PKK'NIN ACELECİLİĞİ TÜRKİYE'Yİ BÖLÜNMEKTEN KURTARDI.

 Terör gölgesinde kutlanan Nevruz bu yıl sönük geçti. Daha önce Diyarbakır'a yüz binleri toplayan HDP bu defa on bin kişiyi bile bir araya getiremedi. Gelenlerin de en az yarısı Bingöl,Batman,Siirt,Mardin gibi illerden gelenlerdi. Bu ilgisizliğin son günlerde patlayan bombalarla ilgisi kadar, HDP'nin itibar kaybıyla da alakası var. Bölge halkı çözüm sürecinin PKK/HDP tarafından sabote edildiğini biliyor. 15 Haziran'da Bese Hozat'ın Devrimci Halk Savaşı başlattıklarını ilan etmesi,bu kadar silah ve mühimmatın kısa bir zamanda depolanamayacağı gerçeği toplumda böyle bir kanaatin oluşmasına neden oldu.

İşte Demirtaş'ın kürsüde çözüm sürecine dönülmesi,yeni bir sayfa açılması talebinin arkasında bu imajdan kurtulma kaygısı yatıyor. Çözüm sürecini biz sonlandırmadık diyebilmek için taktiksel orak yeniden masaya dönme çağrısı yapıyorlar. Zamanında PKK şehirleri silahla doldururken Demirtaş bu çağrıları PKK'ya yapabilseydi bugün söylediklerinin bir anlam ve inandırıcılığı olabilirdi. Daha dün diyebileceğimiz bir zamanda," hendeğin öte tarafında bulunanların ellerinden öpüyorum" diyende Selahattin Demirtaş'tı.

Uzun zamandır bölgede HDP'nin gücünün büyük kısmını halkı sindirmekten,korkutmaktan baskı altına almaktan aldığını yazıyorum. Bu korku ortamı ortadan kaldırıldıktan sonra HDP'nin gerçek gücünün bugün gösterilenden çok aşağılarda olduğu görülecektir. Dün Diyarbakır Kaynartepe mahallesinde operasyon sonrası gezen Kanal D kameramanına evindeki tahribatı gösteren bir vatandaş," Devlete feda olsun" diye bağırıyordu. Bir örnekten yola çıkarak genelleme yapacak değilim. Ama Güneydoğu'da devleti yanında görünce içindekini haykıracak bu vatandaşımız gibi yüz binler var.Bütün mesele onlara yalnız olmadıklarını hissettirmek,devletin çözüm sürecinde yaptığı hataları bir daha yapmayacağına inandırmaktır.

Hiç bir kimlik değişmez değildir. Bugün vatandaşlarımızın bir kısmı bir şeye ikna edilmişse bunun sorumlusu o vatandaşlarımızı tek taraflı propagandaya maruz bırakanlardır.Etnik ve ideolojik kimlikler değişebilir kimliklerdir.Kürdüm demek Türk milletine mensubiyete mani değildir. Ayrılıkçı propaganda iç içe geçmesi gereken kimlikleri karşı karşıya getirerek çatıştırmaya çalışmaktadır. Türk kimliği üst kimliktir, bu kimliğin altında farklı alt kimliklerin bulunması üst kimliğin reddine yol açmadıkça problem değildir. Üstelik kimliklerin en kaygan olduğu bölge Güneydoğu bölgesidir. Baskı altında oluşan kimlikler baskı ortadan kalktıktan sonra kolaylıkla değişebilmektedir. Bölgede kamu düzeninin tesisi, örgüt baskısının minimize edilmesi ile birlikte ayrılıkçı siyasetin arkasındaki destek de azalacaktır.

Belki aykırı bir görüş gibi gelecek ama Türkiye'yi bölünmekten PKK'nın devrimci Halk Savaşı başlatması kurtardı. Dolmabahçe mutabakatı ile neredeyse bölgeye Özerklik verilecek,Anayasa PKK'nın istediği şekilde değiştirilecek,üniter devletten vaz geçilecekti.İsyan başlayınca çözüm süreci önce buzdolabına konuldu sonra da isteksizce vaz geçildi. Daha düne kadar CB Erdoğan;" Osmanlı'da lazistan,Kürdistan eyaleti var.Türkiye asla eyalet sisteminden korkmamalıdır" diyordu. Bugün ise ,"bunlar bu cesareti nerden alıyorlar" diye soruyor.Nereden aldıkları belli değil mi,vatan toprağına Kürdistan demekten korkmayın derseniz birileri de durumdan vazife çıkarır.PKK'nın aceleciliği,iktidarı büyük bir yanlıştan çevirdi,Türkiye bölünmekten kurtuldu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi