TAHLİYELER ve BİR HUKUK SKANDALI

32.Asliye Ceza mahkemesi dün Hidayet Karaca ve 62 polis hakkında tahliye kararı verdi. Normal olan infaz savcılığının bu kararı derhal yerine getirmesiydi. Çünkü salıverilme kararı bulunan bir tutuklunun karardan sonra içeride tutulması halinde başına gelecek her şeyden, kararı geciktirenler sorumludur. Ama öyle olmadı,karar duyulur duyulmaz Cumartesi olmasına rağmen Çağlayan Adliyesinde olağanüstü bir hareketlilik yaşandı. Cumhuriyet Başsavcısı Adliye sarayına geldi. UYAP devre dışı bırakılarak tahliye kararlarının girişi engellendi. Silivri Cezaevine tahliyeleri bildirecek bir faks cihazı bulunamadı. Nöbetçi savcılar sırra kadem basarak ortadan kayboldular. Kısacası bir hukuk devletinde asla olmayacak şeyler yaşandı.

-Burada öncelikle  kafa karışıklığını önlemek için işleyişle ilgili prosedürden bahsetmek de fayda var. -Reddi hakim taleplerinin nasıl yapılacağı CMK 27 de hükme bağlanmıştır. CMK 27/2’de “Ret istemi Sulh Ceza hakimine karşıysa, yargı çevresinin içinde bulunduğu Asliye Ceza Mahkemesi ve tek hakime karşı ise yargı çevresinde bulunan Ağır Ceza Mahkemesi karar verir,” demektedir. Bazıları Sulh Ceza Hakiminin tek olduğundan hareketle reddi hakim talebine yargı çevresinde bulunan Ağır Ceza Mahkemesinin bakacağını dillendiriyor. Bu tamamen bir çarpıtmadır. Tek hakimden kasıt tek Sulh ve Asliye ceza hakiminin bulunduğu ilçe gibi yerler içindir. Somutlaştırmak gerekirse bir ilçe de bir Sulh bir Asliye Ceza hakiminin bulunduğunu düşünün. Reddi hakim talebine bakan Asliye Ceza Mahkemesi hakimin reddini kabul ettiği takdirde yine CMK 27 /4 gereği davaya bakmakla başka bir mahkemeyi görevlendirecektir. Tek hakimli yerde geriye başka hakim kalmadığından bu madde işlemez hale gelecektir. Onun için tek hakimli (bir Sulh bir Asliye Ceza bulunan) yerlerde bu görev yargı çevresindeki Ağır Ceza mahkemesine aittir.

-Demek ki Sulh Ceza hakiminin reddi istemine Asliye Ceza mahkemeleri bakmakta ve bu yönüyle 29.Asliye Ceza Mahkemesi de yetkisinde olan bir işe bakmıştır. Mahkeme hakimin ret istemini kabul ettiğinde yapması gereken ikinci iş,CMK 27/4 gereği davaya bakmakla bir başka hakim veya mahkemeyi görevlendirmektir. 29. Asliye Ceza Mahkemesi de bunu yapmış,32. Asliye Ceza Mahkemesini görevlendirmiştir. Bu uygulama da mevzuata uygundur. Cumhuriyet Başsavcısının 29. Asliye Ceza mahkemesinin yaptığı görevlendirmenin isabetsiz olduğuna dair açıklaması gerçek dışıdır. Zira mevzuatta başka bir düzenleme yoktur. Uygulamada bir hakimin ret edildikten sonra dosyasının başka bir hakime verilmesi hakimler arasında sıkıntıya neden olduğundan  bir kaç ay önce Adalet Bakanlığı  yazılı emirle bu tip durumlarda görevlendirme yapma işini Adalet komisyonuna havale etmiştir. Ancak durum Yargıtay’a götürülmüş, Yazrgıtay Adalet komisyonunun böyle bir görevi olmadığına karar vererek, CMK 27 deki uygulamanın tatbikini istemiştir. Bütün bu açıklamalar yapılan işlemin mevcut mevzuat çerçevesinde gerçekleştiğini, aksi yöndeki beyanların hukuki bir değeri olmadığını göstermektedir.

Bu gerçeğe rağmen aradan bir buçuk gün geçmesine rağmen mahkeme kararı hala uygulamaya konulmadı. İlgili infaz savcısı mahkeme kararını inceleyeceğini, tutuklu avukatlarına söylüyor. Bir başkası ,Gültekin Avcı’ya bu kararı uygularsam canıma okurlar mealinde açıklamalarda bulunuyor. Kısacası hukukun yine hukukçuların eliyle yok edildiği tam bir cinnet hali yaşanıyor. Bu bekleyişin, geciktirmenin ardında, Karaca ve arkadaşlarının tutukluluk halini devam ettirmek için formül arayışları olduğunu söylemeye gerek yok.

Çünkü 32. Asliye Ceza mahkemesi kararı sadece tutuklamaların kaldırılmasını emretmiyor,aynı zamanda dosyada tutuklamayı gerektirecek delillerin bulunmadığını da söylüyor. Bu, aylardır içeride tutulan kişilerin aslında delilsiz, ispatsız hürriyetlerinden mahrum edildiklerini, Sulh Ceza Hakimliğinin tutuklama kararlarının herhangi bir karineye dayanmadığını gösteriyor. Yani, Sulh Ceza hakimliğine –kararlarınızın-hiçbir hukuki dayanağı yok diyor. Gösterilen telaşın,korkunun arkasında biraz da bu gerçek yatıyor.

Mevzuat açık, yukarıda işleyişin nasıl olduğu/olması gerektiği anlatılmıştır.Tarafsızlığından şüphe duyulan bir hakimin reddi CMK 27 de düzenlenmiştir. 2. fıkrası Sulh Ceza Hakimlerinin reddinin Asliye Ceza Hakimliği tarafından karara bağlanacağını ve verilen ret kararlarının KESİN olduğunu söylüyor. Savunma avukatları Sulh Ceza Hakiminin taraflı olduğunu ileri sürerek bu yasa hükmü gereği konuyu nöbetçi 29. Asliye Ceza Mahkemesine götürüyorlar. Mahkeme dosyayı inceledikten sonra Sulh Ceza Hakiminin taraflı olduğuna karar vererek reddi hakim talebini kabul ediyor. Böylece 27/4 gereği dosyayı incelemekle bir başka Mahkemeyi, 32.Asliye Ceza mahkemesini görevlendiriyor.  Mahkeme de yaptığı incelemede dosyanın içinin boş olduğunu,tutuklama için yeterli delil ve belgenin bulunmadığına karar vererek tutukluların salıverilmesine karar veriyor. Yani ortada iki önemli karar var; birincisi, Sulh Ceza Hakiminin taraflı olduğu, ikincisi, dosyanın delilsiz, belgesiz, hukuki dayanaklardan mahrum bulunduğu… Bu durumda Savcılığın yapması gereken tek iş, infaz kurumuna yazı yazarak tutukluların serbest bırakılmasını sağlamaktır.İnfaz savcılığının mahkeme kararlarını inceleme, denetleme yetkisi yoktur. Sadece salıverilmesine karar verilenlerin başka bir suçtan tutuklu olup olmadığına bakar. Başka bir suçtan tutuklama yoksa derhal,gecikmeden mahkeme kararını yerine getirir.

Bu açık hükümlere rağmen mahkeme kararlarının uygulanmaması hukuksuzluğun hangi boyutlara vardığının göstergesidir. Dünden beri yargı kararlarını uygulamayanlar aslında Hukukun nasıl rafa kaldırıldığını cümle alame ilan etmişlerdir. Yargının içine düşürüldüğü durum, başka hiç bir delile gerek bırakmayacak şekilde ortaya çıkmıştır. Mahkeme kararını uygulamayanlar, aylardır hukukun siyasallaştığını söyleyip duranları haklılaştırdılar. Kaş yapalım derken göz çıkardılar. Tahliyeleri geciktirerek var olan şüpheleri,kaygıları teyit ettiler.

Sözün hülasası ; 29 Asliye Ceza Mahkemesi Sulh Ceza Hakiminin taraflı , 32.Asliye Ceza Mahkemesi bu davanın içi boş , kararı uygulamayanlar ise Hukuka göre hareket etmediklerini ilan etmişlerdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi