Her İslamcıyım diyeni İslam’la ilişkilendirmek gibi bir hataya düşüyoruz. Bunu hem İslam’a mesafeli olanlar yapıyor, hem de kendini İslamcı olarak tanımlayanlar yapıyor. İslam’la mesafeli olanların amaçları belli,  İslamcıların hataları üzerinden İslam’ı yıpratmak.  Diğerleri ise güya Müslüman kardeşlerine sahip çıkıyorlar.

Kardeşlerine ifadesine niye kardeşlerimiz değil diye karşı çıkanlar çıkabilir.

Aynı dine mensup olmak İslam’ın hükümlerine göre bizi kardeş yapmasına rağmen, dinin savruk, arkaik, çerçeve dışı yorumlarını kardeşlik duygusuyla karşılamak çok doğru değil. Çünkü kardeşliği yok eden, şiddeti din haline getiren, her farklılığı küfür suçlaması ile karşılayan bir din yorumu en büyük zararı dine ve topluma verir.

Müslüman olmak başkadır,Müslümancılık yapmak başkadır. Müslümandır diyerek sizden olan birinin hatalarını, yanlışlarını, çirkinliklerini, sosyal günahlarını sahiplenemezsiniz. Bugün bizi uçurumun kenarına getiren bu çarpık sahiplenme duygusu değil mi?

Bir tarafta, “hırsızlık yapan kızım Fatıma da olsa cezasını çekecek” diyen şanlı peygamber, diğer taraftan hırsız bizdense onu sahiplenmeyi Müslümanlık sanan sakim anlayış. İslam’a musallat olan en büyük hastalıklardan biri budur.

Taliban, Afganistan’da zafer kazandı diye bunu İslam’ın zaferi gibi gören, Müslümanlık ufku sarık, cübbe ve sakaldan ibaret olan tipler var. Hatta gazeteler İstanbul’da lokum dağıtan bir vatandaştan bile bahsettiler.

Dininizi doğru anlamaz, doğru ve yanlışı tefrik edecek kadar öğrenmezseniz, her İslam diyenin peşinde savrulur gidersiniz. Taliban’ın kimi uygulamalarını yüce İslam dini ile ilişkilendirebilmek için ancak cehaleti din olarak kabul etmek gerekir.

İslam’da din ve vicdan özgürlüğü esastır. Dileyen bu konuda Diyanetin Yayınladığı ve yazarlarından biri –son 20 yılın sorumlularından biri olan- Hayrettin Karaman olduğu Kuran Yolu isimli tefsire bakabilir. İslam’da hem din içi hem din dışı özgürlük esastır. Farklı din yorumlarını küfürle etiketleyip, ölüm cezası ile cezalandırmak İslam’ın açtığı özgürlük çerçevesine ihanettir. İnsan ancak özgür iradesi ile işlediği fiillerden sorumludur. Baskı insanları dindarlaştırmaz, münafıklaştırır, ahlaksızlaştırır, olduğundan ve arzuladığından farklı görünmek zorunda bırakır.

Taliban, İslam etiketi altında İslam nefreti üretiyor. İslam diye bize gösterdiği şey, dine dönmek değil geçmişe dönmek, geçmişin sosyal, siyasi, ekonomik şartlarında ortaya çıkmış ve artık uygulanma kabiliyeti kalmamış uygulamaları tekrar etmektir. Bununla asrı saadetin ahlaki örnekliklerini kasdetmiyorum.

Hz.Osman’ın halife seçildiği dönem Abdurrahman Bin Avf Medine sokaklarında kadın erkek ayırımı yapmadan herkese Hz.Ali’yi mi istersiniz, Hz.Osman’ı mı istersiniz diye sormuştu. Taliban bugün kadını ev hapsine alıp, onun iradesini yok sayıyor. Daha çarpıcı bir örnek peygamberimizin eşi hz.Ayşe’nin döneminde Mekke’nin en önemli tüccarı, iş kadını olmasıdır.

Hangisi Müslümanlık? 

Sarık, cübbe geleneksel Arap kıyafetidir. Müslümanlar da Müşrikler de giymiştir. Diyanet işleri eski Başkanı Bardakoğlu’na göre dinle bir alakası yoktur. (Dileyen Bardakoğlu’nun Müslümanlığımızla Yüzleşme isimli kitabına bakabilir.)

Selefi/Vehhabi din yorumu ile Peştun kabileciliğinin karışımı olan Taliban’ın din anlayışını alkışlamak, İslam’ı ortaçağa hapsetmek, onu şiddetin esiri haline getirmeyi onaylamaktır. En çok Müslümanı kaçıran, korkutan, panik halinde uçakların tekerlerine, kapılarına sarılmalarına neden olan bir din yorumu nasıl alkışla karşılanır. Müslümana bile barış, huzur ve esenlik  getirmeyen bir din anlayışını, İslam’ın yüce mesajı ile  ilişkilendirmek onu geçmişe hapsedip kendisini güncelleyemeyen bir din olarak görmektir.