ÖCALAN'IN KONUMUNU KORUMAK...

 Bir haftadır Diyarbakır Baro Başkanının öldürüldüğü yerde olay yeri incelemesi yapılamıyor.

Bir taraftan terörün belini kırdık diyen bir Başbakan, öte taraftan yirmi metrekarelik alanda inceleme yapamayan bir devlet. Bu durumda o bölgede devletin varlığından, terör örgütünün belinin kırıldığından söz edilebilir mi?

Dün AKP Diyarbakır milletvekili Ensarioğlu ile yapılan bir röportajda Ensarioğlu; Öcalan ile hükümet arasında görüşmelerin sürdüğünü, kendilerinin Öcalan’ın pozisyonunu korumaya çalıştıklarını, ayrıca Dolmabahçe Protokolünden dönülmemesi gerektiğini söylüyor. Dolmabahçe protokolü egemenliğin paylaştırılması ülkenin etnik temelde parçalanması protokolüdür. HDP’de PKK’ da protokolde ki maddelerin uygulanmasını istiyor. Aynı talebi bir AKP milletvekilinin dile getirmesi ilginç değil mi? CB bu protokolü tanımadığını birkaç defa beyan etti. Hatta kendi bilgisi dışında imzalandığını söyledi. Muhalefet bu beyanları seçim yatırımı ve milliyetçi oylara dönük bir manevra olarak niteledi. Ben de aynı kanaatteyim. Çünkü hala PKK’ya dönük bitirici bir mücadele yok. Sadece PKK saldırdıkça, bir müdafaa mücadelesi yapılıyor, arada bir de hava operasyonları ile yetiniliyor. Kara operasyonu olmadan gerilla savaşı yapan örgütlere karşı kesin netice almak mümkün değil. Dahası bugüne kadar PKK’nın finans kaynaklarını yok edecek tek bir hamle yapılmadı. PKK’nın TV’leri, gazeteleri yayın hayatına devam ediyor. KCK bölgede ihalelerin bir numaralı tevzi makamı olmayı sürdürüyor.Örgüte eleman yetiştiren okullar,dersaneler hiçbir engelle karşılaşmadan faaliyetlerini yürütüyor. Belediyeler çocuklarını dağa gönderen,eylem yaptıran aileleri ödüllendirmeye devam ediyor ve biz PKK ile mücadele ediyoruz. Ortada örgütü bitirecek çok yönlü bir mücadele yok.

Ensarioğlu’nun beyanlarından anlaşılıyor ki toplumun tansiyonu biraz düşürüldükten sonra yeniden başa döneceğiz. Bunu bilen bir örgüt niye pes etsin? Hele şu ifadeyi duyduktan sonra, “Öcalan’ın konumunu korumaya çalışıyoruz…” Binlerce vatan çocuğunun ölmesine, binlercesinin iğfal edilmesine neden olan bugün ödediğimiz bedellerin birinci dereceden sorumlusu kitlesel bir katilin konumunu korumak hangi hukukla ,hangi milli menfaatle, hangi ahlakla, hangi vicdanla bağdaşır?

Bir devlet kendine kastedenin konumunu korumaya kalkar mı?

PKK ile mücadele onun başındaki kişinin statüsünü korumakla değil, yok etmekle başlar. Bölgede vatandaşa sizin lideriniz Öcalan diyecek, ikili bir otorite oluşturacaksınız, sonra da, HDP niye büyüdü diye sağa sola balgam atacaksınız.

PKK tipi liderin her şey olduğu örgütlerde mücadele o lideri itibarsızlaştırmakla, konumunu zayıflatmakla başlar.İktidar tam tersini yaparak kendi eliyle ülkenin temellerine kibrit suyu döküyor. O politikanın bir işe yaramadığı 3 yıllık süreçte görüldü. Mahsuru ortaya çıkan şeyi yeniden denemeye kalkmak bölünmeye, parçalanmaya davetiye çıkarmaktır.

İşin bir diğer yanı da Ensarioğlu’nun Dolmabahçe mutabakatına dönüş çağrısı yapması ve Apo ile görüşmelerin sürdüğünü söylemesidir.O mutabakatın bir bölünme mutabakatı olduğunu CB söylüyor bu durumda böyle bir dönüş CB nin içtihadı ile bölünmeye parçalanmaya dönüş değil midir? Öcalan’la görüşmelerin sürdürülmesinin ilanı örgüte Apo’nun elini güçlendirecek eylemler yapma çağrısıdır. Görüşme yanlış, bunun ilan edilmesi bin defa yanlıştır.

PKK köşeye sıkıştıkça barış kisvesi altında onun değirmenine su taşınıyor. Bu tip talepler iyi niyetli talepler değil. PKK kendi kontrolünde bir ülke istiyor. Tıpkı Suriye’deki Kantonlar,Kuzey Irak’ta ki Barzani bölgesi gibi… Bunu bir iktidar partisi milletvekili de istiyor. Hükümet programındaki adem-i merkeziyetçilik tabiri de bu taleplerle örtüşüyor. Said Nursi bundan yüz yıl önce Prens Sabahattin ile adem-i merkeziyetçilik üzerine yaptığı yazışmalarda adem-i merkeziyetçiliğe karşı çıkmış, gerekçe olarak da “Kürtleri bizden koparırlar, parçalanırız demişti.(İfadesini yumuşatarak yazıyorum). Bugün hala bu gerçeği göremeyecek kadar kendini ve toplumu körleştiren bir siyaset biçimi var. Güya PKK ile mücadele ediyoruz. Havuzun TV leri hala Özerklik, Kürt sorunu diyenlerle dolu. Daha dün CNNKürt’de Şirin Payzın’ın programına çıkan eski Mitçi Cevat Öneş HDP/PKK ile aynı görüşleri savunuyordu. TV'lerinizin, gazetelerinizin PKK nın davulunu çaldığı bir yerde terörle mücadele koca bir yalandır. Terör mücadelesi, önce propaganda düzeyinde başlar, sonra da finans kaynaklarının kurutulması,dış desteklerin kesilmesi, alan hakimiyetinin sağlanması, örgütün terör yapamaz ve yaptığı zaman da bunu halka anlatamaz hale getirilmesi ile yapılır. Apo’nun konumunu korumayı görev addeden bir siyaset, bu ülkenin konumunu,üniter yapısını koruyamaz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi