyemedi, hangi korku,dinlemeye takılmış hangi zaaf buna neden oldu? İki,devletlerarası ilişkilerde bu tip bilgileri gizlemek esas olduğuna göre Almanya bunu niçin ifşa etti. Bir ülke elimde bilgi var diyorsa istediği bir şey var demektir. Almanya bildiklerini şantaj aracı olarak kullanıp bizden ne istiyor acaba? Önümüzdeki günlerde Almanya Türkiye ilişkilerinde yaşanan sıra dışı gelişmeleri takip etmekte fayda var, çünkü bu soruların cevabını ancak o zaman öğrenebileceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi