HESAP VERMEKTEN KURTULMAK İÇİN ERKEN SEÇİM

 CHP ile görüşmelerden bir netice çıkmayacağı belliydi. Cumhurbaşkanı baştan beri erken seçime oynuyor. Ancak, seçime giderken de AKP'nin süreci tıkayan taraf olarak gözükmesini istemiyor. Onun için bir ay boyunca bir hükümet kurma tiyatrosu oynandı. İş her ciddiye bindiğinde müdahale etti. En son dün söyledikleri işin özeti gibiydi. Daha Davutoğlu ile Kılıçdaroğlu final görüşmesini yapmadan, iki partinin fikir ve görüşlerinin uyuşmadığını söyleyerek son noktayı koydu.

Bundan sonra MHP ile benzer bir tiyatro oynanır mı, bilemeyiz. Ancak ülkenin sorunlarının her geçen gün büyüdüğü, terör ve ekonomideki istikrarsızlığın her geçen gün tırmandığı ortada. Halkın güven ve desteğini kaybetmiş,üstelik bu sorunların bir kısmının bizzat sorumlusu olan bir parti ile bu devasa problemlerin aşılamayacağı gün gibi aşikar. Türkiye'nin şiddetle yeni bir kan değişimine ihtiyacı var. Mevcut siyaset tarzının -darbe sonrasının- Türkiye'sinde bir karşılığı olsa da bugünün Türkiye'sinde bir karşılığı yok. İktidarın topluma vaat edeceği hiç bir şey kalmadı.Yapacak bir şey kalmadığından değil,yaptıklarının sonuçları görüldüğünden.

Artık kimse çözüm sürecinin faziletlerinden söz edemez. Yıllarca güvenlikçi politikalar eleştirilerek terör örgütü ile masaya oturmak demokrasinin bir rüknü gibi sunuldu. PKK'nın cephe gerisi güçlerinin, 30 yıldır mücadele edildi de ne oldu,bir netice alınamadı sloganı çözümün amentüsü haline getirildi. Güvenlikçi politikaların yüzde 6 civarında tuttuğu HDP ve seleflerini,AKP nin sözde barışçı politikası yüzde 13'e çıkardı. Güvenlikçi politikaların küçülttüğü örgütü,AKP nin çözüm politikaları büyüttü.

AKP erken seçime bütün politikaları iflas etmiş bir parti olarak girecek. Ne terör bitirilebildi, ne dış politikada başarı elde edilebildi. Ekonomik hedeflerin ise hiç biri tutturulamadı; ihracat ilk 7 ayda yüzde yirmi civarında azaldı,Suriye bir iç politika meselesi haline geldi. Oradaki her kavga burada belli taşların yerinden oynamasına vesile oluyor.Güneydoğu'da şehirler gerillacılık oynanan,her gün bir il veya ilçenin devletin egemenliğini ret ettiği mekanlara döndü. AKP bunların hangisi ile övünecek,hangisini toplumun önüne getirerek oy isteyecek?

Acil çözüm bekleyen bütün bu problemleri çözmek yerine erken seçime gitmek-ülke ve millet meseleleri- karşısında duyarsızlıktır. 7 Haziran'da toplum tercihini yaptı.AKP'yi birinci parti yapmakla birlikte ona tek başına iktidar imkanı vermedi. Seçimden sonra seçmen tercihlerini AKP lehine değiştirecek herhangi bir gelişme olmadı. Bilakis, iktidar partisi çözüm sürecinin iflasını ilan ederek halkı üç yıl boyunca aldattığını itiraf etti.Gelen her şehit cenazesinde çözüm süreci boyunca yapılan hataların büyük etkisi var. iktidar senelerce masada tek başına oturduğunu,PKK'nın hiç silah bırakmaya niyeti olmadığını görmek istemedi. O kadar taviz verildi ki PKK tek damla kan dökmeden bütün Güneydoğu'nun yegane gücü haline getirildi.Şimdi millete ne denilecek,bu şehit cenazelerinin, bu kaosun, sorumlusu ben değil miyim denilecek? Üstüne üstlük buna birde bunca olay olurken ikbal hırsıyla erken seçime gitme hesabı eklenince ortaya AKP aleyhine çok farklı bir tablonun çıkması uzak ihtimal değil.

Toplum iktidarın muhalefete düşme korkusunun arkasındaki saikleri az çok tahmin ediyor. Koalisyondan kaçmanın arkasında hesap verme korkusu var. Yolsuzluk dosyalarının açılması,Oslo-İmralı görüşmelerinin deşifre edilmesi bazı siyasetçilerin sonu demek. Onun için erken seçim yoluyla bir defa daha bu dosyaları örtecek, tek başına bir iktidarın önünü açmaya çalışıyorlar. Bu AKP'nin son şansı. Sandığı sanık sandalyesinden kurtulmak için istiyorlar.Tek güvenceleri muhalefetin tedbir ve strateji üretme yeteneğinden yoksun oluşu...Başarabilirler mi, bu muhalefete ve onları yönetenlerin basiretine bağlı...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi