Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Murat Ağırel, öz babası tarafından 13 yaşında tecavüze uğrayan, 14 yaşında hamile kalarak evde bir erkek bebek doğuran ve bebeğinin olaya sessiz kalan annesi tarafından boğularak öldürüldüğünü anlatan A.A'nın maruz kaldığı korkunç olayı bugünkü köşe yazısına taşıdı.

Olayın nerede yaşandığını, bugün 23 yaşına gelen mağdur kızın kimliğini açıklamamak için belirtemeyen Ağırel, köylülerin yaşananları bilmesine rağmen sessiz kalmasının da toplumsal yozlaşmanın en büyük örneklerinden biri olduğuna dikkat çekti. Ağırel, A.A'nın koruma altına alınması için olayı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na da bildirdiğini kaydetti.

İşten kan donduran "13 yaşında öz babası tecavüz etti" başlıklı o yazı:

"1921 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen Anatole France, “Dostumun Kitabı”nda şöyle der: 

“Ahlaksızlık, ahlakın mevcut olmasının nedenidir...”

Bugün size ahlaksızlığın kitabının yazıldığı bu topraklardan gerçek bir skandalı açıklayacağım.

Adı: A.A.

2000 yılında doğdu... 

Daha 13 yaşındayken öz babası tarafından tecavüze uğradı. Kimseye anlatamadı. Sonra bu feci durum tekrarlandı. Tecavüz aylarca devam etti.

13 yaşındayken hamile kaldı. 2014 Mayıs ayında 14 yaşındayken erkek çocuk dünyaya getirdi. Doğumu evde yaptı. Kimse duymasın, görmesin diye sadece annesi ve babası vardı yanında. 

Bebek doğar doğmaz annesi bebeğin ağlaması durana kadar ağzını kapatıp bekledi. 14 yaşındaki “çocuk anne” sadece 1 dakika sesini duydu doğurduğu bebeğin. Çünkü annesi bebeği boğarak öldürdü. Minik yavrunun cansız bedeni beyaz bir beze sarıldı. 

A.A. ayağa kalkıp iyileştikten kısa süre sonra babası tecavüz etmeye devam etti. Aylarca, yıllarca sürdü.

Dayanamadı...

Cehennemden kurtulmak istiyordu.

Evden birinin yanına kaçtı.

İmam nikâhı kıydılar. Başına gelenleri imam nikâhlı eşine anlattı.

Sekiz aylık imam nikâhlıyken eşinin ailesi ile birlikte hayvanlarının bakımı için tecavüzcü babasının da ikamet ettiği Mezba diye tabir edilen yere gittiler.

Eşyalarını almak için babaannesini aradı. Telefonu babası açtı. Sanki hiçbir şey olmamış gibi “Kızım ben yarın İstanbul’a gideceğim” dedi. A. A. tek bir şey söyledi: “Yarın gelirim eşyalarımı alırım...”

Sabah erkenden yola koyuldu. Giderken ne olur ne olmaz diye muhtemelen evde bulunan ruhsatsız silahı aldı.

Tüm acıları yaşadığı eve geldi tekrar.

Kestirme yolları kullandı.

Kapıyı babaannesi açtı. Babaannesine, “Babaanne kaçarak geldim, eşimin haberi yok” dedi. Sonra eşyalarını almak için odaya yöneldiğinde babasının üstü açık bir vaziyette kanepede uzandığını gördü. 

Babası kendisini görünce ayağa kalktı ve kendisi ile tokalaştı, annesine “Kız kaçarak gelmiş ardından gelen var mı bir bak” diyerek A.A’nın babaannesini yanlarından gönderdi. 

Daha sonra tecavüzcü baba, A.A’ya yaklaşarak öpmeye çalıştı ve bir yandan da soyunmaya başlamıştı. Babasını itti. Ancak gücü yetmedi ve yatağın üzerine düştü. Tecavüzcü adam tekrar kendisine saldırmaya başladı. Kendisine doğru gelirken korumak amacı ile yanında getirdiği tabanca ile 3-4 el ateş etti. Tecavüzcü baba yere düştü.

Korkudan geldiği yoldan imam nikâhlı eşinin yanına gitti. Silahı evlerinin yakınına attı. Baba, kafasından ve vücudundan vurularak ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Bir hafta sonra öldü.

A.A. olaydan hemen sonra gözaltına alındı ve yukarıda bir kısmı yazılanları anlattı. Ayrıntılara giremiyorum iğrenç olaylar yaşanıyor.

Ölen bebeğini de anlatıyor.

Doğumdan bir hafta sonra evden çıkarak o psikolojiyle öldürdüğü bebeğini, aslında bebeğinin mezarını aradığını anlattı. Buldu...

Evlerinin yan kısmında bulunan samanlığın arka bölümünde yeni kazılmış olabilecek bir nokta tespit etti. Kazma cesaretini kendinde bulamadı.

Savcıya anlattı hepsini. Savcılık bahçede kazı yapılmasını istedi. Beyaz beze sarılı vaziyette bebek cesedine ait kemik parçaları bulundu.

Adli Tıp Kurumu bebek kemik parçaları, babadan alınan saç kılı ve tükürük, mağdurdan alınan saç kılı ve kan numunesi üzerinde moleküler genetik inceleme yaptı. 

Sonuç: Bebeğin annesi A.A., babası ise A.A’nın öz babası.

A.A’nın annesi ifadesinde yaşananlardan haberinin olmadığını, böyle bir olay yaşanmadığını söyledi.

Savcı A.A. için “nitelikli kasten öldürme” eyleminin TCK 25. maddesinde düzenlenen meşru savunma kapsamında kalması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini istedi. 

Sadece az bir ceza alacağı “ruhsatsız silah taşıma ve bulundurma” suçundan ceza verilmesini talep etti.

A.A. cezaevine girmedi. Sonra ne olduğu da en azından savcılık nezdinde bilinmiyor. Memleketini terk ettiği biliniyor. Olayların nerede gerçekleştiğini bilerek yazmıyorum. Fakat bütün köy bu iğrenç olayların yaşandığını biliyor ama susuyor. 

Akıl alır gibi değil. 

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı da konuyla ilgili bilgilendirdim. İlgileniyorlar... A.A’nın koruma altına alınması için çalışma başlatacaklarını aktardılar."

Editör: Yadigar Hanım