
Hüseyin Özcihan
MODERNİZM, TOPLUM, İDEALİZM
Modernlik salt değişim ya da olaylar silsilesi değildir. Akılcı, bilimsel, teknolojik ve idari etkinliğinin ürünlerinin yaygınlaşmasıdır.(1)Bu yaygınlaşma bizlere, bir duruşu, bir bakışı ve bir yaşama biçimini dolaylı-dolaysız dayatmaktadır. Bölece arka planını içselleştirip yaşamadığımız birtakım tutum, tavır davranış ve anlayışı hayatımıza katmaktadır.
Kimilerinin emperyalizm, kimilerinin küreselleşme, birçoğununda modernleşme dedikleri bu durumu dünya geneline hâkim kılınmaya çalışılan, bir algının bir anlayışın olduğunu düşünüyoruz. Bu bağlamda ülkemizde de bu durumun farklı yansımaları belirgin şekilde toplumda gözlenmektedir.
Ünlü toplum bilimci Alaın TOURAINE” Modernliğin eleştirisi”adlı eserinde”Toplum giderek ideolojik hatta siyasal hedeflerin yok olduğu bir pazara benzedikçe, geriye kalan ancak para için mücadele ve kimlik arayışıdır; toplumsal meseleler yerini toplumsal ve siyasal alanın aşağıdan ve yukarısından dışarısına taşan ve onun neredeyse tüm içeriğini boşaltan bireye ya da dünyaya ait toplumsal olmayan meselelere bırakır. Bu toplum düşünülmek hevesinde olmayan ama kendi menfaatlerini ya da düşüncelerini bulandıracak olan BÜYÜK FİKİRLER ve söylemlerden çekinen bir toplumdur” diyor.(2)
Evet, modernitenın etkileyip şekillendirdiği toplumda, menfaat ve para için mücadele ön planda gözükmektedir. Parası olanın nasıl olduğu, kimliği, kişiliği, şahsiyeti ve haysiyeti önemli değildir! Parası olması yeterli gözükmektedir.
Moderni tenin bir diğer ortaya çıkardığı gerçek, ben duygusu, kibir, aşırı gurur sarmalında, haddini ve hakkını bilmeyen aşırı kompleksli bireyler yetiştirmesidir. Bilim adamları, Enaniyet duyguları tavan yapmış, hastalıklı bireyler, toplumu felaketlere sürükleye bileceklerini söylemektedirler.
Yine modernitenin sonuçlarından beklide en önemlisi, toplum; menfaatlerinin dışındaki hiçbir gerçeğe aldırmamakta, Statükoları muhafaza etmekten yana, büyük fikirler, derin düşünceler toplumu ürkütmekte, kapitalizmin”anı yaşa”modunda yaşayıp, gelecekle ilgili idealist fikirlere önem vermemektedir. Dolayısı ile çağımızda idealist düşüncelerin siyaset ve toplum yaşamından dışlanmasını bu minvalde değerlendirmemiz gerektiğini düşünmekteyim.
Netice olarak modernitenin ortaya çıkardığı bu sosyolojik gerçekler karşısında”var olmak”,varlığını sürdürmek için, mevcut duruma teslim olmadan, durumun doğurduğu rahatsızlıklardan faydalanarak, yeni söylem ve eylem planları geliştirmek, siyasal varlığımızı devam ettirmek durumundayız. Aksi halde idealistlerin, marjinalitenin kıyısında, sürekli eleştiri moduna hapsolup yok oluşlarını hazirladıklarını düşünmekteyiz.
(1)A.TOURAINE.Hülya Uğur TANRIÖVER.Çev.Y.k.y.
(2)a.g.e.
Hüseyin ÖZCİHAN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.