
HUKUK KİSVESİ İLE ZULÜM
Önceki gün akıl almaz bir kararla İpek Holdinge kayyum atandı. Bunun hukuka uygun bir karar olduğunu söylemeye imkan yok. Hukuk kisvesi giydirilmiş siyasi bir karar, daha doğru bir ifadeyle zulümdür bu.
Kararın gerekçe ve dayanaklarını henüz bilmiyoruz. Ama Savcılığın talebi,Sulh Ceza Hakimliğinin kararı ile alındığına göre geçtiğimiz aylarda çıkarılan -suç örgütlerinin mallarına el koymayı öngören-yasa ile ilişkili olduğu söylenebilir. O zaman da bunun suç örgütleri için değil,Erdoğan'ın siyasi hasımları ve muhalefet için çıkarıldığını bir çok kişi gibi ben de yazmıştım; şimdi yazılanlar bir bir gerçek oluyor.
Avukatlar, müfettiş raporlarında şirketin bütün kayıtların mükemmel olmasının şüphe uyandırıcı bulunduğunun yazdığını belirtiyorlar. Eğer böyleyse, bu karar sadece bir skandal değil, hukuka ahlaka da ihanettir. İyi bir muhasebeye sahip olmak,yasalara mükemmel derecede uymak niçin şüphe uyandırıcı olsun? O zaman tam tersi olsaydı müfettişler ne diyeceklerdi acaba. Hukuk belgeye,karineye dayandığına göre mükemmel bulunan bir muhasebeden nasıl şüpheli bir sonuç çıkarılabilir?
İktidar yasa çıkarılırken karşı propagandayı -terör örgütleri için çıkarılan bir yasaya karşı çıkıyorlar,PKK'nın ekmeğine yağ sürüyorlar- diye savuşturmuştu. Bugüne kadar bu düzenlemeye dayanılarak tek bir terör örgütünün mal varlığına el konulmadı. PKK'nın bölgedeki okulları faaliyetlerini sürdürüyor.IŞİD Türkiye üzerinden petrol ticaretine devam ediyor. Düzenleme ilk defa İpek grubu için işletiliyor. Hedef belli, seçim öncesi muhalefeti susturmak. Bu operasyonu bir gruba yönelik ve onunla sınırlı bir operasyon diye düşünmek tam da iktidarın istediği bir şeydir. Tepkiler ne kadar azalırsa yeni baskılar, yeni el koymaların önü o kadar açılmış olacak. İpek grubunun yayın politikası eleştirilebilir, bazılarına yanlışta gelebilir, ama bu asla bir el koyma nedeni olamaz. Demokrasinin en önemli ayağı çoğulculuktur. Halkın bilgi edinme,haber alma hakkının sınırlandırılmamasıdır. AİHM'in bu yönde sayısız kararı vardır. Yapılan işlem demokrasi ye de evrensel hukuk kurallarına da,teşebbüs hürriyeti ve mülk edinme hakkına da aykırıdır.
Cumhuriyet tarihinin başka bir döneminde bu kadar hukuksuzluk, bu kadar keyfilik oldu mu bilemiyorum. Bizim kuşak 12 Eylül'ü,28 Şubat'ı yaşadı,hiç birinde bu ölçüde bir nefret politikasına tanık olmadık. O kadar büyük ve derin bir ayrıştırma, düşmanlaştırma var ki, ilk defa halkı gezen adaylar bu ölçüde tepkilerle,hakaretlerle karşılanıyorlar. Eskiden adaylar gittikleri her esnafta saygıyla karşılanır,dinlenir,nezaketle yolcu edilirlerdi. Farklı düşünmek,farklı partilere oy vermek bir kabalığa neden olmazdı. Şimdi öyle mi? Vatandaş partisinden olmayanı düşman gibi karşılıyor,dükkanına sokmuyor,aşağılıyor,hatta hakaret ediyor. Bu gerilimin sorumlusu iktidardır. Özellikle sn Cumhurbaşkanının üslubu,tavrı,aşağılayan,istiskal eden tutumu toplumda büyük yarılmalara neden olmuştur.Bu seçime bile Cumhurbaşkanı istedi diye gidiyoruz. Bir kişinin hırsları,kinleri politikanın istikametini belirliyor. Böyle böyle Türkiye felaketin eşiğine getirildi.
Hukukun,demokrasinin,siyasi ahlakın olmadığı yerde huzur ve barış olmaz.Yolsuzluk ve yoksulluk aldı başını gidiyor. "Dünya Bankası verilerine göre yolsuzluk,bir devletin büyüme hızını yıllık yüzde yarım ile bir oranında geriletebiliyor.Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün her yıl periyodik olarak yayınladığı yolsuzluk algı endeksinin 2014 verilerine göre, Türkiye 2013 yılına göre 5 puan gerileyerek 174 devlet arasında 64. sıraya düştü.Yine,Küresel Finansal Dürüstlük Örgütünün 2014 yılı raporlarına göre 2003-2012 yılları arasında Türkiye'den 35.6 Milyar USD kara para çıkışı oldu. Bu yönüyle de Türkiye dünya genelinde 26. sırada yer alıyor."(Ş.Kayıhan-Mehmet Eski,Uluslararası Ekonomi Hukuku,s,172) Yolsuzlukların maliyetlere yansıması ise yüzde 10 civarındadır.Görüldüğü gibi her gün itibar endeksi aşağılara düşen yolsuzluk sıralamasında Afrika ülkelerini bile geride bırakan bir ülke haline geldik.Saraylarla, göz kamaştıran şatafatlarla itibar kazanılmıyor. Bir ülkede hukuk,adalet,demokrasi yoksa hiç bir gösteriş aracı yapılan yanlışları örtmeye yetmez. Kimse bu operasyon cemaate, bizi ilgilendirmez diyemez. Bu operasyon Türk Demokrasisine, top yekün Türk milletinedir.Sonuçları sadece İpek ailesini değil,hepimizi ilgilendirmektedir.Çünkü susturulmak istenen muhalefettir,muhalefetin rahatlıkla kullanabildiği bir medya platformudur.
İpek grubuna yapılana susanlar yarın aynı akibete müstehak olurlar. Ülkenin geleceğini, hukuksuzluklar karşısındaki tavrımız,duyarlılığımız belirleyecektir.Susarsak gün gelir konuşacak bir zemin bulamayız.,Despotluğa,her türlü ceberutluğa hukukla yani önümüze gelen sandıkla son verebiliriz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.