24 Haziran seçimlerinin özeti budur. Ya Arap şeyhlikleri gibi hukukun,yasanın olmadığ, her şeyin bir kişinin iki dudağı arasında olduğu bir devlet olacağız, yahut her şeyin yasa ile belirlendiği,şeffaf,hesap verebilir  bir  yönetim biçiminde karar kılacağız.

CB sistemi,  her şeyin bir kişinin karakter ve kişiliğine bağlandığı yönetim biçimidir. Hem tarihte hem de günümüzde birçok örnekleri vardır. Emeviler bu yönetim biçiminin ilk, Arap Şeyhlikleri son örneğidir.

Emeviler kendilerine Halifetullah diyerek yaptıkları her şeye dini bir kılıf giydirmişlerdir. Halife, Allah adına hükmedince onu eleştirmek de neredeyse Allah’ı eleştirmek gibi görülmüştür. Bu şekilde, her türlü eleştiriyi,muhalefeti dine ve Allah’a karşı gelmek olarak kodlayıp şiddetle ezmişlerdir.

Siyasetini dinle özdeşleştiren her hareket Emevi’lerin günümüzdeki türevleridir.Beşeri olanı ilahi olarak göstermek,siyasi rekabeti din zemininde yürütmek bu yönetim mantığına aittir. Bu şekilde bir siyasete razı olmak, her türlü haksızlığa,zulme karşı susmayı,sineye çekmeyi gerektirir.

İslam, herhangi bir yönetim biçimi vaaz etmemiş,bunu zamana ve  şartlara bırakmıştır. Hiçbir yönetim modeli kutsal değildir. İslam’a en uzak model, bir kişinin her şey, geriye kalan herkesin hiçbir şey olduğu tek adam düzenleridir.

CB sistemi denilen sistem tam da böyle bir yönetim biçimidir. Hukukun denetleyemediği,yaptığından mesul olmayan,her sözü yasa olan bir tek adam düzeni Emevi modelinin günümüze taşınmasıdır. Erdoğan’a dokunmak ibadettir,Erdoğan’la ilgili hadis var,AKP’ye oy vermeyene zımni muamelesi uygulayacağız,Erdoğan giderse Mekke-Medine gider,gökten gelen bir karar var gibi laflar Emevi zihniyetinin günümüzdeki tezahürleridir. Yazık ki insanlar bu tip saçma sapan ifadelerin etkisinde kalabilmekte, siyasi tercihlerini buna göre yapabilmektedir. Halbuki,birazcık muhasebe bu sözlerin İslam’a da, hayatın gerçeklerine de ne kadar zıt olduğunu göstermeye kafidir.

24 Haziran, fiilen geçmiş bulunduğumuz tek adam düzenine son vermek için son fırsattır.  Bu sistemin devamı halinde bütün medya organlarını,tek tek ele geçiren,devlet gücünü tek adam düzenini tahkim için kullanan bu zihniyete karşı artık hiç kimsenin söz hakkı olmayacaktır. Bugün bile rakiplerine medyayı kapatan bir anlayışın, hukuki olarak da iktidarını meşrulaştırması halinde ne olacağını tahmin etmek zor değildir.

Mesele bir parti ve lideri iktidara getirmeyi aşan bir mahiyet  arzetmektedir. Zaten, 24 Haziran’da iktidarın istediğini elde etmesi halinde partiler de, liderler de, meclis de anlamsız hale gelecektir. Çünkü icrayı tek başına tek adam temsil edecek, meclis de  güya bu  demokrasi dekorunu tamamlayan bir ayrıntı derekesine inecektir. Partileri kurtarmanın yolu da parlamenter sistemi kurtarmaktan geçmektedir. Bu bakımdan kırgınlıkların,kişisel hesapların peşinden koşmanın zamanı değildir. Şu veya bu nedenden kaynaklanan tepkiler asla ülkeyi yeni bir Emevi zihniyetine teslim etmenin gerekçesi olamaz. Hiç bir hesap, hukuktan,demokrasiden,basın yayın özgürlüğünden vaz geçmeyi haklı kılmaz.