
UTANMAZ KÖPEKLER …
UTANMAZ KÖPEKLER …
Kışkırtıcılığın dik âlâsını irtikâp etmekte mahir nice kalem erbabı on yıl önce tarlalarını sırtlayarak
yağmur yağan bölgeye taşındıklarına tanık olduk.
Bunların terör odaklarından birini nasıl savuna geldiklerini bilmeyen yoktur.
Kendi çizgilerinden birinin başına bir şey geldiği takdirde ne denli feryat eyledikleri, taraftarlarını kin ve
nefretle bilemeye yöneldikleri malum.
Toplumun bölünmesinde, bunların kopardığı yaygaraların büyük payı vardır. Particiliği keskin bir
düşmanlığa dönüştürmekte bunların emeği mevcuttur.
Irk ve mezhep kavgalarının başlatılması, bunların siyasi amaçları içinde. 80 milyonun kardeş olduğunu
savunanların karşısına çıkan da bunlardır.
Siyasi erk benim, gündem değiştirmeyi ben yaparım, ben akıllıyım diyen bunlardı.
Siyasi atmosferi yumuşatmaya çalışanları, bir diyalog ortamının oluşmasına çabalayanları “ikiyüzlü” ya
da “komik” gösterenler bunlardı.
Şimdi kalkmış bunlar, “vatan sahipliği” rolü oynuyorlar.
Ülkeyi, bir terör ortamına sürükleyen sanki kendileri değilmiş gibi, şimdi de suret-i haktan görünüp
topluma yaltaklanıyorlar. Akıllarınca toplumun hışmını karşıtlarının üzerine çekecekler.
Meydanların yine kendilerine kalacağını hesap ediyorlar.
Malum sivil kadrolar yine bildiklerini okumaya devam ederek dön dolaş aynı noktalara getirmediler mi
Türkiye’yi?
Bunlar alıştı doğrusu, ülkeyi ikide bir altından kalkamayacakları maceralara sürükleyip sonra vatan
kurtaran aslan rolüyle ahkam kesmeye.
Onların bu durumlarını kamuoyunda “normal” gösterme görevinde güçlü refikleri var, yayın organları,
yazarları var. Sırt sıvamakta hayli tecrübeli hepsi de.
Allah milleti şerlerinden korusun bunların.
Siyasetin sorumlusu kişi ve kurumların içinde, teröristlerin yandaşları bulunduğu inancı, Milletimizi
dehşete düşürmüş ve yıldırmıştır.
Toplum, teröristlere karşı çaresiz olduğuna inanıyor.
Bu sebeple toplum, kapısına dayanıp emir veren ya da haraç isteyen teröristleri ihbar etmekten
çekinmekte, gözü önünde vuku bulan olaylar için şahitlik etmekten korkmaktadır.
Açıkça söylemek gerekirse toplum, siyasi erkin kendisini koruyacağına güvenmemektedir.
Toplum, himayesiz kaldığına inanmıştır.
Düşmanı yenmenin ilk şartı, düşmandan korkmamaktır. Devletin ayakta kalmasının şartı ise toplumun
devletine güvenmesidir.
Terörün ekmeğine yağ sürülüyor. Toplum bu denli moral çöküntü içinde tutulursa terör daha da büyür
elbette.
Korkak bir toplumla, korkutulmuş kuvvetlerle, terör alt edilemez.
Düşmanı önemseyen, ondan korkan bir orduyla savaş kazanıldığını hangi tarih yazmıştır?
Terörün doğrudan doğruya devlete yönelik olduğunu ağzından hiç düşürmeyen siyasiler, bugün
toplumumuzun, teröristlere karşı devletin kendilerini korumaya muktedir olduğuna inandığını
sanıyorlar mı?TERÖRÜ PROPAGANDA EDEN SİYASAL ERKTİR.
Bunlar o mizaç ve o tıynettedirler ki, Allah göstermesin bu milletin başına bir felaket gelse o felaketi
getirenlere de aynı uşaklığı yaparlar.
Yaltaklanma, riyakârlık ve ihanet meslek olmuştur bunlara.
Sakala göre tarak vurmak, her devirde gemilerini ve gemiciklerini yürütebilmek, işlerini, ticaretlerini
akamete uğratmamak ustasıdırlar.
Namık Kemâl’in diliyle bunların marşı ....
Edepsizlikte tekleriz,
Kimi görsek etekleriz,
Haktan da yardım bekleriz,
Ne utanmaz köpekleriz.
Geldik vatan kavgasına
Düştük rütbe yağmasına,
Daldık dünya safasına
Ne utanmaz köpekleriz.
İnsan mı neyiz seçilmez,
Bir zehirdir ki içilmez,
Tavrımızdan da geçilmez,
Ne utanmaz köpekleriz.
Dalkavuklukla irtikâp
İşte etti bizi harap
Sen söyle ey Şevketmeap
Ne utanmaz köpekleriz.
Vatanın girdik kanına
Leke getirdik şanına
Cümlemizin b.. canına
Ne utanmaz köpekleriz.
DİŞ SALLANIRSA DÜŞMEYE MAHKÛMDUR.
HER ŞEY TÜRK İÇİN, TÜRK'E GÖRE TÜRK TARAFINDAN.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.