YENİ BİR KADRO;YENİ BİR SİYASET DİLİ...

. Birliğini,bütünlüğünü kaybetmiş bir ülke, hiçbir toslama karşısında direnemez. 97 vatandaşımızın öldüğü bir terör olayında bile ortak bir buluşma noktası yakalayamamanın arkasında bu parçalanmışlık var. Siyaseti bir kamplaştırma aracı haline getirirseniz, günün birinde o kamplar size karşı kurulur. Etrafınızda beraber hareket edecek kimseyi bulamazsınız.

Başbakan durmadan birlik çağrıları yapıyor. Elbette birlik olmalıyız. Ülkeye yönelen her tehdit hepimize yönelmiştir. Ancak lafla birlik olunmuyor. Yıllardır yürütülen nefret politikaları insanları bir araya gelemez hale getirdi. Bunda bilhassa sn Cumhurbaşkanının kullandığı siyaset dilinin çok büyük etkisi var. Bu çağrı önce toplumun önünde olanlara yapılmalı. Aşağılayan, ötekileştiren,yok sayan,hayat hakkı tanımayan bir siyaset anlayışı lafta birlik çağrısı yapsa da özde ayrımcı olmaktan kurtulamaz. Türkiye’nin daha makul,daha toleranslı daha diyaloga açık siyasetçilere ihtiyacı var.

Sadettin Tantan doğru söylüyor,Ankara’ya atılan bombalarla Türkiye’nin önüne bir tehdit mektubu konuldu. Emperyal güçlerin Türkiye’den yapmayı veya yapmamayı istedikleri şeyler olduğu belli. Bugüne kadar bizden istenen her şey bizim aleyhimize oldu. Bundan sonra da öyle olacağına şüphe yok. Her ülke kendi halkının menfaati, saadeti için mücadele ediyor. Mutlak dostluk, mutlak düşmanlık yoktur. Dostluğu da düşmanlığı da ülke ve millet çıkarları tayin eder.

Soruşturmalar sonucu bombacılar şu veya bu örgüt mensubu çıkabilirler. Bombacılara bakarak yön tayin etmek,gerçek faili bulmak kolay değildir. Bugün bütün terör örgütleri vekaleten savaş yürüten örgütler haline geldi.Milletlerarası rekabet çoğu zaman terör örgütleri üzerinden yürütülüyor. Herkesin herkesle iş birliği yaptığı bir dünyada, şu veya bu örgüte takılıp kalmak hatadır.Asıl mesajcıyı bularak ancak gerçekleri öğrenebilirsiniz.Eylemin IŞİD veya PKK görünümlü olması yüzde yüz bu işin orada bittiği,sorumluların örgüt çerçevesi içinde kalması gerektiği anlamına gelmez. Yaşadığımız dünyada PKK görünümlü bir IŞİD eylemi ne kadar mümkün ise IŞİD görünümlü bir PKK eylemi de o kadar mümkündür.Üstelik IŞİD’in bu ülkede siyasi hedefleri olamaz. Toprak koparması, bir bölgede hakimiyet kurması mümkün değil. Ama PKK’nın bir sürü siyasi hedefleri olduğunu unutmamalıyız.

Gerilimi ülkeyi yönetenlerin dili bitirir. Barışın,kardeşliğin, kucaklamanın dilinden barış ve kardeşlik çıkar. Çatışmacı,kavgacı,diyalog karşıtı bir dil, kavga ve ayrılık üretir. Bu noktada sn Bahçeli’nin hiç kimse ile görüşme kabul etmeyen duruşunun da toplumda hiç karşılık görmediğini, Bahçeli ve MHP’yi sevimsizleştirdiğini söylemekte fayda var. Siyaset sözle yapılan bir iştir. Susarak,görüşme tekliflerini ret ederek yapılan siyaset sadece yapana zarar verir.Bugün en fazla konuşmanın, doğru politikaları dillendirmenin gerekli olduğu bir süreçten geçiyoruz. Konuşmadan,bir araya gelmeden bu ülkenin meselelerini nasıl çözeceğiz? Karşı olmak, bir siyaseti yanlış bulmak ayrıdır, kapıları kapatıp hiç kimse ile görüşmemek ayrıdır.Müzakereden,konuşmadan kaçmak, toplumda bir güçlülük ifadesi olarak görülmemekte tam aksine bir zaaf ve acziyet olarak algılanmaktadır.İçerisinde bulunduğumuz şartlarda en çok konuşması gereken parti MHP’dir.Kaçak güreşerek mücadele kazanılmaz.

Bu ülkenin her türlü terörü yenecek gücü vardır. Bütün mesele bu kapasiteyi doğru kullanabilmesindedir. Son 3 yıl çok büyük hatalar yapıldı. Terör örgütleri üzerinden diplomasi yürütüldü, sonuç ortada. Türkiye’nin yeni bir kadro ve yeni bir siyaset diline ihtiyacı var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi