
Yiğit Ses NAMIK KEMAL
Türkiye, tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşıyor. Böyle bir dönemde asıl tehlike, umutsuzluk ve teslimiyetçi anlayıştır. 19’uncu yüzyılda ve 20’inci yüzyılın başlarında da zor dönemler yaşayan Türk milleti, vatan ve millet sevgisi eşliğinde verdiği kahramanca mücadeleyle bu topraklar üzerindeki varlığını korumasını bilmiştir.
Şiirlerinde hürriyet, vatan, hak, adalet kavramlarını büyük bir özenle işleyen Namık Kemal, “Felek, her türlü esbab-ı cefasın toplasın, gelsin. Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten” sözleriyle, teslimiyetçi bir anlayış yerine mücadele ruhunu ateşlemiştir.
Vatan şairi Namık Kemal, 21 Aralık 1840’ta Tekirdağ’da doğmuştur. Küçük yaşta annesini kaybeden Namık Kemal’in çocukluğu, dedesi Abdüllâtif Paşa'nın yanında geçmiştir. Dedesiyle önce Kars’a, bir yıl sonra da Sofya’ya gitmiş, 18 yaşına kadar Sofya’da kaldıktan sonra, 1858 yılında İstanbul'a babasının yanına dönmüştür.
1865 yılında kurulan İttifak-ı Hamiyet adlı derneğe katılan Namık Kemal, Tasvir-i Efkâr gazetesinde hükümet aleyhine yazdığı yazılar üzerine gazete kapatılınca, Paris’e kaçmış, bir süre sonra da Londra’ya geçerek Muhbir gazetesinde yazmaya
başlamıştır. 1868 yılında Hürriyet gazetesini çıkartan Namık Kemal, 1872’de İbret gazetesinde çıkan bir yazısı üzerine gazete 4 ay kapatılmış, kendisi de Gelibolu mutasarrıflığına atanmıştır.
Vatan Yahut Silistre adlı ünlü oyunu, ilk kez 1 Nisan 1873’te İstanbul’da Gedikpaşa Tiyatrosu’nda sahnelenmiş, oyundan sonra coşkuya kapılan halk sokaklara dökülmüştür. Bu oyun yüzünden tutuklanarak Magosa’ya sürgüne gönderilen Namık Kemal, 38 ay süren sürgün hayatından sonra 1876 yılında İstanbul’a dönmüştür. Şura-yı Devlet (Danıştay) üyesi olarak Kanun-î Esasi’yi (Anayasa) hazırlayan kurulda görev almış, 1877 yılında Osmanlı-Rus Savaşı çıkınca Meclis-i Mebusan kapatılmış, Namık Kemal tekrar tutuklanarak Midilli Adası’na
sürülmüştür. 1887 yılında Sakız Adası’na gönderilmiş, bir yıl sonra 2 Aralık 1888 tarihinde hayata veda etmiştir.
En önemli Eseri
Vatan Yahut Silistre, Zavallı Çocuk, Akif Bey, Celaleddin Harzemşah, Kara Belâ adlı oyunların; İntibah ve Cezmi adlı romanların yazarı olan Namık Kemal’in çok önemli şiirleri de vardır. Vatanseverlik ve kahramanlık temalarını içeren Vatan Yahut Silistre adlı tiyatro oyunu en önemli eseri olarak değerlendirilmektedir. 1853 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Türk askerinin vatan toprakları için Silistre’de gösterdiği kahramanlığı anlatan bu oyunda, Namık Kemal’in “Vatanı” “Silistre” ile neden özdeşleştirdiğini gazeteci-yazar Mustafa Armağan şöyle açıklamıştır:
“… Silistre, okul yıllarımızdan itibaren kulaklarımızda pas yapmış bir kelime. ‘Yabancı’ bir çağrışım yapıyor üstelik. İyi de koskoca Namık Kemal, onu neden vatanın yanı başına oturtmuş, neden Silistre’yi vatanla özdeş olarak sunmuştu? Onu Silistre’de bu derece etkileyen sır neydi? Aslında Namık Kemal neslinin Çanakkale’si, Silistre savunmasıydı, bizim Silistre’miz de Çanakkale’dir. Çanakkale nasıl kimliğimizin olmazsa olmaz bir parçasıysa, Namık Kemal nesli için de aynı vazifeyi Silistre yapmıştı. Velhasıl, Silistre savunmasıyla Çanakkale savunması arasında ancak şehitlerin bildiği bir tünel kazılıdır…”
Mustafa Kemal Atatürk’ün üzerindeki etkisi
Namık Kemal’in, vatan, hürriyet ve millet sevgisi yolunda yazdığı şiirler, vatan evlatlarını derinden etkilemiştir. Mustafa Kemal Atatürk, Namık Kemal’in kendisi ve kuşağı üzerindeki etkisini şu sözlerle açıklamıştır:
“Vatanın kurtuluşu ve istiklâli için ölmeyi bugünkü nesle Namık Kemal öğretti. Harbiye senelerinde siyaset fikirleri baş gösterdi… Namık Kemal’den gelen sesin büyüsüne kapılmıştık. Bu ses ruhumuzu şimşek gibi sarsıyor, bu ses şimdiye dek okuduğum şiirlerdeki hiçbir sese
benzemiyordu. Namık Kemal’in yiğit sesi, önümde bambaşka bir ufkun açılmasına yol açıyordu.” Namık Kemal’in “Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini, yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?” sözüne, Mustafa Kemal “Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini, bulunur kurtaracak bahtı kara maderini!” diyerek Namık Kemal’e adeta cevap vermiştir.
Ülkemizin içinde bulunduğu bu zor dönemde, yapmamız gereken şey; Namık Kemal’in “Felek, her türlü esbab-ı cefasın toplasın, gelsin. Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten.” sözlerindeki ruhu kuşanmaktır.
Gürcan Dağdaş
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.