Türkgün'ün haberine göre; MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, "Anayasa mahkemesi, zaman içinde yetki sınırlarını zorlayarak hukuk sistemini yavaşlatan, diğer erklere müdahale ederek demokratik işleyişi sekteye uğratan bir hüviyete bürünmüş; devlet sistemiyle uyumsuz bir yapı hâline gelmiştir" dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul milletvekili Prof. Dr. E. Semih Yalçın,  Anayasa mahkemesinin başlattığı tehlikeli tartışmaları gazetemiz TÜRKGÜN'e değerlendirdi.

Darbelerden ve müdahaleci zihniyetten çok çekmiş, bu yolda şehitler vererek mücadele etmiş bir siyasi parti olarak, bu cüretkâr teşebbüsü şiddete kınadıklarını belirten Yalçın açıklamasında şunları kaydetti:

''Bilindiği üzere 1960 Askerî Darbesi sonrasında, milletin bir an evvel normal demokratik hayata dönüş ve adaletin tecellisi yolundaki beklentileri tasfiye edilmiş, darbe zihniyetinin kalıcı olması için 1961 Anayasası hazırlanmıştır.

1961 Anayasası, Türkiye’nin en mükemmel Anayasa metinlerinden biri olan ve “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir.” düsturunu TBMM eliyle hayata geçiren 1924 Anayasa’sını ilga ederek, millî hâkimiyeti birtakım ortak ve dayılara paylaştırmıştır.

Egemenlik, asıl sahibi olan milletin elinden alınarak bazı kurumlara taksim edilmiş; “devlet içinde devlet” ve “egemenliğe ortakçı” müesseseler türetilmiştir.

Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve TBMM İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetlemek üzere en yüksek yargı organı olarak kurulan Anayasa Mahkemesi de 1961 Anayasa’sının ürünüdür.

Lakin Anayasa mahkemesi, zaman içinde yetki sınırlarını zorlayarak hukuk sistemini yavaşlatan, diğer erklere müdahale ederek demokratik işleyişi sekteye uğratan bir hüviyete bürünmüş; devlet sistemiyle uyumsuz bir yapı hâline gelmiştir.

Bu arada 2018 Temmuz’unda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yürürlüğe girdikten sonra, Türkiye yeni bir yönetim modeliyle yeni bir demokratik işleyişe geçmiş; yasama, yürütme ve yargı erklerinin icra alanları da buna göre yeniden tanımlanmıştır.

Son dönemde Anayasa Mahkemesince alınan ve millî iradenin hayati tecellilerine karşı durarak onu ciddi surette inciten mahzurlu kararlar, 1961 Anayasa’sını hazırlayan zihniyetin genetiğini aksettiren bu köhne ve kağşamış yapının yeni hükümet modeline uyum sağlayamayacağını net bir şekilde ortaya koymuştur.

Anayasa Mahkemesinde vesayetçi ve müdahaleci kafanın hâlâ yaşadığının son göstergesi; üyelerinden birinin, Türkiye’de darbecilik özleminin sembolü olan “Işıklar yanıyor.” sloganıyla sosyal medyadan kamuoyuna mesaj vermesi olmuştur.

Darbe, vesayet ve müdahale iması kokan bu sosyal medya paylaşımı, sadece Türk demokrasisini değil; Cumhuriyet’in bütün kazanımlarını hedef alan tehlikeli bir sinyal, millî iradenin önünü kesmeye dönük ayarsız bir “kırmızı ışık”tır.

Gezi sürecinin yargı düzlemindeki versiyonu gibi algılanan bu sorumsuz paylaşımın, kendini muhalif olarak tanımlayan birtakım sözde sanatçı, akademisyen ve yazarlar tarafından desteklenmesi de darbe özleminin pusuda beklediğinin işareti olmuştur.

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin, “Anayasa Mahkemesi yeniden yapılandırılmalıdır.” cümlesiyle yaptığı çıkışın ne kadar haklı ve yerinde olduğu, bu vesileyle bir kez daha anlaşılmıştır.

Anayasa mahkemesi, kurucu aklın bileşimine kattığı antidemokratik unsurlar dolayısıyla içinde bulunduğu hukuk sistemine uyum sağlamakta zorlanmaktadır.

Her ne kadar anayasal bir yargı kurumu olsa da hamurunda birebir ölçüde darbe mayası bulunan bu yapıdan günümüze yansıyan, bir tür aslına çekim tezahürüdür.

Geçmişte orduda canlı tutulmaya çalışılan, ancak demokrasiye ve Cumhuriyet’e gönülden bağlı mümtaz ordu mensuplarınca temizlenen darbeci anlayışın, bu defa yargı erkinin zirvesinde hortlatılmak istenmesi asla kabul edilemez.

Bugün Anayasa Mahkemesinden gelen, söz konusu paylaşımın kurumsal görüşü yansıtmadığı yolundaki açıklama; sosyal medya üzerinden patlayan skandalın ortalığa saçtığı pislikleri temizleyemeyecek ve karanlık bir kalkışma sürecini davet etme potansiyelini örtbas edemeyecektir.

Demokrasimizi tehdit eden ve yargı erkinin basiretini bağlamayı hedefleyen bu “kırmızı ışık”, millet iradesinin tecelligâhı olan TBMM tarafından söndürülmelidir.

Bütün siyasi partileri; demokrasimizi daha da güçlendirecek, Türkiye’nin güncel hukuki ihtiyaçlarına cevap verebilecek, yeni yönetim modeline uyumlu, darbeci ve müdahaleci zihniyetten arındırılmış bir Anayasa mahkemesi vücuda getirilmesi için parlamentoda el birliği etmeye davet ediyoruz.

Darbelerden ve müdahaleci zihniyetten çok çok çekmiş, bu yolda şehitler vererek mücadele etmiş bir siyasi parti olarak, bu cüretkâr teşebbüsü şiddete kınıyoruz.''

Editör: TE Bilişim