Türkiye’nin fiilen katılmadığı son dünya savaşından (1939-1945) sonra bir daha çoklu, bloklar arası savaş yaşanmadı, inşallah yaşanmaz da…

Türkiye ve Rusya imparatorluk devamı ülkelerdir. Aralarında 1568-1570 Astrahan Seferi ile başlayan ve 1914-1917 arasındaki son savaşla noktalanan silsilede yaşanan savaşların çoğunda kaybeden Osmanlı veya içinde bulunduğu bloklar oldu.

Ukrayna daha farklı bir ülke ne Türkiye ile ne de Rusya ile kıyaslanabilir. Kırım özelinde biz Türklere sempatik gelen Ukrayna ile Türkiye arasında hiç savaş yaşanmadı.

Rusya ile Ukrayna arasında ise hep gerginlikler olageldi ve bugün yine savaşın eşiğindeler biri büyük diğeri küçük komşumuz iki ülke.

Savaşlar, doğası gereği önce savaşan ülkeleri vurur. Ancak bilmeliyiz ki bu savaştan en çok zarar görecek, diğer bir ifadeyle çıkarı zedelenecek ülke Türkiye olacaktır.

Neden?

Dünya siyasetine dolambaçlı yön verme ustalarından İngilizlerin meşhur bir sözü var bilirsiniz, “ülkelerin dostları yoktur, çıkarları vardır.” Rusya-Ukrayna savaşına sadece dış ticaret boyutundan bakmak bile Türkiye’ye doğru esen rüzgârın sonuçlarını gösterir.

Türkiye’nin 2021 yılı toplam ithalatı 260,7 milyar dolar, ihracatı 213,7 milyar dolar, dış ticaret AÇIĞI 47 milyar dolar olurken, tarım ve tarıma dayalı sanayi ürünleri (GTİP 01-24) 2021 yılı toplam ithalatı 15,7 milyar dolar, ihracatı 22,8 milyar dolar, dış ticaret FAZLASI 7,1 milyar dolar oldu.

Peki, bu rakamlara savaşın eşiğindeki iki komşu açısından baktığımızda ne görürüz?

Rusya;

2021 yılı toplam ithalatımız 27,6 milyar dolar, ihracatımız 5,3 milyar dolar, dış ticaret AÇIĞIMIZ 22,3 milyar doları buldu. Tarım ürünlerinde ise ithalatımız 9,2 milyar dolar, ihracatımız 3,3 milyar dolar, AÇIĞIMIZ 5,9 milyar dolara ulaştı.

Ukrayna;

2021 yılı toplam ithalatımız 4,4 milyar dolar, ihracatımız 2,6 milyar dolar, AÇIĞIMIZ 1,8 milyar dolar iken tarım ürünlerinde ithalatımız 1,4 milyar dolar, ihracatımız 0,4 milyar dolar, AÇIĞIMIZ 1,0 milyar dolar oldu.

Özetle;

Görüldüğü gibi tabloda sadece bir adet “fazla” ifadesi var, o da tarım ürünlerinde… Diğer hanelerin istisnasız tamamı “açık, açık, açık…” Burada Rusya oldukça öne çıkmaktadır. Toplam dış ticaret açığımızın %47’si Rusya kaynaklıdır. Tarım ürünlerinde de Rusya’ya karşı verdiğimiz 5,9 milyar dolar açık, nereye dikkat kesilmemiz gerektiğini bize açıkça göstermektedir.

Türkiye bu savaşın önlenmesi hususunda üzerine düşeni mutlaka yapacaktır inancındayım, buna mecburdur bir bakıma. Unutulmamalıdır ki her orman yangınında en çok zararı ormana yakın evler yaşar, hiçbir şey olmasa bile evlere duman bulaşır…

“Ey” sözcüğünün cılkı çıktığı için “ey” diye seslenmeyeceğim. Bak Türkiye’m diyeceğim.

Bak Türkiye’m, 2021 yılında ithal ettiğimiz 7,8 milyon ton ekmeklik buğdayın, 5,6 milyon tonu (%71,8) Rusya’dan, 1,4 milyon tonu (%17,9) Ukrayna’dan, yani yaklaşık %90’ı savaşın eşiğindeki iki ülkeden geliyor. Hani un ihracatında başa güreşen ülkeyiz ya Rusya+Ukrayna ikilisinden buğday alamazsak nal toplarız.

Bak Türkiye’m, hakeza 2,1 milyon ton olan arpa ithalatımızın %81’si, mısır ithalatımızın %80’i bu ikiliden yapılmaktadır. Daha birçok ürün…

Bak Türkiye’m, istisnai durumlar hariç bir ülkenin çok sayıda ürün grubunda sınırlı sayıda ülkeye ister ithalat ister ihracat açısından bağlı/bağımlı olması doğru değildir. Pazar çeşitlemesi, ürün çeşitlemesi, destekleme modeli çeşitlemesi dış ticaretin ve lojistiğin temel kurallarındandır.

Bak Türkiye’m, tarım gıda demektir, doğacak çocuğa mama, savaşacak askere güç, yaşayacak her canlıya nefes demektir. Tarım bütün zamanların en stratejik sektörüdür. Onun için tarımın yönetimi ehil ellere, akil beyinlere, eğitimlilere verilmelidir. Ziraat Mühendisi Vali yapılmıyorsa, ilgisiz meslek mensuplarını da stratejik koltuklara oturtmamak gerekir.

Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun, çıraklığını yapmadığı işin ustalığına soyunmayanlara.