Demokrasi ile idare edilen ülkelerde seçimler vazgeçilmez bir ritüeldir. Totaliter rejimlerde de seçimler yapılıyor, ama tek taraflı göstermelik seçimler yapılmaktadır.

Halbuki Cumhuriyetle ve gerçek demokrasi ile idare edilen ülkelerde çoklu partilerin katılımı ile seçimler yapılabilmektedir. Bu tanımdan sonra kendi ülkemize bu açıdan bir bakmak istiyorum.

Türkiye Cumhuriyet ve Demokrasi ile idare edilen bir ülkedir. Cumhuriyetin ilk yılları fetret dönemi bir kenara bırakılırsa 1950 yılından beri Türkiye’de çok partili seçimlerle tam demokrasinin ülkemizde uygulandığını görüyoruz. Askeri darbeler ve ara rejimlerle demokrasimiz inkıtalara uğrasa da 2000’li yıllara kadar demokrasimiz uygulama alanı bulmuştu. Ancak 2002 yılında iş başına gelen Ak Parti dönemi aralıksız 21 yıldır devam etmektedir. Ak Parti iktidarlarının ilk 10 yılı çok ta şikâyet edemeyeceğimiz bir yönetimle yönetildi. Ancak 2012-2013 yıllarından sonra Ak Parti totaliter rejim hevesine kapıldı ve o yönde kilometre taşlarını döşemeye başladı. Adeta güç zehirlenmesine uğradılar.

Askerimize yapılan kumpaslar, FETÖ örgütüne verilen sınırsız yetki ve müsamahalar sonucu, öyle bir güce ulaştılar ki devletin en kılcal damarlarına kadar sızdılar. İktidarın gösterdiği müsamaha sonucu başta ‘Kozmik Oda’ olmak üzere devletin en mahrem yerlerine girdiler. 2010 referandumundan sonra Adalet Bakanlığı’nda hemen her noktada hakimiyeti ele geçirdiler. Nihayet devleti ele geçirmek üzere 15 Temmuz 2015 tarihinde biraz şaibeli de olsa bir darbe teşebbüsünde bulunacak güce ulaştılar. Tüm bunlar Ak Parti iktidarlarının FETÖ’cülere gösterdiği sınırsız müsamahaların sonucudur.

Gelelim Günümüze:

14 Mayıs 2023 günü Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimlerine gidiyoruz. Ancak iktidar öyle bir propaganda yürütüyor ki, dersiniz ki sanki karşılarındakiler Yunanlılar veya Ermeniler! Evet eline mikrofonu alan muhalefet partilerini işgal kuvvetleri olarak gösterenlerini istersiniz, PKK ve diğer terör örgütleri ile ilişkilendirenler mi istersiniz? Hele bir Adalet Bakanı var evlere şenlik. Dün Yozgat’ta dile getirdiği sözler  bir Adalet Bakanı’na asla yakışmayan üslup ve ifadelerdir.

Ne oluyor? Çok Partili sisteme geçtiğimiz 73 yıldır seçimler çoklu partilerin katılımıyla seçimlere gidilmektedir. Ama bu kez bir tuhaflık var. İktidar elinden gelse kendisinden başka hiç kimseyi seçime sokmayacak. Tavır ve söylemleri hep bu yönde.

Ak Parti mensupları veya trolleri kamuoyunda korku ve dehşet senaryoları yaymaya devam etmektedirler. Neymiş efendim; seçimi kaybetseler de iktidarı teslim etmeyeceklermiş. Neymiş efendim; seçimleri kaybedeceklerini anladıkları andan itibaren SADAT veya başka zinde güçler vasıtası ile sokak kavgası ve kargaşa yaratacaklarmış. Yok olaylar büyütülerek seçimlerin ertelenmesi yoluna gideceklermiş. Deprem bölgesinde yani 11 ilimizde zaten Olağanüstü Hal İlan edilmişti. OHAL’i Türkiye sathına yayma girişimleri olduğu fısıltı halinde yayılmaktadır.

İktidarın veya trollerinin yaymaya çalıştıkları dehşet senaryolarının hepsi boşa çıkacaktır. Eğer muhalefet seçimleri kazandığı takdirde tıpış tıpış koltukları terk edeceklerdir.  Yeni gelecek iktidar ise; Ak Parti iktidarlarının 21 yıldır Türkiye’de yaptıkları tahribatların tamirine hızlı bir şekilde başlanılacaktır. Ak Partililerin reis son merhalede şapkadan cin çıkaracaklarına inançları da boşa çıkacaktır. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın sağlığı da son günlerde iyice bozulmuş görünüyor. Bu vesile ile emekli edilecek ve sağlığına bakmakta daha fazla zamanı olacaktır. Bu vesile ile ertelemeye çalıştığı sağlığı ve yeteri kadar torunlarına ayıramadığı zamanı fazlasıyla bulacaktır. Kendilerine şimdiden geçmiş olsun diyoruz.

NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE VE DİYEBİLENE