Terörle sınırlı kalan bir mücadele, bir örgütü yok etmeye yetmez. Terörü doğuran bir sürü sebep var;ayrı devlet kurma düşüncesi, yoksulluk, ideolojik propaganda,sosyal ve kültürel yapı,eğitim,etnik veya mezhep farklılığı,dış destek v.s. gibi. Mücadeleyi onu doğuran nedenleri içine alacak şekilde yapmazsanız, netice almanız da mümkün olmaz.

Yıllardır terör örgütünü yenip sonra hep başa dönmenin nedeni budur. Onu besleyen,büyüten saikler hiç bir zaman mücadelenin kapsamına alınmadı. Problemin sadece terör örgütünden ibaret olduğu düşünüldü.Damarlardan biri kesilirken ötekilere dokunulmadı, problem elinde silah olanlardan ibaret görüldü. Netice ortada... Bugün de farklı bir yol izlendiğini söylemek mümkün değil. Elinde silah sokağa çıkanlarla mücadele ediliyor ama onları cepheye süren sebeplerle ilgili en küçük bir çalışma yapılmıyor.Üniversitelerde,Medya'da,siyaset dünyasında,bürokraside örgütün silahlı mücadelesine oksijen taşıyan uzantılar görmezden geliniyor.

Bunlar yapılmıyor diye yapılana da niye yapılıyor diye karşı çıkacak değilim. Zararın neresinden dönülürse kardır.Lakin esas olan bu ihanet yapılanmasını bütün türevleriyle birlikte tarihe gömmektir.Bunun yolu da onun hayat damarlarını kesmektir.Medya'da,Üniversitelerde,siyaset kurumunda onu sahipsiz bırakmak,bahane olarak kullandığı malzemeyi elinden almak,finans kaynaklarını kurutmak,bölgede alternatif siyasetlerin çıkmasına zemin hazırlayarak tabanını zayıflatmaktır.Zira alternatifi olmayan bir yapıya herkes kendini mahkum hisseder.Diktatörler tarafından yönetilen ülkelerde alternatif siyasetler olmadığı için halkın yüzde 90'ı diktatörlere oy verir. 1982 Anayasası oylanırken rakibi olmadığı için Evren'e çıkan yüzde 92 oy bunun en basit göstergesidir.

Bölgede PKK propaganda,örgütlenme,halka gitme, bakımından alternatifsiz bırakılmıştır. Diğer partilerin faaliyetleri parti teşkilatı açmaktan ibaret kalmış, Örgüt kendi dışında kalanları parti binasına mahkum etmiş, baskı ve tehditle sokağa çıkamaz,projelerini vatandaşa aktaramaz hale getirmiştir. Vatandaşın önüne PKK dan başka kimse çıkmaya cesaret edememiştir. Hala da öyledir. Bu korku iklimi dağıtılmadığı takdirde vatandaşın farklı siyasetleri görme, onlar arasında tercih yapma imkanı da olmayacaktır. Onun için terör ve bölücülükle mücadeleyi teröristle mücadeleye indirgeyen anlayışın derhal terk edilmesi gerekiyor. Aksi takdirde bir ileri iki geri gidilerek farklılaşma,ayrışma,hasımlaşma şeklindeki süreç hızlanarak devam edecektir.

MUSTAFA KOÇ

Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç dün geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti. Her ölümden sonra yaşanan ideolojik kamplaşma bu ölümden sonra da yaşandı. Bazıları sosyal medya'da çirkin paylaşımlarda bulundular. Ölüm küçük kıyamettir.Rabıtayı mevt(ölümü tefekkür) bazı tasavvuf okullarının en önemli terbiye vasıtalarından biridir.Ölüme sevinmek,başkalarının acıları üzerinde tepinmek ahlaksızlığın,vicdansızlığın,acımasızlığın en dip şeklidir.Ölenle hasım olmak kin ve nefretin hangi noktalara vardığını gösterir. Mustafa Koç,beğenelim beğenmeyelim başarılı bir iş adamıydı ve bu ülkenin ekonomisine önemli katkılarda bulunmuştu.Şirketini Türkiye'nin dünyada sözü edilen bir iki kuruluşundan biri haline getirmiştir. Binlerce insan bu işyerleri sayesinde evine aş, çocuğuna süt götürebilmektedir.Nazarımda esas vatanseverlik topluma faydalı olmaktır.Bir çok vatandaşımıza rızık kapısı açan Koç'a Allah'tan rahmet diliyorum. Keşke aynı çapta yüz iş adamımız daha olsaydı da sokaklarımız,caddelerimiz,kahvehanelerimiz işsizlerle dolu olmasaydı.