MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçmiş beyanlarıyla çeliştiğini ifade ettiği CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na sert sözlerle yüklendi.

Kılıçdaroğlu'na CHP'li belediyelerin yardım faaliyetleri ile ilgili sözleri üzerinden yüklenen Bahçeli, "Kılıçdaroğlu'nun ağzındaki bakla zehirlidir" dedi.

"İçinde yaşadığımız toplumda farklı çıkarları, şartları paylaşmaktan çıkan görüşler, çözüm önerileri vardır. Muhkem bir demokrasi kültürü bu yolla vasat bulacaktır. Demokrasinin var olabilmesi, işlevsellik kazanabilmesi sözle değil, öz ve içerik açısından benimsenmesiyle mümkündür. Sosyal ve siyasal yapıda farklılıklara saygı duyularak serbestçe ifade edilmesidir.

Türk demokrasisine bu zaviyeden baktığımızda sağlıklı iktidar-muhalefet ilişkilerinin kurumsallaşmaması yatmaktadır. Partimiz yıllardan beri uzlaşma kültürünün eksikliğine vurgu yapmış, yeni bir siyaset anlayışının yerleşmesine önayak olmuştur.

"MİLLİ İRADE GASPIDIR"

Cumhur İttifakı'nın gayesi yeni sistemin kökleşmesini temin etmek, siyasetteki katılıkları yumuşatarak kutuplaşmaları törpülemektir. MHP uzlaşma kültürüne sahip olmayan siyasi partilerin toplumsal huzursuzluğu derinleştirdiğine inanmaktadır. Türkiye'nin çok partili demokrasi tecrübesinde 75 yıl geride kalmıştır. 1946'dan 2021'e uzanan zor ve sancılı süreçte demokrasi ve siyasi etik tartışmaları sıcaklığını korumuştur.

İtiraf ile ifade edelim ki, Türk demokrasisinin 75 yıllık yolculuğunda güçlü temellere kavuşmasında önemli mesafe kat edilmiştir. Amacı ülkeye ve millete hizmet olan siyasetin ahlaki değerlerle bezenmesi bizim için mecburiyettir. Seçimlerin menfaat ve ihtiras yarışına dönüşmesi namuslu siyaset anlayışına dönüşmeyecektir. Vatandaşlarımızın aldatılması, umut tacirliğinin kamçılanması, halk dalkavukluğunun öne çıkması açıkça millet iradesine fesat karıştırmaktır. Bu milli irade gaspıdır.

"BELEDİYELER ÖZERK YÖNETİM DEĞİLDİR"

Gerçekte dürüstlük pahalı bir mülktür. Zillete düşmüş ucuz insanlarda asla bulunmayacaktır. CHP'nin 18-20 Haziran tarihinde düzenlenen belediye başkanları çalıştayı açılışında konuşan Kılıçdaroğlu yine baltayı taşa vurmuştur. Siyasi hıncına yenilen bu zatın ne sözü sözdür, ne siyaset anlayışı ülke ve millet yararınadır. Türkiye Cumhuriyeti egemenlik yetkilerini aracısız, doğrudan kullanmaktadır. CHP'li belediyeler özerk yönetim değildir. Nüfusun yüzde 54'ünün CHP'li belediyeler tarafından yönetildiğini vurgulamak potansiyel bir ayrımcılığın, devlet içinde devlet varmış gibi değerlendirme yapmanın şeklidir. Kılıçdaroğlu'nun ağzındaki bakla zehirlidir.

Kılıçdaroğlu 4 milyon 550 bin haneye ayni yardım, 1,5 milyon haneye nakdi yardım yaptıklarını, borcu olanların suyunu kesmediklerini, 150 milyondan fazla maske dağıttıklarını duyurmuştur. Kılıçdaroğlu, bildiğimiz kadarıyla hazine bulmadı, mirasa konmadı, darphane kurmadı. Faturayı da cebinden ödemedi. İhtiyaç sahiplerine ne verildiyse helali hoş olsun. Ortada övülecek bir şey yoktur, her belediye başkanı gereğini yapmıştır. Bu ayıplı bir siyasettir. Biz hangi Kılıçdaroğlu'nun sözüne itibar edelim?

Covid-19 boyunca yatağa aç girenlerden şikayet eden, yardım yapılmadığından bahseden Kılıçdaroğlu'na mı kulak verelim, yoksa 5 milyon haneye yardım yaptıklarını anlatan Kılıçdaroğlu'nu mu ciddiye alalım? Bu Kılıçdaroğlu'nun kaç yüzü vardır? Merkezi hükümetin ve diğer belediye yönetimlerinin desteklerini hesaba kattığınızda ekonomik zorlukların bütçe imkanınca göğüslendiği anlaşılacaktır. CHP yönetiminin sosyo-ekonomik iddiaları çürümüş olacaktır.

"DOST KATALOĞUNDA KİMLER VAR"

Biz demiyoruz ki her şey güllük gülistanlıktır. CHP yönetiminin söylediği gibi kötümser bir Türkiye tablosu söz konusu değildir. Bizim askıda ekmek kampanyamızı tenkit edenler, askıda fatura uygulamasına geçtiler. Yapanı alkışlarız. Millet için varız, millete hizmet aşkıyla doluyuz. Devletin kasası milletin kesesi üzerinde hiç kimsenin istismar düzeneği kurmasına göz yummayız. Sanatçılara yardım yapıldığı söylenmiştir, bunlar kimlerdir?

Kılıçdaroğlu'nun dost kataloğunda isimleri yazılı mıdır? Bu dost edebiyatının da suyu çıkmıştır. PKK'nın, FETÖ'nün, DHKP-C'nin, dış güçlerin sıralamadaki yeri neresidir. İktidara dostlarla değil, milletle ulaşılır. Terörist Demirtaş Kılıçdaroğlu'nun dostu mudur, Karayılan dost kategorisinde midir? Muharrem İnce dostlardan mıdır? Tavsiyem, akşamları video çekip paylaşmak yerine, Zeki Müren'in Eski Dostlar şarkısını dinleyerek kendisini avutmasıdır.

Kılıçdaroğlu dost desin kıvransın, biz millet diyeceğiz, Türkiye diyeceğiz. Onlar dostlarıyla iktidar olacağız ezberine takılsalar ne yazar, biz cumhur ile Türkiye'yi geleceğin süper gücü yapacağız.

TERÖRLE MÜCADELE

Adalet bir sonuç değil, kutlu bir yolculuktur. Kuvvetsiz adalet, adaletsiz kuvvet iki büyük felakettir. Tarihin her döneminde Türk milleti adaletiyle sivrilmiş, adından, şanından gururla bahsettirmiştir.

Terörle mücadelede başarının önündeki en önemli engellerden birisi bölücülüğü masum talepler olarak görmek isteyenlerin varlığıdır. Çağımızda terörizmin karanlık oyunların etkili vasıtası olduğu açıktır. Terör eylemlerinin de hedef alınan ülkeleri istenilen düzeye getirmek için stratejik senaryoların kirli yüzü olduğu bilinmektedir.

Millet varlığına kast eden PKK terörüyle, teröristlerin imhası en üst seviyede büyük bir fedakarlıkla yürütülmüştür. Ülkemiz başka sahalara ayrılması gereken maddi imkanlarını terörle mücadeleye aktarmış, bu konuda da kayıplar yaşamıştır. Yıllardır süren bu eylemlerin arkasındaki stratejik nedenleri, küresel aktörleri, yerli işbirlikçileri dikkate almadan yapılacak yorumların asla doğru olmayacağını düşünüyorum.

PKK terörünü silahsız bölücülükten bağımsız düşünmek, tek tek ele almak hepimizi yanlış sonuçlara götürecektir. Aslında kökleri Osmanlı İmparatorluğu'na dayanmasına rağmen 1984 yılında ortaya çıkan bölücülüğün PKK terör örgütünün yıllar içinde aldığı boyut, bir projenin parçası haline getirmiştir.

Türkiye PKK'nın ve bölücülüğün arkasındaki küresel aktörleri, muhataplarının yüzüne vurmuştur. NATO liderler zirvesinde, Sayın Cumhurbaşkanı'nın ABD Başkanı'na yaptığı budur. ABD'nin müttefik olarak PKK/YPG'yi mi Türkiye'yi mi gördüğü sormuştur. Küresel aktörler tarafından bölücülük ve silahlı uzantıları yıkım enstrümanı olarak görmek mümkün olmayacaktır. ABD'nin son 30 yılda Irak'a yönelik iki ayrı savaşının siyasi sonuçlarını sebepleriyle birlikte değerlendirdiğimizde Türkiye'yi kıvama getirmek için kullanılan bölücülük oyunu ortaya çıkacaktır.

Parti görünümlü bölücü odağının kumanda odası zalimlerin kontrolündedir. HDP silahsız bölücülüğün maşası olarak görevlendirilmiştir. HDP'nin PKK'dan, PKK'nın HDP'den hiçbir farkı olmadığı gerçeği ortaya çıkacaktır. AYM'nin HDP'nin kapatılması istemiyle açılan davayı kabul etmesi hayırlı bir gelişmedir. Kılıçdaroğlu kimin yanındadır, kimin tarafındadır? Bölücülüğü, terörü mü destekliyor? HDP kapatılmalıdır, yöneticileri üzerinde hukuk ve adalet etkisini göstermelidir.

Editör: TE Bilişim