
ÜST KİMLİKTEN VAZ GEÇMEK....
. Dün Zaman’da Ali Bulaç yazdı, CIA Başkanı John Brennan “Ortadoğu da 10 yıl içerisinde büyük değişimler olacağını söylüyor. Gerekçe ise ,bu bölgede yaşayan halkların kendilerini ülkelerine göre değil, ait oldukları aşiret ya da mezheplere göre tanımlamaları…
Brennan’ın bu açıklaması mezhep ve etnik aidiyetleri aşan bir üst kimliğin toplumları bir arada tutmak için ne kadar önemli ve gerekli olduğunu gösteriyor. Benzer bir tespiti 80’li yıllarda İsrailli uzman Oded Yinon’da yapmıştı;Bir Suriye,Irak devleti var ama bir Suriye ve Irak millet yok. Bu ülkeleri etnik ve mezhep temelinde parçalamak çok kolay, demişti.
Çok değil 20 yıl sonra Yinon’un öngörüleri istikametinde Irak’a müdahale edilerek paramparça edildi. Şimdi aynı operasyon Suriye’ye yapılıyor.Yarın Türkiye ve İran’ın hedef alınamayacağının garantisi yok.
Bu tip operasyonlara direnebilmek için güçlü bir ordudan ziyade etnik ve mezhep mensubiyetlerini aşan güçlü bir aidiyet duygusuna ihtiyaç olduğu anlaşılır. Bu yoksa, sızmalar,kışkırtmalar ve yanlış politikalarla etnik ve mezhepsel çatışmalarla toplumu parçalara ayırmak son derece kolaylaşmaktadır.
Brennan’ın penceresinden bakıldığında son yıllarda yürütülen politikaların ne kadar yanlış,ne kadar isabetsiz olduğu bir defa daha ortaya çıkıyor. Türk toplumunun karşısına Türk üst kimliği ile çıkmak ve toplumu bu kimliğe bağlamak yerine alt kimliklerin öne çıkarıldığı,Türklüğün bir asimilasyon aracı gibi gösterilerek geri plana itildiği görülür. Başta CB olmak üzere AKP yetkililerinin Türk milleti yerine Türk,Kürt,Laz,Çerkez,Alevi, Sunni diye başlayan söylem ve nutukları toplumu Türk üst kimliğinden uzaklaştırarak ilgisini bu alt kimlikler üzerinde yoğunlaştırmış, Brennan’ın ayrılık gerekçesi yaptığı toplumsal parçalanmanın tohumları atılmıştır.Ne kadar alt kimliği öne çıkarırsanız o kadar parçalanma olur. Yaşanan onca tecrübe,onca acıya rağmen hala etnik ve mezhep kimliklerini öne çıkaran siyaset anlayışı aynen devam etmekte, ortak kimlik geri çekilerek yerine alt kimlikler ikame edilmektedir. Bunun sonu tıpkı Irak ve Suriye’de olduğu gibi etnik ve mezhep ekseninde çatışma ve parçalanmadır.
Yapılması gereken şey basittir, Türklük asla bir soy veya etnik aidiyetin adı olmamıştır. Mahiyeti zaman zaman değişmekle beraber bugün bir kültürel mensubiyetin adıdır.Millet dediğimiz vakıa ise bir soy,ırk,etnos veya mezhepsel aidiyet değildir.Onları içinde barındırmakla birlikte onları aşan toplumu ortak değerlerde buluşturan bir kavramdır. Türk milleti denildiğinde, Türk etnosundan gelenler değil,bir büyük ortak kültürü inşa eden herkes anlaşılır.Millet ve milliyetçilik farklılıklara bakmaz ortak değerlerden yola çıkarak ortak bir gelecek inşa etmeye çalışır.Dolayısıyla barıştırıcı ve birleştiricidir. Mezhep veya etnik aidiyetleri öne çıkaran bir söylem biçimi ise farklılaştırıcı ve çatışmacıdır.
AKP iktidarı 13 yıl boyunca farklara, etnik kimliklere vurgu yaparak Brennan ve benzerlerine malzeme veren bir siyaset izledi.Ortak kimliği geri plana itmek aynı zaman da tek bayrak,tek vatan gibi kavramları da yok etmektir.Türkü etnik bir kimlik yaparsanız onun bayrağını da etnik bir grubun bayrağı yapmış olursunuz, diğerleri sizin etnosunuza ait bayrağı niçin kabul etsinler?
Görüldüğü gibi üst kimlikten vaz geçmek, sadece ortak kimlikten vaz geçmek anlamına gelmiyor, beraberinde ortak vatan ve ortak bayraktan da vaz geçilmiş oluyor.Umarım bu defa Suriye,Irak hatta Katalonya örneklerinden dersler alınır da bu üst kimlik kıyıcılığından vaz geçilir…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.