KIRK YILLIK AĞACIN MEYVESİ BUNLAR MI?

 Alvarlı Efe Hazretlerinin ,”Allah bizi insan ede” diye dua ettiği söylenir.İnsan olmayı namaz kılmak,oruç tutmaktan ibaret görenler var. İnsanın Allah’a karşı kulluk vazifeleri elbette ıskalanamaz. Ama insan olmaya bu yeter mi? Yetmediğini yaşadığımız tecrübelerden biliyoruz: Allah,Peygamber diyip öyle yanlışlar, öyle nobranlıklar yapılıyor ki…

İnsan olmanın Allah’a dönük boyutu kadar önemli olan, insana dönük boyutudur.Sevmeyen,kucaklamayan,merhamet etmeyen,acımayan,helal haram ayırımı yapmayan,kul hakkına dikkat etmeyen,aramayan,sormayan,vermeyen,paylaşmayan bir insanın Alvarlı’nın gayeleştirdiği şekilde insan olduğu söylenebilir mi?

Cemil Meriç,kitaplarında hep insanların kıyıcılığından şikayet ederek, kitaplara sığındığını söyler.İnsanlığı yok eden,hasımlaştıran da budur. Yüce Peygamberimizin hadislerinde sık sık, güzel ahlak ve insanlarla iyi geçinme vurgusunun yapılması bundandır. Anlıyoruz ki,güzel ahlak, çok namaz çok ibadet değildir. İnsanlarla iyi ilişki kurmak, incitmeyen,zarar vermeyen münasebetler içinde olmaktır.

İslam insanı en üstün değer olarak görür, onu Allah ve insanlarla münasebetine bakarak kıymetlendirir. Dindarlığı da, çok ibadete değil, insani ilişkilere bağlar. İnsanlar için iyi olan Allah için de iyidir. Lakin ideolojilerin siyah beyaz dünyası bu ölçüleri tepe taklak eder. İnsani değerin yerini ideolojik değer alır.Ne kadar çok ideolojikseniz o kadar çok kıymet ifade edersiniz.İnsan bizzatihi bir değer değil,ideolojik anlamı kadar değerdir.Bir broşür,bir afiş,bir siyaset malzemesi gibi görülür. Bu gibi durumlarda insan olmak ikinci plana itildiğinden ahlaki değerlerin yerini ideolojik bağlılık alır. Yarış iyi insan olmak için değil,iyi militan olmak içindir.

Bu bakımdan ideolojik hareketler yaz boz tahtası gibidir. Her gün birilerinin üzerine çarpı işareti konularak yok sayılır. Kimse çektiğiniz eziyetlere, verdiğiniz mücadeleye, döktüğünüz tere bakmaz.Bir dakikada kahraman, bir dakikada hain olursunuz. Değerinizi kendi şahsiyetiniz belirlemez,ideolojik kıymetlendirme mevkiinde oturan oligarklar belirler. Onlar için var, onlar için yok olursunuz. Yegane sadakat odağı onlardır.Sizi hep yapacak olan da, hiç yapacak olan da onlardır.

Bunları niçin yazıyorum,MHP’de sancılı bir bekleyiş var.17-18 yıldır MHP fikriyatı sistemli bir şekilde bitiriliyor.1 Kasım’da kritik bir eşiğe gelindi. Bundan sonrası ya bu şekilde devam edip yok olmak, ya da bu hareketi uçurumun kenarından alıp,layık olduğu yere getirmektir. Bölücülüğün,ayrılıkçılığın tavan yaptığı bir yerde, ülkenin tutkalı olacak bir milliyetçiliğe ihtiyaç olmadığını kimse söyleyemez.Tabanın haklı çağrılarına icabet edilip,kırk yıllık bir hareketin geleneklerine,vakarına,çizgisine layık davranılacağına, birileri eline kalemi alıp yine önüne gelenin üstünü çizmeye başladı. Elli yıl, altmış yıl mücadele edecek,mahpus yatacak,ezilecek,göz yaşı dökeceksiniz birileri gelecek üstünüzü çizip bir dakikada sizi hain ilan edecek... Buna adalet denilebilir mi? Eskiden beri bir Ocak terbiyesinden söz edilir. O terbiyenin birinci rüknü arkadaşını nefsinden üstün tutmak,dava arkadaşlığına can verecek kadar inanmaktır. Bu tavırda Ocak terbiyesinin zerresi olduğu söylenebilir mi? Hepimiz zaman zaman nobranlıklar yapabiliyoruz. Ama her ferdi acı çekmiş,sınavların en zorundan geçmiş bir hareketin mensuplarını bu kadar kolay hain ilan etmek, o kadar acıyı,çileyi yok saymak vicdansızlıktır.

Ne diyeyim, ben de Alvarlı efe hazretleri gibi Allah bizi insan yapsın demekten başka bir yol bulamıyorum. Kırk yıllık bir ağacın meyveleri bunlar olmamalıydı…

Not.Bütün okuyucularımın Mübarek Mevlit kandilini kutlar,dünyada ve ahirette iyilikler dilerim…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi