Bugün, silahlı bir mücadelenin, hatta bir savaşın içindeyiz. Savaşı yürütenler, çok büyük oranda astsubay çavuşlar, jandarma özel hareket, polis özel hareket, uzman çavuşlar, bedel ödeyemediği için askere gidenler ve fukaralıktan yüksek okul okuyamayan ailelerin çocuklarıdır. Bunların içinde, mücadelede hayatını verenlerin, neredeyse tamamı ülkücü. Neden?

Ülkemizde ağırlıklı olarak dört politik kesim var:

1-Pkk taraftarları.

2-İktidar yanlısı olan veya olmayan ümmetçiler.

3-Sosyal demokratlar ve diğer sol frasiyonlar.

4-Ülkücüler.

Terörle, on yıllardır sürdürülen mücadelede, silahlı kuvvetlerin, artık yalnızca kadrolu, profesyonel askerlerinin yer alması, ilave yeni bir durum yaratmıştır. Şimdi bu durumu inceleyelim.

1-Bizimle, devletle çatışanlar, pkk ve meclisteki uzantısının falanları, filanları olduğu için, bu politik kesimi bir kenara koyalım.

2-İktidar yanlısı, İslam referanslı ümmetçiler, bu mücadelede sıcak çatışmaların içinde yoktur. Çünkü, ülkede, hükumetin açtığı iş kadrolarını paylaşan en geniş kitle ümmetçilerdir. Eğer kadroya giremiyorsa, açıktan işe alınıyorlar ya da geçici alınıp kalıcı hale geliyorlar. Hükumetin işe alamdığı bu ümmetçi yandaşları, ülkenin dört bir tarafını sarmış akp belediyeleri de işe alıyor. Bu beylerin, jandarma özel harekete, polis özel harekete, astsubay çavuş, uzman çavuş olmaya ihtiyaçları yok. Akp'lilerin çocuklarının maaşları dolgun, işleri yolunda. Bu yüzden, bunları askerde, aktif cephelerde göremezsiniz. İktidarın dışında kalan İslam referanslı politik guruplar da ümmetçilik ortak paydası ile iktidarın nimetlerinden bir şekilde faydalanıyorlar. Ayrıca bunlar, sahip oldukları ideolojinin öğretilerine de sığınarak "Müslümanlar arasında sınır mı olur, vatan neymiş?" bahanesiyle bu mücadeleye katılmak istemiyorlar.

3-Solun uç firaksiyonlarına mensup olanlar, hümanizm ayaklarında, tıpkı ümmetçiler gibi, vatan kavramına karşı olduklarından ve bir kısmı da Kürt olmadıkları halde, marksizm ortak paydasında, pkk'yı desteklediklerinden, bu mücadeleden kaçacak her yolu arıyorlar. Bunların bir kısmı, az da olsa pkk'nın içinde yer alıyorlar. Sol içinde, sosyal demokrat Atatürkçü ailelerin çocuklarında şüphesiz ki bir vatan sevgisi var. Bunlar, ümmetçilerin, iktidar yanlısı sözde vatancıları gibi değil, gerçekten samimiler. Bu yüzden, pkk belasıyla mücadele edenlerin arasında, bunlardan bazılarını görmek mümükündür. Ancak, bulundukları ortamda çok azınlıkta kaldıkları için, bir süre sonra, bunların görevden ayrıldıklarına şahit oluyoruz. Ayrıca, ülkede hatırı sayılır sayıda, chp'li belediye olduğundan, bunların da bu belediyelerde iş bulma şansları var. Jandarma özel hareketlere astsubay çavuşluğa, uzman çavuşluğa girenleri var, ama çok fazla değil.

4-Gelelim ülkücülere. Ülkücüler bugün, üç dört ayrı partiye bölünmüş olsalar da mayalarında hala bir farklılık yok. Bütün ülkücülerin sosyal ve ekonomik yapıları birbirine benziyor. Bunların aileleri, evlatlarının illa ki askerliğini yapmasını ve vatan savunmasında bulunmasını, yürekleri yanarak da olsa istiyorlar. Bu özelliklerini bir kenara koyarsak, ülkücülerin bu mücadelenin içinde olmasının en büyük nedeni, iktidar görmemiş partilerinin, onları devlet işlerinden mahrum etmesidir. Ellerinde çok fazla belediye olmadığı için, oralarda da iş bulmaları söz konusu değildir. Ülkücüler, bugün ülkemizde gençler arasında en kalabalık kitleyi oluşturuyor. Buna rağmen iş bulmada en mahrum kesim, ülkücülerdir. Bıçkın halleriyle, kimseye boyun eğmeyen yetişme tarzlarıyla, patronların yanlarında da fazla yer bulamazlar bunlar. Hem bu kabarık halleri, hem içlerindeki duygusal vatanseverlik hem de iş bulamamanın etkisiyle, polis özel hareket, jandarma özel hareket, astsubay çavuşluk, uzman çavuşluk, ülkücülerin yoğunlukla baş vurdukları yerlerdir.

Bugün, cephede çarpışanların tamamının ülkücü olması, cepheden gelen şehitlerin, hemen hemen hepsinin ülkücü olması, işte bu toplumsal yapımızdan kaynaklanmaktadır. Askerlerin, polislerin hepsinin bozkurt işareti yapması, işte bu yüzdendir. Onlara bu kadarını çok görmeyin, çünkü cephede ülkücülerden başka kimse yok. Olsa da sayısının kıymeti yok.

Bu ülkenin ülkücülere her zaman ihtiyacı vardır. Vatan savunmasında, ihtiyacımız olan insanlara vefa göstermek, her Türk vatandaşının borcudur. Özellikle, vatan borcundan kaçanlar, en azından bu borcuna sadık olmalı değil mi?