SİLAHLI MÜCADELE YETER Mİ?

 Hala terörle mücadele doğru yürütülmüyor. Çok öldürmenin çok başarı olduğunu sananlar var. Oysa her ölüm yeni düşmanlıkların,husumetlerin kazanılması demek. Aile ve aşiret bağlarının güçlü olduğu yerlerde ölen her kişi onlarca insanı terör örgütü sempatizanı haline getiriyor.

Bunu söylerken asla terörle mücadele edilmesin,silah kullanılmasın demiyorum,aksine elinde silah olanla silahla mücadele edilir. Ancak terör mücadelesini silahlı mücadeleye indirgemek diğer tedbirleri ihmal etmek yanlıştır. Son iki aydır yapılanlara bakıldığında askeri tedbirlerin arkasını dolduracak hiç bir teşebbüste bulunulmadığı görülecektir. Silahlı mücadele ile beraber asıl üzerinde kafa yorulması gereken, niçin bu kadar insanın dağa çıktığıdır.Bunu düşünmeyen,örgüte kaynak sağlayan şartları kurutmayan bir mücadele biçimi tek başına sonuç almaya yetmez. Öldürdüğünüz,etkisiz hale getirdiğiniz her militanın yerini bir başkası doldurur.

Dağa çıkışları engellemenin yollarından biri etkili silahlı mücadeledir. Devletin karalılığını görenler dağa çıkmaktan imtina etmeye başlarlar. Çıkanlar kaçmak,teslim olmak için fırsat kollar. Örgütten kaçışların en yoğun olduğu dönemler, terörle en etkili mücadelenin verildiği dönemlerdir. Terör örgütü ile ciddi mücadele edildiği 2012 rakamları ile çözüm sürecinin rakamları karşılaştırıldığında ne demek istediğim daha iyi anlaşılır. 2012'de örgütten dalga dalga kaçanların yerini çözüm sürecinde dalga,dalga dağa çıkanlar almıştır.

Dağa çıkışları engellemenin bir başka yolu da, ayrılıkçılık,bölücülük eğitimi veren mekanların,örgüt okullarının kapatılmasıdır.Güneydoğu'da belediyelere bağlı eğitim veren sayısız kurs ve dersane var. Buralarda zaman zaman dağdan inen karoların eğitim verdiği, gençleri zehirlediği biliniyor.Militanlaşma önce ayrılıkçı fikirlerin kabulü ile başlar.Bir şeye inandırılmayan bir insan eline silah alamaz. Onun için, misyonu gençleri militanlaştırıp silahlandırmak olan bu müesseselerin kapatılması şarttır. Eğitim,beyin yıkama,şartlandırma olmadan örgüt ayakta kalamaz. Bu okullar örgütün insan kaynaklarını sağlayan paralel yapılardır. Dolayısıyla örgütün insan kaynaklarını kurutmayı ihmal eden bir mücadele biçimi çok öldürmenin ötesinde bir netice elde edemez.Fikri anlamda yok edilemeyen bir hareket şu veya bu ölçüde her zaman varlığını devam ettirir. Hem bu nifak yuvaları kurutulmalı hem de alternatif kurumlar,okullar,eğitim mekanizmaları devreye sokulmalıdır.Fikir planında mağlup olan bir örgüt hiç şüphe yok ki eylem planında da mağlup olur.

Iskalanmaması gereken diğer bir husus da, örgüte moral ve itibar kazandıracak eylemlere fırsat vermemektir.Bırakınız fikirleri, bu coğrafyanın sosyolojisinde cesur olmak,kahramanlık gösterisinde bulunmak,askere polise kafa tutmak başlı başına bir sempati sebebidir.İnsanlar fikirlerine katılmasa da cesareti takdir ederler.Bu tip sempatilerin zamanla fikir beraberliğine dönüştüğü az görülmüş bir durum değildir.Üstelik bu gibi durumlar aynı eğilimleri taşıyıp bunu bir türlü kuvveden fiile çıkaramayanları da teşvik eder,korkaklıklarını yenmelerine yardımcı olur.Bu bakımdan örgüte hiç bir alanda propaganda imkanı verecek eylem yapma fırsatı verilmemeli,her fırsatta örgütü itibarsızlaştıracak adımlar atılmalıdır. Ne yazık ki terörle mücadele edenlerin buna dikkat ettiklerini söylemek mümkün değildir.Bunun en bariz örneği Cizre'de alınan bazı sandıkların taşınma kararıdır. Mahkeme bu kararı ile adeta PKK'nın bazı mahallelerde ki hakimiyetini tescil etmiştir. Ülkeyi yönetenlerin görevi sandıkları kaçırmak değil,güvenliği sağlamak,örgütü kaçırmaktır.Bu kararın bir teslimiyet ve acziyet metni olarak örgüt tarafından istismar edileceği,ciddi bir moral motivasyon kaynağı haline getirileceği açıktır.

İşin bir diğer boyutu da, kararın hükümet yetkililerinin yaptıkları Cizre'de normale dönüldü-yönündeki açıklamaları yalanlamasıdır.Üç mahallede güvenliği sağlayamayan bir iktidar terör mücadelesini baştan kaybetmiş sayılır. Bu bakımdan,silahlı mücadele,bazı yönlerine işaret ettiğimiz terörü besleyen diğer alanları kapsayacak şekilde ekonomik,sosyal,kültürel politikalarla desteklenmediği takdirde, sivrisinekler ölse de bataklık baki kalacak,sorun farklı ad ve görüntüler altında devam edecektir.

NoT.Bütün okuyucularımın mübarek Kurban Bayramını kutlar,dünyada iyilik,ahirette saadet dilerim...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi