
YARINDAN SONRA...
Bir önceki yazımda 7 Haziran akşamı olacakları yazmıştım. Aşağı yukarı tahmin edildiği gibi oldu. Millet maceraya ve Erdoğan’a dur dedi.
Muazzam medya desteği ve devlet imkanlarına rağmen alınan yüzde 41 oy, hormonlu bir oydur. Bu seçimin bir de eşit şartlarda, haksız rekabetin olmadığı bir zeminde yapıldığını düşünün, sonuç AKP için daha da yakıcı olurdu. Onun için yüzde 41, AKP’nin arkasındaki gerçek desteği yansıtmıyor.
AKP niçin kaybetti?
En başta toplum Erdoğan’ın bir türlü tatmin edilemeyen egosunu kabullenemedi. Belediye başkanlığı,vekillik, başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığından sonra bir de başkanlık istemesini yadırgadı. Bırakınız diğer parti liderlerini,kendi başbakanını sıfırlayan,ezen,aşağılayan, her şey benim tavrından rahatsız oldu. Muhalefet liderlerine -sen kimsin ki,- diye başlayan ve onları mercimek gibi muhatap alınmaya değmez yaratıklar gibi gören üslubunu kabullenemedi. Ayyuka çıkan yolsuzlukların üstünün örtülmesi, hukuksuzluğun, kuralsızlığın kural halini alması toplumu önünü göremez hale getirdi. Kimse Erdoğan’ın ülkeyi yarın nereye götüreceğini kestiremez duruma geldi. Belirsizlik şimdiye kadar AKP’yi istikrar nedeniyle destekleyen oyların bir kısmının kayıp gitmesine neden oldu. Seçmen AKP’den çok CB Erdoğan’a kart gösterdi.
Diğer partilerin durumuna gelince…
Bu seçimin en önemli galibi HDP’dir. Yüzde 6’dan 13’e çıkardığı oy oranıyla yüzde 115 lik bir sıçrama yaptı. Hiçbir parti kısa bir sürede bu ölçüde sıçrama yapamaz. Bir yıl önce yapılan mahalli seçimlerde HDP ile BDP’nin toplam oy oranı 6.1. Bugün aldığı oy bunun iki katından fazla… HDP bu oyu önce Erdoğan’a borçlu. Çözüm süreci ile iktidar bölgeyi altın tepsi içinde HDP’ye sundu. HDP toplumda yükselen Erdoğan’ı frenleme eğilimini iyi kullandı. Muhtemelen uluslararası sistemin de katkılarıyla AKP’den kurtulmanın adresi haline geldi. Aldığı oyların yarıya yakının ödünç oylar olduğu muhakkak. Bu oyların kalıcı olması HDP’nin bundan sonra izleyeceği siyasete bağlı. Özerklik, federasyon gibi taleplere devam edilmesi halinde bugün HDP’ye akan oyların bir kısmının geldikleri hızla geri dönmesi mümkün.
CHP beklenenin en az iki puan altında bir oy aldı. Doğu ve Güneydoğu’da oylarının bir kısmını HDP’ye kaptırdı. İyi bir kampanya yürütmelerine rağmen iyi bir çıkış yapamadı. Ancak 1974 de Ecevit’ten sonra sol oylar ilk defa (HDP +CHP) yüzde 40 civarına yaklaştı.
AKP’den süzülen oyların MHP’ye akacağı tahmin ediliyordu. Seçim sürecine girildiğinde oy oranı yüzde 18’in üzerinde görünüyordu. Yüzde 16 civarında kaldı. 2011 Seçimlerine göre oyunu 2.5 puan artırmış gibi gözüküyor. Konjüktöre bakıldığında bu artışın alması gereken oydan daha az olduğunu söylemek mümkün. Mahalli seçimlerde büyük şehir belediyelerini kazandığı hiçbir yerde (Adana,Manisa,Mersin) birinci parti olamadı. Böyle bir iktidara karşı MHP’nin yüzde 20’yi aşması gerekirdi.
Milli ittifak, geç ve güç bir iş birliği oldu. Flaş adaylar çıkaramadılar. Kıt imkanlar altında bir kampanya yürüttüler. Sempati alanlarıyla orantılı olmayan bir oy aldılar.
Bundan sonra ne olur?
Erdoğan’ın bugüne kadar ki tutumuna bakıldığında, en iyi müdafaa taarruzdur tavrı devam eder. Önce HDP ile iş birliği denenir, görüşmeler İmralı üzerinden( Demirtaş’ı devre dışı bırakarak) sürdürülür. Apo’nun ipine bir kurtarıcı gibi sarınılır. Bunun fayda getirmeyeceği, işleri daha da çıkmaza sokacağı düşünülürse hükümet kurma işi yokuşa sürülerek, Davutoğlu dışında bir genel başkanla Hükümet kuramamanın faturası muhalefete yıkılarak erken seçime gidilir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.