Türkiye’de 06.02.2023 tarihinde 9 saat arayla 7.8 ve 7.7 büyüklüğünde meydana gelen depremle 10 ilimizi yerle bir eden ve Türkiye’nin büyük bölümünden hissedilen bir felaket yaşadık.

Millet olarak bu gibi afetlerde çok iyi bir şekilde yardımlaşma zinciri kurduğumuz bilinen bir gerçek. Yine bu afet anında tüm Türk Milleti olarak yardıma koştuk. 70’e yakın yabancı ülkeden de depreme maddi manevi yardımda bulundular. Yardım ekipleri gönderdiler.

Bu yazıyı yazdığım anda depremin 101. Saatte Hatay’da genç bir mühendis başta olmak üzere 4 kişinin sağ salim çıkarıldığı FOX TV canlı yayınında aktarılıyordu. Hala canlı insanların olduğu ifade ediliyordu.

An itibariyle depremde 17 bin 674 kişinin hayatını kaybettiği, 72 bin 879kişinin de yaralı olarak tespit edildiği bildirildi. Başta Hatay olmak üzere, Adıyaman, Malatya, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Diyarbakır olmak üzere 10 vilayetimiz yıkıma uğradı. Bu arada bu 10 ilimizle sınırlı 3 ay süreli OHAL ilan edildi. Akabinde bu karar TBMM’de kabul edildi.

1999 depreminde zamanın iktidarını eleştirenlerin ve günlerce tezvirat yapanların bu depremde sus pus olduklarını görüyoruz. Hürriyet ve Akit gazetelerinin o gün nasıl manşet attıkları ve bugün nasıl manşet attıkları diğer basın organlarında kıyaslayarak anlatılıyor. Yine an itibariyle FOX TV’e yorum yapan Prof. Dr. Cenk Yaltırak, alınmayan önlemleri bir bir sıraladıktan sonra kendini daha fazla tutamadı ve gözyaşlarına boğuldu. Bu depremde gördük ki; iktidar sınıfta kalmıştır. Ancak depremin 5. Gününden itibaren derli toplu deprem bölgelerinde müdahaleler başlatılabildi.

Bu depremde hemen herkesin bir tanıdığı veya yakını enkaz altında kalmıştır. Benim de çocukluğundan beri tanıdığım, kişiliğini de çok sevdiğim kardeşim, ülküdaşım Bülent Ömür eşi ve çocuğu ile birlikte Hatay’da enkaz altında kaldı. Ailesiyle yaptığım irtibatta artık kesinlikle ümitlerinin kalmadığını, henüz enkazın kaldırılamadığını ifade ediyorlardı. Kader işte. Ordu nere Hatay nere? Bülent kardeşim Ordu’lu olmasına rağmen Hatay’dan evli idi. Hatay’da ikamet ediyordu. Öte yandan 6 yıldır Bülent kardeşim kanserle savaşıyordu. Ölümü kanserden olmadı, depremden oldu. Kader böyle bir şey olmalı.

Sevgili okuyucularım, beni bilenler biliyorlardır. Eşimi kaybedeli daha 23 gün oldu. Acım daha çok taze. Kendi acımı tam olarak yaşayamadan böyle bir felaketle karşılaştık. Cenabı Allah ülkemizi ve milletimizi daha büyük afetlerden korusun. Acımız büyük. Millet olarak yastayız. Bu bağlamda iktidar ülkede 7 gün yas ilan etmişti.

Hülasa biz ülke olarak fay hattı üzerinde bir ülkeyiz. Depremle yaşamayı öğrenmek ve tedbirlerimizi buna göre almak durumundayız. Her depremden sonra aynı temenniyi yapıyoruz ama maalesef kısa sürede unutuyoruz. 1999 depreminde açılan Afet Fonu’nda biriken paraların nereye harcandığını bilen bir Allah kulu yok bu ülkede. İktidar sır gibi bilgi vermekten imtina ediyor. Muhalefet defaatle bu soruyu gündeme getirmesine rağmen iktidardan tık yok. Depremlerden ders almadığımızı görüyoruz. Göstermelik birtakım girişimler yapılıyor ama oda sonuçlanmadan olduğu gibi kalıyor.

Uzmanlar yakın bir tarihte İstanbul’da büyük bir depremin olacağını yıllardır söylüyorlar. Sağır sultan bile duydu ama 20 yıldır bu ülkeyi idare ettiğini iddia eden iktidardan gözle görülür bir aktivite şu ana kadar ortaya konulmadı. Hatta deprem toplanma alanları olarak ilan edilen yerlerin rant uğruna talan edildiğine şahit oluyoruz. Ne desem… Ne desem… Sussam olmuyor. Susmasam gönlüm razı değil.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE