TERÖR NİÇİN TIRMANDI?

 Terör örgütünün son kalkışmasını HDP'nin aldığı oy oranına bağlayan yorumlar yapılıyor. Alınan yüksek miktarda ki oyun örgütün cüret ve cesaretini artırdığı muhakkak. Muhtemelen halkı kazandık artık devrimci halk savaşını gerçekleştirebiliriz diye düşünmüş olabilirler.

Ancak bu görüşü nakzeden bir sürü gelişme var. Bir defa örgüt ,devrimci halk savaşı aşamasına seçimden sonra değil, önce geçtiğini ilan etti. KCK'lı Bese Hozat'ın açıklamaları ve seçimden önce yapılan eylemler kalkışmanın seçimle ilgisini ortadan kaldırıyor. Son iki aydır patlatılan bombaların,sağa sola konuşlandırılan Doçka'ların çözüm süreci boyunca yerleştirilmiş olması da bu iddiayı çürüten başka bir gerçek. Nitekim, teslim olan veya yakalanan kimi örgüt üyelerinin itirafları da , örgütün -devrimci halk savaşına- çözüm süreci ile birlikte hazırlandığını gösteriyor.

Terör eylemlerini HDP nin aldığı oy ve çıkardığı ilave milletvekili sayısıyla izah etmek tam da iktidarın istediği pencereden olaylara bakmaktır.Bunu bir MHP milletvekilinin yapması ise konuyu daha bir anlamlı hale getiriyor.Zira, baştan beri AKP yetkilileri, yükselen terör eylemlerini HDP'nin yükselişiyle ilişkilendirmeye çalışarak HDP'ye kaptırılan oylarla, milliyetçi oyları kazanmaya çalışıyor. Olaylar seçim sonuçlarına bağlanabilirse, çözüm sürecinde yapılan yanlışların da üstü örtülmüş olacak...

Oysa tırmanan olayların seçim sonuçları ile tek ilgisi, örgütün moral motivasyonunu artırması,Devrimci Halk Savaşında halkı arkasına alacağına dair umutlarını artırmasıdır. Eylemlerin seçimden önce başlaması, bölgeye sokulan cephanenin çok önceden çözüm süreci boyunca yerleştirilmesi bunun en bariz ispatıdır.

Örgütü yeni bir isyan denemesine iten esas sebep son 3 yıl boyunca iktidarın gösterdiği gevşeklik ve her şeye müsait gözüken duruşudur.

Bir defa PKK kendine ait bir toprak parçası istiyor, bu hedefini hiç bir zaman değiştirmedi,sadece durum ve şartlara göre bazen ileri bazen geri adımlar attı. Geri adım atarken demokrasi ,insan hakları dedi, ileri adım atarken özerklik,Federalizm,eyalet sistemi, bölgeleşme veya yerelleşme dedi. Hedefini sabit tutarak sadece konjüktöre ve gücüne bağlı olarak taleplerini ona göre yaptı. PKK'nın bu hedefi iktidarlardan bağımsız ve vebali hiç kimseye yıkılmayacak tamamen kendine ait bir durumdur.

Ancak, PKK'nin talep ve eylemlerini yoğunlaştırmasında iktidarların duruşunun büyük etkisi olmuştur. Örgüt ,karşısında inançlı,tavizsiz,milli ve bütünlükçü bir siyaset gördüğü zaman kuyruğunu kısmış, demokrasi diye bağırmış, hedeflerine yakın düşünceler taşıyan iktidarları gördüğünde ise ipini kopararak talep çıtasını en yükseğe çıkarmıştır.

Son yıllarda PKK/HDP sözcülerince dillendirilen Kürdistan'ı inşaya başladık gibi cüretkar çıkışlarının sebebi iktidarın tutumudur. Osmanlıcılık,İslamcılık,ümmetçilik adı altında her ayrılıkçı talebe kapı aralayan hatta bu talepleri haklılaştıran bir siyaset izlenmiş, İslam,ümmet ve Osmanlıcılık gibi kavramlar bağlamından çıkarılarak bölücü taleplerin zemini haline getirilmiştir. Demirtaş'ın Osmanlıcılık siyasetine hemen atlayarak, Osmanlı'da da eyalet sistemi vardı,Sırrı Süreyya'nın, herkes ana diliyle eğitim yapıyordu,Altan Tan'ın İslam'da ana dili yasaklamak var mı gibi ifadeleri bu kavramların nasıl anlaşıldığını ve hangi amaçlara hizmet ettiğini gösteriyor.

Gerçekte, bu kavramlar iktidarla HDP'nin anladığı ve takdim ettiğinden çok farklı anlamlar taşımaktadır.

Ümmet şuuru,siyasi ve milli sınırların kaldırılmasını değil,kardeşliğin,yardımlaşmanın siyasi sınırları aşması gerektiğini ifade eder.

İslamcılık, bir dünya devleti idealini hedef göstermez.Herkesin kendi yaşadığı vatan parçasında ahlaki değerleri yaymasını ve siyaseti ahlakileştirmesini ifade eder.

Osmanlıcılık ise, asla bir eyaletleşme,federal, konfederal devlet biçimi değildir. 19. yüzyıldan itibaren Osmanlı merkezileşmiş,emirliklerin,derebeylerinin bütün yetkilerini elinden almış,1830'dan itibaren ise aşama aşama tek dile geçmiştir. Çünkü değişen dünya şartlarında eyalet veya özerk yapılanmalarla bütünlüğün korunamayacağını görmüştür. Çok yanlış olarak Cumhuriyete mal dilen bir çok düzenlemenin alt yapısı Osmanlı'nın son dönemlerinde yaşanan acı tecrübelerin ışığında hazırlanmıştır. Osmanlıcılık bir üst kimlik olarak bir müddet denenmiş,milletler çağına geçilen bir dönemde bütünleştirici bir yanı olmadığı görülerek vaz geçilmiştir. Osmanlı'nın vaz geçtiği bir sistemi bugün ki dünyada servise vermek Osmanlı'nın akibetini bu coğrafyada tekrar etmektir.

İktidar Osmanlıcılık,İslamcılık,ümmetçilik dedikçe PKK eyaletleşmeye,federalizme giden yolun açıldığını düşündü, talep listesini gittikçe kabartarak ülkeyi bugün ki duruma getirdi. Dolayısıyla sevgili Atila Kaya'nın terörün başkanlık ile ilgisine katılmakla beraber ,olayların  alınan oy ve çıkarılan milletvekili sayısı yüzünden değil, iktidarın tavizkar,gayri milli duruşu yüzünden tırmandığını düşünüyorum.Dökülen her damla kanda son yıllarda yapılan politik yanlışların dahli vardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi