
ÇÖZÜMLE AMAÇLANAN YOKSA BU MUYDU?
Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. 7 Haziran seçimleri ile birlikte Kürt sorunu Kürdistan sorununa evrildi. Bundan sonra meseleye demokratikleşme,insan hak ve özgürlükleri çerçevesinde bakmanın hiç bir anlamı kalmadı.
Büyük Ortadoğu Planı çerçevesinde önce Irak parçalandı,ardından Arap baharı güzellemeleri ile Suriye'nin haremine girildi. Bölgede adım adım bir PKK devleti oluşturuluyor. İktidar ise hala çözüm Türküleri söyleyerek seçim sonuçlarından,Ortadoğu'da meydana gelen gelişmelerden hiç bir ders almadığını gösteriyor.
Planın baştan beri Türkiye'nin birliğine yönelik olduğu belliydi. Karşılarında milli duruşu olmayan, kimliksiz bir iktidar bulunca harekete geçtiler.Çözüm etiketli parçalanma süreci böyle bir planın sonucu ortaya çıktı. Önce devlet kurmak üzere eğitilmiş KCK kadroları hapishaneden çıkarıldı,sonra askerin -polisin eli kolu bağlanarak örgütle mücadeleye yasak getirildi. Her türlü yasa dışı örgütsel faaliyet serbest bırakıldı. İki buçuk yıl içinde bölgede AKP ve cemaat üzerinden milli bütünlüğe bağlanan kitleler PKK karşısında yalnız bırakılarak örgütün kucağına itildi. Gelinen nokta ortada.
Özellikle seçim sürecinde örgütün medyada nasıl bir ilişki ağına sahip olduğu ortaya çıktı. Etiketinde farklı isimler yazan bir çok gazetecinin aslında PKK muhibbi olduğu anlaşıldı. İktidarın havuzunda yemlenip örgüte hizmet edenler tek tek deşifre oldular. Daha nicesi de üzerindeki örtüyü kaldırıp atacağı günü bekliyor.
Kapıya kadar gelen bölünme tehdidine rağmen özellikle sosyal medyada HDP'li hükümetten söz edecek kadar işi ileri götüren, grup menfaatlerini ülke menfaatlerinin üstünde tutan kesimler var. Partilerin prensipleri,kırmızı çizgileri onları hiç ilgilendirmiyor. Önemli olan kişisel ve grupsal menfaatlerinin tatmin edilmesi. Oysa siyaset parti veya grup menfaatlerini tatmin için yapılmaz. Hedef ülkenin,milletin,devletin topyekün menfaatleridir. AKP siyaseti Türkiye'yi bir hayat-memat noktasına getirip bırakmıştır. Verilen demeçlere,atılan nutuklara bakıldığında hala durumun ciddiyetinin yeterince kavranamadığı anlaşılıyor. Ortadoğuyu tutuşturan yangının hedeflerinden biri ve belki de birincisi Türkye'dir. Siyaset kurumu bu gerçeğe göre savunma hatları oluşturacağına yangına körükle gidiyor. Cumhurbaşkanının makamını korumayı vatanı korumanın önüne alıyor. Erdoğan'ı müdafaa etmek için gösterdiği hassasiyetin milyonda birini ülke menfaatleri için göstermiyor. Aslında bugün gelinen noktanın birinci derecede sorumlusu da o. Hemen her konuşmada,mitingde alt kimliklerin altını çizen, sürecin farklı şekillerde yürümesine engel olan Erdoğan ve çevresindeki bir kaç kişiden başkası değil. Çözüm masalının bütün sorumluluğu,günahı ona ve çevresine ait.
Siyasette hatalar olabilir, başka bir şeyi hedeflerken başka bir sonuçla karşılaşabilirsiniz. Ancak öngörülerinizden farklı sonuçlar ortaya çıkmaya başladığı an, o politikayı gözden geçirip revize etmek gerekir. Bunu yapmamak ortaya çıkan sonuçları amaçlamaktır. Bu bakımdan sadece çözüm yalanını değiştirmek,yeni bir politika belirlemek yetmez, bu sonuçlara sebep olanlardan hesap sormak da gerekir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.