Osmanlı İmparatorluğu, 1. Dünya Savaşı'nda değerlendirilirken bir ekonomik sebep gözden kaçırılır... O da petroldür.

Petrolden dolayı savaşın sonlarına doğru Bakü'de Türk ve Almanlar birbirine girmiş ve müttefik durumu sonlanma noktasına gelmiştir.  Hitler, savaşın sonlarına doğru petrol sahalarının kaybının Almanya için çok önemli ihtiyaç olduğunu fark etmişti. Aynı ihtiyaç, İngilizler için de geçerli. İngilizler, akaryakıt ikmallerinin 3/2 ' lik kısmını Süveyş Kanalı vasıtasıyla İran Körfezi ile Uzak Doğu'dan sağlamıştır. 1909'da kurulan Anglo-Persian Oil Company, donanma ihtiyacını karşılama kaygısındaki Churchill tarafından 1913'te millileştirilmiş ve aynı yıl, 250 kilometrelik boru hattıyla getirilen Huzistan petrolünü arıtmak üzere Abadan'da bir rafineri inşa edilmişti. Öte yandan 1912'de, İngiliz sermayesinin de kısmi ortaklığıyla Turkish Petroleum Company kuruldu. Şirketin bünyesindeki Kalust Gulbenkyan bir yandan İngiliz menfaatlerini koruyan bir temsilci, diğer yandan da Osmanlı yöneticilerine erişmekte vazgeçilmez bir aracı idi. Rezerv belirleme çalışmaları savaş sebebiyle başlatılamadı fakat herkes, İran petrol yataklarının Irak'a kadar uzandığını tahmin ediyordu ki 1923'te Kerkük'te petrol çıkmasıyla bu tahminin doğru olduğu görülecekti.

Osmanlu ordusu bu dönemde arka arkaya aldığı yenilgilerle geri çekilmiştir. Osmanlı'nın daha zayıf düştüğünü düşününen İngiliz General Townshend ilerlemeye devam etmiştir. Bu sırada Halil Paşa orduya atanmıştır. Hilal Taktiği'ne benzer bir taktikle 13 bin kişilik İngiliz taburunu Kut'ul Amare'de çevreler. İngilizler, askerlerin kurtarılması için operasyonlar düzenler, yaklaşık 50 bin kişilik tabur gönderirler. Halil Paşa komutasındaki 6. Ordu her saldırıyı püskürtür ve İngiliz kuvvetleri 13 general 481 subay ve 13 bin 300 er mevcuduyla 6. ordu'ya teslim olur.

Halil Paşa'nın, Kut'ül-Ammare zaferinden sonra 6. Orduya yayınladığı mesaj şöyledir

Arslanlar! Bütün Osmanlılara şeref ve şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın güneşli semasında şehitlerimizin ruhları sevinçle gülerek uçarken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum. Ordum gerek Kut karşısında ve gerekse Kut'u kurtarmaya gelen ordular karşısında 350 subay ve 10 bin erini şehit vermiştir. Fakat buna karşılık bugün Kut'ta 13 general, 481 subay ve 13 bin 300 er teslim alıyorum. Bu teslim aldığımız orduyu kurtarmaya gelen İngiliz kuvvetleri de 30 bin zayiat vererek geri dönmüşlerdir. Şu iki farka bakılınca, cihanı hayretlere düşürecek kadar büyük bir fark görülür. Tarih bu olayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır. İşte Osmanlı sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci zaferi Çanakkale'de, ikinci zaferi burada görüyoruz.

Alman medyasında yayınlanan karikatür

Halil Paşa (Halil Kut)

Kut'ül Ammare Kahramanı olarak bilinen Halil Paşa, 1882 İstanbul doğumludur. 1934 yılında Soyadı Kanunu'nun çıkmasından sonra Mustafa Kemal Atatürk tarafından kendisine Kütülammare Zaferi nedeniyle "Kut" soyadı verilmiştir. 1957'de gırtlak kanseri dolayısı ile vefat etmiştir. Mezarına bir şişe rakı dökülmesi ise vasiyetidir.

Editör: TE Bilişim