
DÜN PYD İLE BUGÜN PYD'YE KARŞI
Çok değil, bir yıl önce Başbakan Davutoğlu, miting meydanlarında Kobani'ye Selam Olsun diye nutuklar atıyordu.
PYD lideri Salih Müslim Ankara'da kırmızı halılarla karşılanıp,en yüksek düzeyde kabul görüyordu.
PYD'nin yaralıları Türk hastanelerinde hem de beş kuruş ödemeden tedavi oluyordu.
Ambulansların içinde yardım malzemeleri gidip geliyordu.
O zaman da yapılanın yanlış olduğunu yazdık Bir terör örgütü ile muhatap olmanın ilk sonucu onu meşrulaştırmaktır dedik. Ama internet köşelerinde yazıp çizmenin çok etkisi olmuyor.
Kimse ne bizi ne de benzer uyarılarda bulunan başka kalemleri duydu.
Bu ülkenin kulakları her zaman milli ve yerli seslere sağır olmuştur. İktidar da hiç bir zaman kendi politikasına ters olanları dinleme lüzumunu hissetmedi. Çünkü her şeyi bilen bir dünya liderimiz vardı.Etrafında yine her şeye vakıf olan danışmanlar dolaşıyordu. Düşünmek ve uygulamak onlara düşerdi, gerisi fasarya idi.
Geldiğimiz nokta ortada... Besleyip büyüttüğümüz PYD'nin şimdi ABD tarafından partner olarak kabul edilmesini hazmedemiyoruz.
Cumhurbaşkanı senin stratejik ortağın ben miyim,PYD'mi diye Amerika'ya sitemlerini yolluyor.
ABD büyükelçisi Dış işlerine çağrılarak eseflerimiz iletiliyor.
Amerika'dan önce PYD ile girilen kirli ilişkiler unutuluyor.
Türkiye akla,mantığa dayanmayan,tarihten,gerçekten kopuk tamamen kişisel hırsa dayanan bir siyasetin acılarını çekiyor.Kendini aşırı önemseyen,insan üstü yetenekler taşıdığını sanan hastalıklı siyaset esnafının ben merkezli siyasetlerinin bedelini ödüyor.
İktidar ülke meselelerine hiç bir zaman milli bir perspektiften bakmadı.
Arızalı bir din anlayışı ile etnikçiliği teşvik eden bir siyaset izledi. Toplumu kabileleştirmeyi bütünleştirme olarak takdim etti.Millete değil, etnik kökenlere baktı. Topluma baktığında Kürdü,Lazı,Çerkez'i,Ermeni'yi gördü ama bir türlü Türk milletini göremedi.Halka alt kimlikleri ile hitap etti.Bunu da dini bir vecibe ve gereklilik gibi gördü.
On beş yıl önce insanlar kendilerini bir millete mensup hissederlerken, bu yanlış din ve siyaset anlayışı yüzünden bugün kendilerini bir etniye,aşirete,kabileye veya mezhebe ait hissetmeye başladılar. Millete karşı sorumluluğun yerini etnik veya mezhebi aidiyetlere karşı sorumluluk duygusu aldı.Bunun tabi bir neticesi olarak aynı vatanın,aynı iklimin,aynı imanın,aynı kültürün çocukları Ortadoğu bataklığında kimi DEAŞ'ın, kimi PYD'nin,kimi ÖSO'nun kimi Türkmen'lerin safına katıldı.Milleti bir birine bağlayan harç ortadan kalkınca yan yana olanlar karşı karşıya geldiler.
Bu vahim duruma iktidarın milliyetsiz politikaları yüzünden gelindi. Çözüm fiyaskosundan bazı dersler çıkarılacağı sanılıyordu. Ama Mardin'de Başbakan'ın açtığı yeni çözüm bohçası bu beklentinin nafile olduğunu gösterdi. Ülke felakete gittikçe hala zafer naraları atılıyor. ABD'nin Türkiye'ye bir terör örgütü kadar bile değer atfetmemesi görmezden geliniyor.Ülke dibe çöktükçe büyük siyaset nutukları atılıyor. Bu vurdumduymazlığı,bu siyasi körlüğü gördükçe insanın, Suriye'de PYD kadar bile ağırlığı kalmamış bu siyaseti alın başınıza çalın diyesi geliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.