MHP'deki demokrasi anlayışını görelim‏

Parti içi demokrasiyi kendine sindiremeyenler,başkaları için demokrasi araması acınacak bir durum.

MHP'nin Koalisyon gôrüşmelerinden AKP'ye sunduğu şartlardan biri olan,cumhurbaşkanı'nın görevini kendi sınırlar içinde yapmasıdır.

Hukuka müracat etmek için önce kendinizin hukuka inanması gerekmektedir.

Yazılarımda öncelikle hareketin gerçeklerini yazmaya gayret ediyorum,bu yazılarım bazen muhalefeti kızdırıyor.bazen genelmerkez'i kızdırıyor.

İnsanlar kendi inandıkları yerden olaylara baktıkları için,kendi algıları ile yazanlarıda yönlendirmeye çalışıyorlar.

Neyse konumuza girelim.
Hayatımda ilk defa kendi mensuplarına hakaret eden,kendi insanını tehtid eden siyasi parti ve yöneticiler gördüm.

İdeolojik hareketlerin mensupları sempatizan değildir,taraftardır...
Kendilerinde mensubiyet şuuru olan taraftarlar,gunü birlik değil inandıkları için her zaman bağlı oldukları kurumla beraber yaşamayı, hayat nizamı haline getirirler.

Ülkücü harekette böyle bir harekettir.

Hareketi var eden değerleri savunduğu müddetçe,inandıkları ile beraber olurlar.

İşin önemli noktası:
Harekette koltuk sahipleri değil,taraftarların koltuk sahiplerini tehtid etmesi gerekirken malesef? Koltuk sahipleri seçmenini tehtit etmektedir.

"BEN SENİN ANANI TANIRIM"
"İMZA VERENLERİ ASACAĞIZ KESECEĞİZ"
"ARAZİYİ SÜPÜRECEĞİZ"
"ANANIZI BELLEYECEĞİZ"
Gibi bir sürü gayri ahlaki ve gayri vicdani sözler,hareketin en üst düzeyinde politika yapanlardan gelmektedir.

Kongre için imza toplamak ne kadar normal ise,bunun karşısında direnmekte o kadar normaldir.

Normal seyrinde olmayan ne var?
Yönetenlerin yönetilenlere yaptıgı hakaretler ve tehtidlerdir.

Yöneten mensubunu sevmek zorundadır...yönetilenin onu saymak zorunda olduğu gibi...
yöneten raydan çıkmış...ağzından çıkanı kulağı duymuyor hakaret etmeye başlamışsa...bu işin gerisini düşünmek bile istemiyorum.

Bir realiteyi daha yazmak gerekiyor...
Yarın imza veren...
Bir tane yöneticiyi görevden alınacak olursa...
Bu işin iyice çığırdan çıkacağını düşünüyorum...
Kim neye inanıyorsa,onun gereğini yerine getirecektir...
İnandığını yerine getirenleri, cezalandırmak demokrasiye ihanet olacaktır...
Ülkücüler bunu asla haketmemiştir...inandığını yerine getirenler görevden alındıkları zaman...
Genelde buna karşı tepki koymak gerekmektedir...bunu gereğini samimi olarak ülkücülük yapan, yöneticiler yerine getirmelidir...
Bir arkadaş imza dolayısı ile görevden alınırsa bin arkadaş buna karşı çıkmalıdır...
Sarı öküzü kurban verdiginiz zaman,kendinizinde kurban olacağı günü bekleyiniz.

Evet!.
Demokrasi eşittir,Türk milliyetçiliğidir diyenler...
Bir sınava girmişlerdir,bu sınavdan nasıl çıkacaklar bunu şiddetle merak ediyorum...
İyi yönetici zor günlerde kendini belli eder...
Kırmadan dökmeden insanları birbirine kırdırmadan...
Kimseyi ihraç ettirmeden...
Hareketin önünü açan insanlar,yöneticilik sınavından geçerler...
Kırıp döktükten sonra,yöneticilik yapmanın hiç bir ehemmiyeti bulunmamaktadır.

Biz kimin ne düşündüğünü az çok biliyoruz,herkes kendi oturduğu yeri korusun parolası ile yola çıkıp,arkasına önüne bakmadan,kendi koltuklarını koruyanları biliyoruz...

Onlar kendi koltuklarını koruyacaklar,ülkücü hareketin tarihine koltuklarını nasıl korudular diye geçecekler.

Evet!.
Tarih arkadaşları için koltuğundan vazgeçenleri yazacak...
Koltuk için arkadaşlarından Ülküdaşından vazgeçenleri'de elbet yazacaktır.

Evet!.
Dün arkadaşları görevden alınırken,sessiz kalanlar bugün o gün yaptıklarının bedelini ödemektedirler,ödemelidirler.

Evet!.
Dün arkadaşları ve Ülküdaşları için bütün fedakarlıklara katlananlar,bugün ödülünü alacaklardır,almalıdırlar.

Herşeyden önemlisi ülkeye adalet ve hukuk getirmek isteyenler , öncelikle bu değerlere kendileri inanmalı ve geregini yapmalıdır.

Allah'a emanet olunuz


HABİB YALÇIN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi