DİYANET VE SİYASET

Bizler bu yaşa geldik bu günki gibi yüce İSLAM dini ve bu milletin manevi değerlerinin tartışıldığını ne gördük nede duyduk. Eskiden   DİYANET İŞLERİ BAŞKALIĞI   yapmış muhterem insanların bir çoğunu  tanımayız, icraatlarınıda pek bilmeyiz ama en azından 40 yıl içerisinde görev yapan bütün başkanları bir şekilde tanıma imkanımız oldu. Daha önceleri görev yapan din alimlerimizinde bir kısmını icraatları, bir kısmınıda eserlerinden tanıma imkanına sahibiz. Bu döneme kadar hiç bir diyanet işleri başkanı şimdiki gibi günlük siyasetin polemiği olmamıştı ne yazıkki..

Mesela saygı değer Lütfü DOĞAN beyefendi emekliliği sonrası M.S.P partisinden vekil oldu. Keza diğer Lütfü DOĞAN beyefendi C.H.P den vekil oldu. diğer halen hayatta olan bir iki başkanda bu günki iktidar partisi ve D.Y.P den vekil  olmuştu. Ne yazıkki hiç birisinin  döneminde bu kadar DİN ve DİYANETİN tartışıldığı ve günlük siyasetin içerisinde yer aldığını görmedik yaşamadık. Belki bir kaç istisna hariç.

Ama bir önceki diyanet işleri başkanımızın  istifa etmesinde sonra ki istifa sebebi bile çok enteresan olan o muhterem başkanın haricinde icraatları ve konuşmaları ile dost doğru başkanı göremedik. Yerine bir başkan geldiki nerede ise siyasetin emrine güzelim dinimizi verdi. Nasıl bir anlayışki başkasının ufacık bir hatası oldu ise onu imalı bir şekildede olsa ifşa etmeye gayret ederken, ne yazıkki aynı duyarlılığı iktidar için göstermedi.

En son tartışmaların içerisinde yer alması ilk önce o makama yakışmayacak bir harekettir. Sanki esas amacı insanları İRŞAD değilde bir başka konular için savunma mekanizması. Hele yüce kitabımız ve yüce Allah'ın ayeti ile dalga geçen, sadece dalga geçmekle kalmayıp adeta alay eden adamı televizyonda savunması hiç ele alınacak bir durum değil ve bir DİYANET İŞLERİ BAŞKANI olan beyefendiye yakışmayacak tavır idi. O savunmasından dolayıda sayın başkanı kınıyorum.

Sanki karşısındakinin aklı ile alay eder gibi çıkmış televizyona adı geçen MAKARACI  bakan onu aramışta, efendim ben öyle demedim demişde, onun beyanına inanırmış. Aslında bu sözüne bile söylenecek çok söz var ama o makama saygımızdan dolayı daha teferruatınada girmek istemedim. Karşısındaki kadrolu muhabirler veya televizyoncularda demiyorki tamam hoca efendi onun dediğine itibar ettinde, karşısındaki konuşan gazeteci özür diledi ve olayı doğruladı. Eğerki şüphen varsa bir kerede konuşmayı dinlede o zaman bir kanaate var, karşınızdaki insanların aklı ile alay etme.

Ne yazıkki artık devlet kurumları ve devleti idare eden kişilerin konuşmaları, tavırları ve icraatlarını gördükçe biz acaba bu devletin, bu milletin mensubu değilmiyiz, bize başka gözlemi bakılıyor gibi düşünceye kapılmamak elde değil. yüce Allah hakkımızda hayırlısını versin ama TUZ  KOKMUŞ buna ne gibi çare bulunacak bilmek çok zor. 

Nerede ise bütün CAMİİ evet kahır ekserisinden bahsediyorum. İMAMET makamına duran İMAM efendi cemaati ile, nerede ise cemaatinde çoğunluğu bir biri ile konuşmuyor. CAMİİ den çıkınca insanların aralarında her  hangi bir sıcak ilişki içerisinde olduğunu söylemek nerede ise imkansız. Sayın yetkililer Allah Billah aşkına bırakın başka işleride bunlara kafa yorun. Sizler galiba bu ülkede yaşamıyorsunuz. En son MABETLERİ siyaset arenasına döndürdüklerine ne diyelim. Bu etkin ve yetkin şahıs ve şahıslar neden çıkıpta demiyorlar bire siyaset yapacaksanız çıkın meydanlarda yapın. Camii ve Mescitler bütün MÜSLÜMAN insanların ortak mabedidir. diyemiyor veya deme ihtiyacı duymuyor. Önceleri bir iki deneme derken bu gün ne yazıkki bu insanlar CAMİİ değilde propaganda yapılacak bir alan gibi mabetleri siyasi konuşma yeri yapacak kadar vicdandan uzaklaşıyorlar. 

İnşallah bizler görmeyiz ama kısa bir zaman sonra göreceksinizki İMAMET makamına duran İMAM efendilerin konuştuklarını yüce kitabımızın sözlerini bile cemaat bir siyasi partinin tüzüğü gibi algılamaz ise bizlerde bir şey bilmiyoruz demek. Zaten bu anlayışı birileri yerleştirmişti. Şimdilerdede iiyice ilerlettiler.


 Ortaya birde araba ( MERSEDES) POLEMİĞİ çıktıki en çok YÜCE DİNİMİZ ve MAKAMLARIMIZIN yara aldığının farkına bile varılmıyor. Demekki bu şahıslar bu dünyayı İHYA etmiş olacakki MERSEDES araba ile her halükarda SIRAT KÖPRÜSÜNÜ geçmek için çaba sarf ediyorlar. Artık SIRAT KÖPRÜSÜNÜ geçerken kim makam koltuğunda, kim soför koltuğunda olacak orasınıda şimdiden kestirmek zor.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fahrettin Kaya Arşivi