Bu söz 2018 seçimlerinde Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından söylenmişti. Millet olarak verdik yetkiyi, kazık olarak gördük etkiyi. Ama bizim milletimiz kazık yemeye alışkın oldukları için, 2023 seçimlerinde;  arkadaş ben kazık yemekten zevk alıyorum. Tekrar yetkiyi sana veriyorum dedi. Verdi.

Verdi de ne oldu?

Bu kez seçim öncesi ötelenen zamlar yağmur oldu yağmaya başladı. Yağmur dedikte öyle aptal ıslatan yağmur şekli değil. Tam bir tipi, hortum veya afet gibi yağmaya başladı. Dahası 23 yıldır oranı değiştirilmeyen KDV oranları da her kalem mal için artırıldı Zamların ardı arkası kesilmeden devam ediyor.

Yetki veren vatandaş ise şaşkına dönmüş ne yapacağını, ne diyeceğini bilememenin şaşkınlığını yaşıyor. Birkaç çatlak sesin dışında pek bir tepki sesi duymadık. Ama bu millete az bile yapıyorlar. KK. Dediki ben seçimden hemen sonra emeklilere 15.000 TL ikramiye vereceğim dedi. Vatandaş ne dedi: Hayır bize 15.000 TL çok olur bizim 2.000 TL neyimize yetmiyor dedi ve mevcut iktidara yetki verdi. Yine deprem bölgesindeki mağduriyet yaşayan vatandaşlarımıza yönelik KK. Dediki, sosyal devlet olacağız. Sosyal devlet olmanın gereği afete uğrayan vatandaşlarımızdan bir kuruş para almadan evlerinizi yapıp vereceğim dedi. Depremzede vatandaş buna da itiraz etti. Hayır biz bedava ev istemiyoruz. Biz kazık yemeye bir kere alıştırıldık. Biz yine eski usul yarısını devlet karşılayacak, yarısını da biz ödeyeceğiz dedi.

Atasözlerine ben şahsen çok değer veriyorum. Çünkü o atasözleri tarihin imbiğinden süzülerek söylenmiş sözlerdir. Her biri ayrı bir mana ve değer taşımaktadır. Ne demişti atalarımız?

“Kendi düşen ağlamaz” Evet yetkiyi veren vatandaşın hiç ağlamaya hakkı yok ama kurunun yanında yaşta yanıyor. Türkiye’nin yarısı yetki vermese de bu zam furyasından nasibini almaktadır. Keşke bir sihirli değnek olsa da bu zam sağanağına sadece yetki verenler muhatap olsalar. Ama olmuyor. Maalesef bu gök kubbenin altında aynı haksızlıklara maruz kalıyoruz.

Bu sonuç neden olmuştu? Ben geçmiş yazılarımda da üç kez yazdım. KK. Çok dürüst ve namuslu bir politikacı. Üstelik devleti iyi biliyor ve tanıyor, siyaseti de çok iyi biliyor ama olmaz demiştim. Çünkü; KK. Hakkında yapılan menfi propagandanın etkisiyle ona bir şablon çizilmişti. Artık KK. Ağzıyla kuş tutsa o şablonun dışına asla çıkması mümkün değildi. İyi Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener, bu şablonu ta başta görmüş ve “Kazanacak Aday” diye aylarca terennüm etti. Ama KK ve avenesi bu gerçeği anlamadılar. Hatta bir kısım CeHaPe’liler ise aman kaybederse kaybetsin en azından partinin başından gider de bize gün doğar düşüncesiyle onun adaylığını fütursuzca savundular. Ama Meral hanım haklı çıktı. Daha ne desin. İyi Parti cenahından sadece Meral hanım değil, birçok kişi aynı sonucu görerek “Kazanacak Aday” cümlesini kullandılar. Lafın tamamı aptala söylenirmiş.

Sonuç?

Fiyasko.

Önümüzde yerel seçimler var. Ama CeHaPe yerel seçimleri unutmuşa benziyor. Parti içinde bir yenileşme hareketi başladı ve yine ortalık toz duman. Bu gidişle bir önceki seçimlerde kazandıkları büyükşehirleri de kaybedecekler. CeHaPe’de durum böyle de sanki İyi Parti’de farklı mı? İyi Parti’de de yer değiştirmeler, disiplinsiz hareket edenlerin “Kesin İhraç Talebiyle” İhracı İstenilen 6 kişi parti disiplin kuruluna sevkedildi. Bunun böyle olacağı 24 Haziran Kurultay’ında Sayın Meral Hanımın konuşmasından belliydi. İşaret fişeğini o konuşmasında atmıştı. Ne diyelim? Yine atasözlerine sığınalım diyorum. “Denizler Dalgalanmadan Durulmazmış”

Seçimlerden sonraki bir yazımda bundan sonra siyaset yazmayacağım bu millet siyaseten aydınlanmak istemiyor, artık değmez, “Bundan Sonra Çiçek Böcek” yazacağım demiştim. Ama olaylar üstümüze üstümüze gelince duramıyor ve siyaset yazmak zorunda kalıyoruz. Haydi hayırlısı.

NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE VE DİYEBİLENE