Yemin merasiminde MHP'ye ayrılan sıralara bakanlar herhalde derin bir acı duymuşlardır.

Meclisin bir köşesine en küçük parti olarak ilişmek hiç bir Türk milliyetçisinin hazmedebileceği bir durum değil.

Daha acısı, hemen yanı başındaki HDP'nin gölgesinde kalmak.

HDP ile asla yan yana gelmeyeceğiz diyenler, bilinçli bir salon düzenlemesi ile HDP'nin kenarına atıldılar.

Kırk yıllık bir mazi,binlerce şehit ve hiç bir siyasi harekete nasip olmayan bir fedakarlık geçmişi, MHP'yi meclisin en küçük partisi olmaktan kurtaramadı.

Kurtaramazdı da.

Seçimden sonra ortaya konan -yıkılmadık ayaktayız-tavrı, bütün bu tablonun neden ve niçin-lerini içinde barındırıyor.

İçi yanmayanın bu manzarayı değiştirme gayreti olabilir mi?

İçi yanan da ayaktayız diyemez,çünkü bu tablo, böyle bir hareket için ayakta kalmak değil,yerlerde sürünmektir.

Ayakta kalanlar,kaldığını düşünenler, meseleye kendi ikbalinin penceresinden bakanlardır. Dün de bugün de aynı koltukta oturan ve dünyaya oradan bakanlar için değişen bir şey olmamıştır.

Koltuk yerinde duruyorsa mesele yok.

Ama ya Milliyetçi Hareket?

Bürokrasiden,devletten,hayatın her alanından dışlanan,etkisizleştirilen,siyaseten sahipsiz bırakılan Milliyetçi hareket de ayakta mı? Her dönem üç beş kişiyi vekil yapıp, onların fındık kabuğunu doldurmayan sözlerini dinlemek,amaçsız,hedefsiz,sığ politikalarının peşinden gitmek bir dava olarak nitelenebilir mi? Bir tarafta yüzde 41'e razı olmayıp seçime giden bir parti,öte tarafta yüzde 11'i başarı olarak gören bir parti. On birle yetinen, on beşi,yirmiyi,yirmi beşi bulabilir mi?

Bugün ki liderliğin MHP'ye maliyeti en az yüzde on oy kaybıdır.

Son on beş yılda MHP' yönetiminin toplumsal meselelerle ilgili yaptığı tek bir çalışma yok. En iddialı olduğu konularda bile deklare edilmiş bir projesi mevcut değil. Dört senede bir yapılan bir iki mitingde şerefsizler,hainler,hırsızlar diye bağırmak ülkenin hiç bir problemini karşılamıyor. Siyaset emek,ufuk,gayret, enerji isteyen bir iş. Yatarak,ense yaparak,ucuz polemikler peşinde koşarak yapılmaz. Mümkün olsa MHP liderliği genel merkezden hiç çıkmadan, Twiter mesajlarıyla idare edecek.

Kendisi çalışmadığı için partisini de çalıştırmayan,çalıştırmayı,motive etmeyi bilmeyen bir yapı var iş başında. AKP oyunu artıran her teşkilatı plaketlerle,ödüllerle,davetlerle şunlarla bunlarla motive ediyor. Başbakan teşkilatları bizzat arayarak tebrik ediyor. Her ile önceden bir oy ve üye hedefi veriliyor. O hedeflere ulaşamayanlar önce ikaz edilip, sonra da değiştiriliyor. AKP yi öven yazarlar tek tek aranarak onure ediliyor.Böylece daha çok yazmaları teşvik ediliyor. MHP yönetiminin,liderliğinin aradığı,sorduğu,onurlandırdığı tek bir yazar, tek bir teşkilat var mı? Biri sıkça yazacak olsa, acaba partide gözü mü var diye küçük küçük adamların vehimleri harekete geçiyor.Meclise en az devam eden lider MHP lideri, en az devam eden vekiller MHP vekilleri, en az konuşanlar,en az tasarı sunanlar, en az gezenler, en az konferans verenler yine MHP milletvekilleri. Böyle bir parti niçin başarılı olsun.

Ülkenin içinde bulunduğu vahim durumdan rahatsız olup MHP liderliğini belki harekete geçiririz ümidiyle çeşitli proje ve önerilerle gidenlerin hepsi bir duvara çarpıp hayal kırıklığı içinde geri dönüyor. Bu kafayla nereye gidildiği; bundan sonra da nereye gidileceği belli.

Yemin merasiminde herkes kime hizmet ettiyse en çok alkışı da ondan aldı.

Türk Milliyetçiliğinde vaz geçilmez olan bu milletin menfaatleridir,

Ülkemizin,milletimizin bölünmezliğidir,

Bayrağımızın,ezanımızın,Kuranımızın ebediyen yaşamasıdır.

Bir büyük huzura onun bunun adamı olarak değil,Allah davasının adamı olarak gitmektir.

Ülkücü hareket sadece siyasal olarak zayıflatılmadı,usul usul içi de boşaltıldı. Eğer böyle devam ederse geriye kuru bir kalabalıktan,fikir diye içi boş sloganlardan başka bir şey kalmayacak.

Bundan sonra her şey milliyetçi tabanının basiret ve iradesine bağlıdır.

İster HDP'nin gölgesinde bize üç beş sandalye yeter dersiniz.

İster bu bize giran geliyor diyerek duruma vaziyet edersiniz..

Karar sizin!