İlaç, bilgisayar, uçak otomobil aklınıza gelebilecek her türlü teknolojiye sahip olup, bunları üretenler, gezegenimizde dolaşan servetin %90 ını ellerinde bulundurmaktadırlar. Hastalıklara, toplu ölümlere çare bulanlar, erken ölümleri ve çocuk ölümlerini önleyenler, yaşadığımız dünyaya bir düzen kurmaya çalışmaktadırlar. Kurulmakta olan bu düzeni “küresel düzen “olarak tanımlıyoruz.

                               Küresel düzenin sahipleri, gelişmişlik açısından kendi düzeylerine çıkamamış, gelişmekte olan ülkelere(ülkemiz de dahil) kendi yaşama biçimlerini dayatmaktadırlar. Özgürlükler, demokrasi, insan hakları gibi evrensel değerlerin yanında, adım başı dikilen, pencereleri ve camları olmayan devasa AVM ler içerisinde reklam dünyasının büyüsü eşliğinde, âdeta transa geçerek kredi kartları ile taksitli satışlarla bizleri tüketim çılgınlığı eşliğinde mutlu etmeye çalışmaktadırlar! Dış dünya ile ilişkisi kesilmiş loş ışıklı Aliş veriş merkezleri adeta mutluluk yuvamız haline getirilmiştir.

                               Üretemedikleri malları borçla, kredilerle tüketen toplumlara, yeni ve cazip mallar sunarak, tüketimi alabildiğince körüklerlerken; diğer taraftan sessizce ve derinden “artık dünyamızın güvenliğini Milli Devletler koruyamamaktadırlar! Bu duruma güvenliğimiz ve geleceğimiz için bir çözüm bulmalıyız. Ortak para, ortak yaşama biçiminin gelişebilmesi için Vatan Millet, ün iter yapı, millî ve dini duygular ile hareket eden siyasal yapılar tasfiye edilmelidir”(1) gibi kendi çıkarlarına hizmet edecek fikirleri seslendirmektedirler. Bu doğrultuda üniter ve Milli yapıları yerli işbirlikçilerle yozlaştırmak, Küresel düzenin çıkarlarına hizmet ettirmek için dünya genelinde bir takım projeleri sahaya sürme eylemleri devam etmektedir.

                               Küresel düzenin dayatmalarına başkaldırı hareketleri zaman-zaman dini gerekçelerle ikiz kuleleri havaya uçuruyor, Hava limanlarında, Metrolarda, şehir meydanlarında Bombalar patlatmaya devam ediyorlar! Bu durumlardan korunmak, servetlerine servet katmak, geleceği kendi çıkarları doğrultusunda planlamak adına: Ortadoğu ve Müslüman coğrafyayı kontrol altına almak düşüncesi ile sahaya yeni-yeni projeler sürmektedirler. Bunlardan en önemlilerinden birisi kuşkusuz Büyük Ortadoğu Projesidir.(BOP)

                               BOP Projesinin eş başkanının Sayın Cumhurbaşkanımız olduğunu hatırlattıktan sonra konumuza dönecek olursak, millî ve üniter yapıları hedefine koyan Küresel düzen, proje kapsamında çıkarlarına hizmet ettirmek için, Ortadoğu’da siyaset yapan Milli duruşlu siyaset adamlarının tamamını denetim altına almaya çalıştığını görmekteyiz. Bu bağlamda ülkemizde 12 Eylül 1980 de başlayarak yoğunlaşan saldırılar, Ülkücü Türk Milliyetçiliği hareketini derinden yaralamış derin travmalar yaşamasına neden olmuştur.

                               Küresel güçlerin yerel de kontrol ettiği siyasetçileri aracılığı ile dünyadaki bütün Milliyetçi hareketleri,%10 ile %12 bandında tutmayı bir şekilde başardıkları görülmektedir. Ülkemizde de 1 Kasım seçimlerinde MHP yı istedikleri seviyelere çekmeyi başarmışlardır. Daha önce yaşanan Kaset entrikalarını, Küresel güçlerin milli yapıya monte ettikleri siyasetçileri aracılığı ile gerçekleştirdikleri düşüncesindeyiz.

                               Ülkemizde son zamanlarda gelişen siyasal olaylara baktığımızda, Küresel gücün kontrolünde ki siyasetçiler aracılığı ile Ülkemizi başkanlık sistemine doğru kanalize etmek, millî söylemlerde bulunan siyasetçileri bu yapıya dahil ederek, oluşacak tepkileri bertaraf etmeyi düşündüklerini anlıyoruz. Sağ da tıpkı Batı da olduğu gibi; Müslüman Liberal Demokratlar(AKP)Sol da Sosyalistler dahil tüm Sol Demokratlar(CHP) Şeklinde bir yapı kurarak Başkanlık Sistemine doğru yol alamaya çalıştıklarını, Türk Milliyetçilerinin bir kısmını AKP ye bir kısmını CHP’ye katarak ortadan kaldırma eğilimini gözlemliyoruz.

                               Bu nedenlerden dolayı Küresel dayatmalara ve her türlü emperyalizme başkaldırı hareketi olarak kendini ispat etmiş ÜLKÜCÜ VE MİLLİYETÇİ Kadroların acilen bir araya gelip, içinde bulundukları vahim durumdan sağlıklı bir şekilde çıkmak, sağlıklı bir yapı kurmak, geleceği kurgulamak mecburiyetindedir Tepeden tırnağa gerçekleşecek yeni bir yapılanma her türlü oyun ve planı bozacak, her türlü zorluğun üstesinden gelebileceğini düşünüyoruz.