pkk‏

TÜRKİYE’NİN DESTEĞİ İLE PKK DEVLETİ

Sonunda beklenen oldu,Kuzey Suriye’de PKK devleti kuruldu.Önceki gün özerklik ilan eden PKK nın Suriye kolu PYD, bakanlar kurulunu açıklayarak bölgenin hakimi olduğunu ilan etti.

Dünkü yazımda otorite boşluğunun etnik dayanışmayı güçlendirdiğini, bir çok bölgedeki etnik çatışmaların temelinde otorite boşluğunun yattığını belirtmiştim. Suriye’de kurulan PKK devleti bu tespitin doğruluğunu ortaya koyuyor.

Sorumlu aramaya gerek yok,Suriye’nin bugün geldiği noktada Türk hükümetinin de büyük vebali var. Batı’nın taleplerini yerine getireceğiz, ABD’nin gözüne gireceğiz diye Suriye’ye bodoslama dalındı. Esat’ın akibetinin Kaddafi gibi olacağı düşünüldüğü için,Suriye fatihi ünvanını almak için bir nevi Batı’dan rol çalındı. Netice ortada; Türkiye kazanan taraf değil, kaybeden taraf oldu. Arap ülkelerinde kazandığı itibarı yerle bir etti.Otuz senedir boğuştuğu terör ve ayrılıkçılık tehdidini kendi elleriyle daha da büyüttü.

Bir ülke elbette kendi sınırında olup bitenlere gözlerini kapayamaz. Ama müdahalenin, ilginin,sızmanın da binbir şekli var. İran hariç hiçbir ülke Türkiye kadar kartlarını açık oynamadı. Bugün Suriye’de Beşar Esat’a karşı olan ülkelerin hepsinin Esat’la konuşabilme, diyalog kurabilme imkanı varken, Türkiye’nin böyle bir imkanı hiç yok. Bütün diplomatik kanallar  Başbakan’ın her zaman yaptığı ya hep, ya hiç politikası yüzünden tıkandı.Halbuki her zaman konuşabilecek bir kanal,psikolojik bir mesafe bırakmak lazım.

Üstelik Türkiye’nin Suriye muhalefetinin güvenini kazanıp kazanmadığı da şüphelidir.Hatay ve G.Antep’te yapılan operasyonlar el kaideye yardım yapıldığına dair iddiaları doğrular nitelikte. Daha önce BBP genel başkanı Mustafa Destici Kızılay araçlarına Apo’nun posterleri çekilerek PYD’ye yardım götürüldüğünü iddia etmişti. Bu vahim iddia başka mahfiller tarafından da dile getirildi. Hem PYD, hem de El kaide Suriye’de Özgür Suriye ordusuna karşı savaşıyor. Yani ne Türkiye’nin ne yaptığı belli, ne de Suriye muhalefetinin gerçekte ne yapmak istediğini kimse biliyor. Tam bir kesmekeş,tam bir karışıklık durumu söz konusu.

İHH ya dönük el kaide operasyonlarının da aynı bağlamda değerlendirilmesi gerekiyor. Cemaat operasyonları diye takdim edilen, aslında hükümetin kendini aklarken iç kamuoyunu cemaate yönlendirme operasyonu. Batı’ya el kaideye taviz verilmediği ifade edilirken, içeride İHH üzerinden cemaat dövülüyor. Yani bir taşla birkaç kuş birden vuruluyor.

Esat’ın yaptıklarını kabul etmek,tölere etmek elbette mümkün değil. Ortaya çıkan fotoğraflardan sonra Esat’ın bir gün bile Suriye’nin başında durmaması lazım. Yapılanlar Hitler’den daha zalim, daha kan içici bir portre ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.Ama doğrusu Batı’nın fotoğraflara rağmen Esat’ı göndermede çok istekli davranacağını sanmıyorum.O fotoğraflar ortaya çıkmadan da dünya Esat’ın ne yaptığını biliyordu.Şimdi sadece bilinen aleniyet kazandı.Batının tarihi tecrübesinden çıkardığı insani değerleri vardır.Fakat çoğu kez bunu sadece kendisi için kullanmayı tercih eder.Suriye’deki yarayı önce İslam toplumunun sarması, sağaltması gerekiyor.

PKK devleti ile Türkiye yeni ve daha hassas bir döneme girmiştir. Ş.Urfa’da BDP ile Bucaklar arasında mahalli seçimler için görüşmeler(Hatta antlaşma) yapıldığına dair haberler geliyor.İktidar Cemaati bütün kötülüklerin anası ilan ederek Güneydoğu’da, Suriye’de meydana gelen ve tamamen İktidarın yanlış politikalarından kaynaklanan gelişmeleri gizlemeye çalışıyor.Sistematik bir şekilde Güneydoğu Kuzey Iraklılaştırılıyor.Ülke her cephede mevzi kaybederken, –kişinin nefsine göre- bir Türkiye kurmak için yasalar çıkarılıyor.Bunları yapanlar ne kadar vebal altındaysalar, seyredenler de o kadar sorumludur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi