SÜRÜLER VE LİDERLER

 Diktatörler,ceberut yönetimler sürüleşmeye eğilimli toplumlar içinden çıkar. Hukukuna sahip çıkan,kendi aklıyla hareket eden,gücün peşinden koşmayan toplumlarda otoriter yönetimler kurmak zordur. Onun için otoriterliği bir kişi veya grubun egoizmine bağlayıp eleştirilerde bulunmak doğru değil. Öncelikle ona yol veren sosyal ve kültürel yapının gözden geçirilmesi gerekir.

Türk siyaseti uzun demokrasi tecrübesine rağmen hala -lider merkezli- yürüyen bir siyaset biçimi. İbn-i Haldun'nun," toplum liderlerin dini üzerinedir," tespitinin üzerinden 5 asırdan fazla zaman geçmesine rağmen çok fazla bir şey değişmedi.Hala toplum büyük ekseriyetle önderlerine,liderlerine bakıyor. Onların düşüncelerini taklit edip,onların işareti ile hareket ediyor. Lider kültü, otoriterleşmeyi besleyen sosyo-kültürel faktörlerin başında geliyor.

İletişimin yaygınlaşması,bilgiye ulaşmanın kolaylaşması bireysel karar alma imkanlarını artırmasına rağmen hala büyük çoğunluk kendi başına düşünme ve karar verme yetisine sahip değil. İnsanlar en inandıkları,bildikleri konularda bile kendilerini doğrulayacak referanslara ihtiyaç duyuyorlar. Liderlere dolaylı tapınma böyle toplumlarda ortaya çıkıyor. Kendilerine mutlak güç ve sınırsız bilgi atfedilen liderler egolarını besleyen bu sosyal yapı karşısında gittikçe pervasızlaşıyorlar.Aşırı inanç toplumları körleştirerek gerçekleri görmelerine, eşya ve olayları doğru okumalarına mani oluyor. Lider kültü, en başarısız liderlerin bile etraflarında bir fedailer ve bakar körler grubunun oluşmasına, onlar sayesinde seneler,seneler boyu yerlerinde kalmalarına neden oluyor.

Bu sosyolojik yapının elbette derin tarihi kökleri var. Toplumlar bir günde, bir anda değişmezler.Sosyal ve kültürel değişmeler büyük zamana ihtiyaç duyan değişmelerdir. Bazen hayal kırıklıkları,büyük toplumsal şoklar bu refleksleri zamanından önce kırıp dağıtabilir.Kayıplar,felaketler yeni bir siyasal kültürün gelişmesine yol açabilir.Bunların hepsi o toplumun tarihi macerası ve karşılaştığı olaylarla ilgilidir.

İnsanı, beşeri vasıflarından soyarak uluhiyet mertebesine çıkarmak, etrafında kutsal bir hale oluşturarak peşine takılmak İslami bir tutum değil. Bu yüceltme ameliyesi din algımızın da sorunlu olduğunu, bunun da sorgulanması ve değiştirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. İçimizden bazıları bazı üstün meziyetlere sahip olabilir.Bu kimseye kayıtsız şartsız teslim olma,onu uluhiyet mertebesine çıkarma hakkını vermez. Bu inanç biçimi, liderleri oturdukları koltuğun sahibi,temsil ettikleri makamın mirasçısı, hitap ettikleri toplumun hiç bir davranışı sorgulanamayan diktatörü haline getirir.

Diktatörleri sürüler yaratır,sürüler yaşatır.Kralları ayakta tutan kralcılardır.

Etrafınıza bakın ne dediğimi anlarsınız....

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi